Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/787 E. 2021/652 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/787
KARAR NO: 2021/652
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/09/2018
NUMARASI : 2015/755 Esas – 2018/941 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına kayıtlı sevk ve iradesinde bulunan … Plakalı 2013 model … marka hususi araca davalı … tarafından sevk ve idare edilen … plakalı aracın dönüşü olmayan yoldan önüne çıkarak çarpması sonucu meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında müvekkile ait hususi araç hasar gördüğünü, meydana gelen kaza nedeni ile araçta oluşan değer kaybı ve aracın tamirde kaldığı süre boyunca oluşan kar kaybı oluştuğunu belirterek değer kaybı ile aracın tamir süresince kullanılamaması nedeni ile mahrum kalınan kar kaybı karşılığı olarak 500 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi tarafından, dava konusu hasar kaybıma yönelik tazminat ödemesi yapıldığını, ve ibraname ibraz edildiğini, davacının maddi tazminat talep miktarlarını açıkça belirlemesi gerektiğini, talep miktarlarını açıkça ayrı ayrı belirtmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, değer kaybına ilişkin talepler dolaylı zarar niteliğinde olduğundan KZMSS sigortası teminatı dışında kaldığını, davacının talebine konu kazanç kaybına yönelik zararlar dava dayanağı KZMSS teminatı kapsamında olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 1.500,00 TL kazanç kaybı, 5.500,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 7.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 15/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak (davalı … Sigorta AŞ’nin sorumluluğu 5.500,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu 2013 model hususi araçta meydana gelen kaza sonrası hasar gören parçaların değiştirilmiş olduğunu, değişen parçanın aynı değerde parça olması sebebi ile aracın yaşından dolayı eskimiş parçanın yenilendiğini, yeni parçanın araca katma değer kazandırdığı, dolasıyla araçta kalıcı hasar olmadığını, değer kaybı meydana gelmediğini, tespit edilen miktarların fahiş olduğunu, aracın serviste 29/04/2015 tarihi ile 21/05/2015 tarihleri arasında 15 iş günü kaldığını, 20 gün üzerinden hesaplama yapılması hatalı olduğunu, söz konusu kaybın davacının şahsi harcamalarından dolayı değil şirketi adına yaptığı harcamalardan kaynaklandığından müvekkilinden değil şirketinden talep etmesi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının ıslahla artırdığı 5.100,00 TL’lik tazminat talepleri zamanaşımına uğradığını, davacının dava dilekçesi ile yalnızca maddi tazminat talebinde bulunduğunu, faiz talebinde bulunmadığını, dava dilekçesi ile talep edilmeyen faizin ıslahla talep edilmesinin mümkün olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda aracın değer kaybına ilişkin Yargıtay içtihatlarına uygun olduğu belirtilen ancak ne şekilde hesaplandığı belirsiz, tamamen varsayıma dayalı denetime elverişli olmayan bir şekilde yapılan hesaplama yapıldığını, aracın kaza öncesi rayiç değerinin ne şekilde belirlendiğinin belirsiz olduğunu aracın kaza sonrası değerine ilişkin ise hiçbir inceleme yapılmadığını, reddedilen kısım bakımından lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazası nedeniyle aracında meydana gelen değer kaybı ve aracının tamir süresince kullanamamaktan kaynaklı zararların tazmini için davalı sürücü ve aracın ZMM sigorta şirketine açılmış maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı tarafça, dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 500,00 TL’nin tahsiline karar verilmesi talep edilmekle kısmi dava açılmıştır.2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü yer almaktadır.Davaya konu trafik kazası 29/04/2015 tarihinde meydana gelmiş, olayın, maddi hasarlı trafik kazası olması nedeniyle, uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla, davaya konu talepler yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olup, davacı tarafça, gerek dava dilekçesi, gerekse ıslah talebine konu ettiği maddi tazminat taleplerinin, 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde ileri sürülmesi gerekmektedir.Davacı tarafça, bilirkişi raporu ibrazından sonra 07 /02/2018 tarihinde dava konusu talebini artırmak amacı ile ıslah edilerek, ıslah harcı yatırılmıştır. Islah dilekçesi, davalı sigorta şirketi vekiline 19/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, 05/03/2018 tarihli dilekçe ile ıslah edilen kısım yönünden süresi içerisinde zamanaşımı def’in de bulunulmuştur. Bu durumda, davacının ıslah tarihinin, KTK’nın 109/1. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinden sonra olduğu gözetilerek davalı sigorta şirketi yönünden, ıslah yoluyla artırılan kısım bakımından, zamanaşımı nedeniyle red kararı verilmesi gerekirken, talep değerlendirilmeksizin ve gerekçesi de açıklanmadan, ıslah ile artırılan kısım yönünden de (Zamanaşımı def’in de bulunan davalı sigorta şirketi hakkında) davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak HMK’nın 109/3. maddesinde “Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.” hükmü uyarınca, davacı dava dilekçesinde fazlaya dair hakkını saklı tutmasa dahi davayı ıslah etmesi mümkündür (Yargıtay HGK 2017/19-1628 E.- 2018/1098 sayılı kararı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 25/09/2019 tarih, 2019/1236E. ve 2019/3636 K. sayılı sayılı kararı). Dava dilekçesi ile talep edilmeyen faiz TBK’nın 131/2.maddesine göre ana para alınırken faiz hakkı saklı tutulmuşsa ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa her zaman istenilebilir. Bu durumda davacı, dava dilekçesinde talep etmediği faiz alacağını dava sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile talep ettiğine göre dava dilekçesi ile talep edilen 500 TL üzerinden faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Dosya kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aracın 20 gün serviste kalması gerektiği belirtildiğine göre 20 gün üzerinden hesaplama yapılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak aracın hasarlı parçaları tek tek tartışılmadan ve trammer kaydı getirtilmen değerlendirilme yapıldığı, değer kaybı tespitine esas verilere nasıl ulaşıldığının belirtilmediği görülmüş olup bu kapsamda rapor denetime elverişli bulunmamıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihatlarına göre değer kaybının belirlenmesi hususunda aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriteri esas alınmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda piyasada yapılan araştırma neticesinde aracın hasar sonrası 2. el satış değerinin 52.000 TL olduğu, hasar sonrası değerinin 46.500 TL olarak takdir edildiğinin belirtildiği ancak dayanaklarının gösterilmediği, ayrıca hasarlanan parçaların tek tek değer kaybına sebebiyet verip vermediğinin tartışılmaması doğru olmamıştır. Kabule göre de gerekçeli kararda kazanç kaybı yönünden davalı sigorta şirketine açılan davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen, reddedilen miktar yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … ile davalı … Sigorta AŞ tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/04/2021