Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/702 E. 2021/533 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/702
KARAR NO: 2021/533
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2017/843 Esas – 2018/1411 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 24/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların sorumluluğunda bulunan … plaka sayılı aracın müvekkiline ait … plakla sayılı araca çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını, mevcut yaralanma nedeniyle uzun süre tedavi gördüğünü, kazanın oluşumunda sürücü …’in tamamen kusurlu olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 100,00 TL tedavi gideri, 200,00 TL yaralanma nedeniyle kazanma gücündeki kayıp, 200,00 TL tedavi süresince çalışamamaktan dolayı kazanç kaybı, 100,00 TL araçtaki değer kaybı toplam 600,00 TL maddi tazminatın davalıların tamamından, 30.000,00 TL manevi tazminatın ise araç sürücüsü ile araç malikinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 542.813,93 TL’ye yükseltmiştir. Davalılar yargılama aşamasındaki beyanlarında kazanın oluşumunda davacı tarafın kusurlu olduğunu, talep edilen tazminatın yasal dayanağı bulunmadığını beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı tarafından davalılar … ile … aleyhine açılan tedavi gideri ile araç değer kaybı istemli taleplerden feragat edildiğinden iş bu taleplerin feragat nedeniyle reddine, davacı tarafından davalılar aleyhine açılan maluliyet nedeniyle kazanç kaybı isteminin ıslah talebi kapsamında kısmen kabulü ile 57.938,91-TL’nin davalılardan (davalı sigorta şirketi poliçe limitiyle sınırlı olmak koşuluyla) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, hükmedilen alacağa davalılar … ile … yönünden kaza tarihi olan 01/09/2011 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 04/07/2012 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin ıslah talebinin reddine, davacı tarafından davalılar … ile … aleyhine açılan manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 7.500-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iş bu davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosya kapsamında müvekkilinin gelirini belgeleyen vergi dairesi kayıtları bulunmasına rağmen, gelirini belgeleyen bir evrak bulunmadığı gerekçesiyle asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, raporda tazminat hesabında müvekkilinin vergi dairesi kayıtları ile sabit gelirinin değil yapmakta olduğu işe kişisel katkısının esas alınması gerektiği belirtilmiş ise de buna dayanak olarak sunulan Yargıtay Kararlarının kişinin bizzat tazminat talebinde bulunmasına ilişkin olmayıp, destekten yoksun kalma durumunda talep edilebilecek tazminata ilişkin olduğunu, müvekkilinin kişisel katkısının esas alınacağı düşünülse dahi bunun bilirkişi tarafından belirlenmesi gerekirken, bilirkişinin kendisine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, asgari ücret üzerinden hesaplamanın doğru olmadığını, müvekkilinin geçirmiş olduğu kazaya nazaran manevi tazminat miktarının çok düşük olarak belirlendiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararın 9. ve 10. maddelerinde reddedilen maddi ve manevi tazminat yönünden davalı vekilleri lehine vekalet ücreti verildiğini, 9. maddenin yazımından bir hataya düşülerek, müvekkil … vekiline reddedilen maddi tazminat yönünden vekalet ücreti tayininin unutulduğunu ayrıca davalı vekilleri için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerektiği, dosyada avukatı olmamasına rağmen avukatı varmış gibi hataya düşülerek … vekili lehine reddedilen maddi tazminat yönünden vekalet ücreti tayini yapıldığını, gerekçeli kararda davacının elem ve ızdırap içerisinde olduğu gerekçesi ile manevi tazminata hükmedildiğini, davacının davalı …’dan maddi ve manevi olarak çok daha rahat bir hayat sürdüğünü, manevi tazminatın yüksek belirlendiğini, ilk ATK raporunda davacının maluliyetinin bulunmadığının belirtildiğini, daha sonra aynı heyetin yarısının da bulunduğu yeni heyetçe 8.1 oranında maluliyet verildiğini, raporlarda çelişki bulunduğunu, araç sahibine kusur atfedilemeyeceğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 01.09.2011 tarihinde davalı sürücü … sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS sigortalı, diğer davalı …’nın işleteni olduğu … plakalı kamyonet ile davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin çarpması sonucu ile meydana gelen kazasında davacının yaralandığı, bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61. maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş, müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62. maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1. maddesine