Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/729 E. 2021/420 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/729
KARAR NO: 2021/420
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI: 2016/537 Esas – 2018/1398 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 02.09.2007 tarihinde … idaresindeki … plakalı rcirtorsikletın Afyon Sandıklı Şuhut Karayolunun 5.km.sinde tek taraflı trafik kazası yaptığını, kazada davacı …’İn eşi ve diğer davacıların babası olan sürücü …’in hayatını kaybettiğini, … plakalı aracın kaza anında ZMMS bulunmadığından davalı … Hesabına 25.01.2016 tarihinde destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi amacıyla başvurulduğunu ve … sayılı hasar dosyasının açıldığım, 02.02.2016 tarihli cevabî yazıda kaza tek taraflı gerçekleştiğinden dolayı tazminat talebinin reddedildiğini, davacılara ölüm tazminatı kapsamında destekten yoksunluk tazminatı ödenmesi gerektiğini, davacılar adına ayrı ayrı hesaplanacak destekten yoksunluk tazminatının …nun 107.maddesi gereğince, şimdilik 1.000,00 TL temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 80.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 2918 sayılı KTK’mın 109/l.maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, kazanın 02.09.2007 tarihinde meydafta geldiği gözetildiğinde, davanın esasına girilmeden zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, davacıların destek ilişkisini şüpheye mahal vermeyecek şekilde açıklanması gerektiğini, dava konusu olayın tek taraflı olarak gerçekleşmesi sebebiyle de davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddi gerektiğini, davalı Kurum’un cevabi yazısının da bu yönde olduğunu, davalının sorumluluğunun 2007 yılına ait trafik sigorta teminatı olan 80.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, …nın Yönetmeliğin 16. maddesi gereğince sorumlulara rücu edebileceğinin düzenlendiğini, olayda sorumlunun tam kusurlu olan davacılar murisi olduğunu, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışı olduğunu, davalı Kuruma sorumluluk yüklenemeyeceğini, dava öncesi, dava dışı kişilere ödeme yapılmış olduğundan yapılan ödemelere ve müteveffanın kusuruna istinaden BKmun 52.maddesi gereğince indirim veya hiç tazminata hükmetmemenin hakimin takdirinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 24 Nisan 2016 yılında Karayolları Trafik Kanununda yapılan değişiklik ile kendi kusuru ile trafik kazasında vefat eden kişilerin desteğinden yoksun kalanların tazminat hakları 24 Nisan 2016 yılında ortadan kaldırıldığını, ancak bu karardan sonra yerel mahkemenin gerekçesini oluşturan Hukuk Genel Kurulu kararıyla 1 Haziran 2015 tarihinden önce kesilen trafik sigortası poliçeleri kapsamında kendi kusuru ile trafik kazasında vefat eden kişilerin desteğinden yoksun kalan kişilerin tazminat alma haklarını ortadan kaldıran bir karar verildiğini, yeni HGK kusur sorumluluğu üzerine verildiğini, eski kararın ise tehlike sorumluluğu üzerine verildiğini, KTK değişmeden araç işletenin sorumluluğu için tehlike sorumluluğu yerine kusur sorumluluğu üzerine karar verilemeyeceğini, tehlike sorumluluğu için zarar ve illiyetin yeterli olup zarar verenin kusuru aranmayacağını, destekten yoksun kalma zararı, vefat edenin uğramış olduğu zarar nedeniyle bir yansıma zarar olmadığını, son kusur yansımasına ilişkin yapılan düzenlemeden 1 Haziran 2015 tarihinden önce düzenlenen trafik sigortası poliçesi kapsamında kalan kusurlu sürücünün veya işletenin ölümü nedeniyle yakınlarına tazminat ödenmesinin gerektiği yönünde Yargıtay 2018 yılında içtihatlarda bulunmaya başladığını, davaya konu trafik kazasının tarihi 02/09/2007 olup tazminat ödeme kapsamında olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, ölümlü tek taraflı trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların desteğinin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Bu çerçevede, kaza tarihi itibariyle, ZMSS poliçesi bulunmayan araç nedeniyle, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesine göre, ZMSS poliçesinin kaza tarihindeki limiti dahilinde …’nın sorumluluğu bulunmaktadır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusur davacıya yansıtılamayacaktır. Dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olması desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. 2017/919 K.sayılı kararı, HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları). Somut olayda kaza 02.09.2007 tarihinde meydana gelmiştir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinde değişiklik yapan yasa ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girdiğinden somut uyuşmazlıkta uygulanması olanaklı değildir. Bu halde yukarıya aktarılan Yargıtay kararları gereğince davacının, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulunduğu, bu nedenle murisin kusurunun, davacıya yansıtılamayacaktır. Mahkemece 2918 sayılı KTK ve … Yönetmeliği’ne göre, davalı … Hesabının, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğu, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebileceği gözönüne alınarak değerlendirme yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile poliçe tarihinde yürürlükte olmayan yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/03/2021