göre, müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163. maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Bu itibarla davalı vekilinin araç sahibine kusur atfedilemeyeceğine yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.ATK 3. İhtisas Kurulunun 20/06/2014 tarihli raporunda …’in 01.09.2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası neticesi meydana geldiği bildirilen arızası, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan maluliyet tayinine yer olmadığına, iyileşme süresinin 01/09/2011 tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği; ATK 3. İhtisas Kurulunun 09/11/2015 tarihli raporunda ise …’in 01.09.2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası neticesi meydana geldiği bildirilen arızası, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanmak suretiyle ve meslek grup numarası bildirilmemekle grup 1 kabul olunarak; E cetveline göre %8.1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği tespit edilerek bildirilmiştir. Kaza tarihine göre doğru yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen her iki rapor arasında fark var ise de; 09/11/2015 tarihli raporda, 20/06/2014 tarihli rapor ve bu rapordaki belgeler yanında 5 ve 6. bent ile “5-Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 04.06.2015 tarihli anamnez ve fizik muayene formunda, 2011 yılında odontoid vida anterior girişimle opere edilen hastanın muayenesinde motor ve duyu defisit olmadığı, servikal boyun kısıtlılığının olmadığı, hoffman olmadığının belirtildiği, 6- Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 12. 06.2015 tarihli Servikal Vertebra MR incelemesinde, servikal lordozda düzleşme, C2 vertebra dens prosesinde vertical oblik seyirli fiksatör aparat, C4-C5 diskinde minimal santral protrüzyon olarak değerlendirildiği, açıklanmak suretiyle, ek inceleme ve değerlendirme yapılarak, %8.1 (yüzdesekiznoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı yönünde açıklanan kanaate göre; ek inceleme ve değerlendirme yapılarak düzenlenen 2. rapora göre raporlar arasında çelişkiden bahsedilemeyeceği, bu nedenle 09/11/2015 tarihli raporun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Mahkemece “aynı nedene” dayalı olarak reddedilen maddi tazminat yönünden davalılar açısından ortak vekalet ücreti verilmiş olmasında (… açısından devam eden cümledeki açıklama saklı kalmak üzere) usul ve yasaya aykırılık bulunmamakla birlikte, kendini vekil ile temsil ettiren davalı … açısından reddedilen maddi ve manevi tazminat üzerinden vekalet ücreti takdiri gerekirken, vekille temsil edilmeyen … yararına vekalet ücreti takdiri doğru olmamıştır. Bu hususa değinen davalı vekili istinaf talebi yerindedir. Dosyada görevsizlik öncesi kök ve ek raporlar alınmış, Mahkemece, aktüer hesaplama açısından açısından 05/04/2018 tarihli kök ve süresinde yapılan itiraz ile 30/07/2018 tarihli ek rapor alınmıştır. Ek raporda davacının kazancı açısından, araç kiralama işi yaptığı değerlendirilerek beyan olunan matraha göre ve asgari ücrete göre olacak şekilde terditli olarak hesaplama yapılmış, talep edilebilecek maddi zarar ilk seçenekte 542.813,93 TL, ikinci seçenekte 57.925,08 TL olarak hesaplanmış, mahkemece “davacının rent a car işyerini işlettiği, söz konusu faaliyetin münhasıran davacı tarafından yerine getirilmesi gereken bir faaliyet olmadığı, bu bağlamda davacının işletmenin gelirine göre hesaplanacak tazminata hak kazanamayacağı, bilirkişinin raporunda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere davacının asgari ücret geliri dikkate alınarak 57.938,91-TL maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği” gerekçesi ile kabul kararı verilmiştir. Dosyadaki belgelerden “…” işletmesi olduğu anlaşılan davacının, mesleği, şahsi katkıları gibi hususlar göz önüne alınarak çalışması karşılığı olarak kazandığı gelirin daha net kriterler ile ortaya konulması gerekmektedir. Davacının kişisel yetenek ve emeğinin işyeri gelirine katkısı belirlenmeli ve bu miktar üzerinden zararı hesaplanmalıdır. Öncelikle davacıya bu konuda ispat imkanı verilmesi ve varsa resmi kayıtların getirtilmesi, bu konu ile ilgili kuruluşlara yazı yazılarak muhtemel geliri tespit edilmeli, gerektiğinde ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak tespit edilecek miktara göre tazminatın belirlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu hususa değinen davacı vekili istinaf talebi yerindedir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere, davacının mali ve sosyal durumu netleştirildikten sonra manevi tazminatın belirlenmesi gerektiğinden, manevi tazminata ilişkin taraf vekillerinin istinaf talebi yerindedir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/03/2021