Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/677 E. 2021/443 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/677
KARAR NO: 2021/443
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI: 2016/697 Esas – 2018/960 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu aracın davalıya kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, aracın 06.12.2014 tarihinde karıştığı kaza nedeniyle hasarlandığını, davalının müvekkilinin kiralama faaliyetiyle iştigal ettiği ve sigortalı aracın da kiralık olarak kullanıldığı sırada kazaya karıştığından bahisle hasarın %80’inden müvekkilinin sorumlu olduğundan bahisle %10’luk kısmını 12.448,00 TL’yi ödediğini, bakiye kalan kısmını ödemediğinden bahisle bakiye bedelin davalıya başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; aracın karıştığı 06.12.2014 tarihli kazanın davalı şirkete 17.12.2014 tarihinde ihbar edilmesine binaen hasar dosyası oluşturulduğunu, sigortalının araç kiralama işi ile meşgul olduğunun tespit edildiğini, kazaya karışan aracın kiralık araç olup olmadığının tespiti için … Sigorta Danışmanlığı şirketinin görevlendirildiğini, şirketten temin edilen rapora göre davacı şirketin aynı zamanda … isimli bir rent a car(araç kiralama) firması olduğu, … Cad. … Sitesi ….Blok Da:… Etiler/İstanbul adresinde faaliyet gösterdiği, kazaya karışan aracın sahibi olduğu …’ın telefon bilgilerinin firmanın internet sitesinde bulunduğu, … ile yapılan telefon görüşmesinde iş adresi olarak verilen yerin de aynı adreste olduğu, bu firmanın faal olarak araç kiralama işi yaptığının tespit edildiği, davalı şirketin aracın kaza yaptığı sırada kiralık olarak kullanıldığı ve hasarı oluştuğu gerekçeleri ile sigorta tazminatında tenzilat uyguladığını, …’ın kaza sırasında sigortalı aracı sevk ve idare eden … ile Kasını/2014 ayında aralarında yaptıkları protokol ile aracı 200.000,00 TL’ye sattığı, bu tutarın 50.000,00.-TL’sinin peşin alındığı, borcun tamamının henüz ödenmediği ve araç devrinin henüz gerçekleşmediği, araştırma yapıldığı sırada … bakiye borç için aralarında senet düzenlenmediğini söylemişse de sonradan bir takım senetlerin ibraz edildiğini, … ve …’nı beyanlarında yakın arkadaş olduklarının da belirtilmesi ile tarafların davacı şirketin araç kiralama faaliyetinin gizli tutulması ve davalı şirketten tam hasar bedeli tutarında tazminata hak kazanabilmeleri için kazadan sonra kendi aralarında gerçeği yansıtmayan bir takım senetleri düzenlediklerinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 49.792,40 TL ‘nin 17/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece kurulan hükmün poliçe özel şartına aykırı olduğunu, poliçe klozuna göre sigortalının araç alım satım kiralama işi ile iştigal etmesi, kullanım şekli klozunun uygulanması için yeterli görüldüğünü, bu durumda başkaca bir araştırma ve incelemeye gerek kalmaksızın ilgili kloz gereği %80 poliçe muafiyetinin uygulanacağına ve bu tutara karşılık gelen ödemenin de müvekkili tarafından önceden yapılmış olması nedeni ile davanın reddi gerektiğini, her ne kadar yerel mahkemenin davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre hüküm kurmuş olsa da davacının defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını, bu nedenle delil niteliği bulunmadığını, sigortalı araca ilişkin bir kayıt olmaması nedeni ile sigortalı aracın araç kiralama işinde kullanılmadığı kanaatine varılmasının da mümkün olmadığını, ihtilafta meydana gelen hasarın %80’inin sigortalı üzerinde bırakılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak, sigortalı tarafından davalı kasko sigorta şirketi aleyhine açılan alacak istemine ilişkindir. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet veya müziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 1409/1 ve 1410. maddeleri uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5. maddesi ve 6102 sayılı TTK’nın 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminatı içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Sigortacı, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamak zorundadır. Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya baktığımızda; uyuşmazlık, kazanın ihbar edilen şekilde meydana gelip gelmediği, aracın kiralık olarak kullandırıldığı sırada kazanın olup olmadığı, dolayısıyla hasarın teminat dışında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen poliçenin “Kullanım şekli klozu” başlıklı bölümünde “aracın kullanım şekli “hususi otomobil ” olarak beyan edilmiş sigortalı araç, hiçbir şekilde kiralık araç,uzun süreli kiralık araç veya taksi/dolmuş olarak veya bunların dışında kalan taşımacılıklarda kullanılamaz.Sigortalı aracın kısa veya uzun süreli araç kiralama hizmetlerinde kullanılıyor olduğunun tespit edilmesi veya sigorta ettiren/sigortalı/ruhsat sahibinin bu işlerle iştigal ettiğinin tespiti veya aracın / dolmuş ya da korsan taksi olarak tabir edilen taşımacılıkta kullanılmasının tespit edilmesi durumunda Kasko Sigorta genel şartlarının c.2 ve c.3 maddelerinde yer alan hükümlerin uygulanması hakkı saklı kalmak üzere, her hasarın %80 i sigortalının kendisi tarafından karşılanmak üzere tazminat bedelinden indirilir” düzenlemesi yer almaktadır. Poliçede aracın kullanım tarzının otomobil olduğu belirtilmiştir. Davaya konu kazanın 06/12/2014 tarihinde sigorta poliçesinin yürürlükte olduğu dönemde meydana geldiği görülmektedir. Kasko Sigortası Genel Şartlarında, özel aracın sigortacının bilgisi dışında ticari (kiralık) olarak kullanılması teminat dışı bir hal olarak düzenlenmemiş ise de taraflar arasında düzenlenen poliçenin kullanım şekli klozunda açıkça sigorta ettiren/sigortalı/ruhsat sahibinin bu işlerle iştigal ettiğinin tespiti halinde Kasko Sigorta genel şartlarının c.2 ve c.3 maddelerinde yer alan hükümlerin uygulanması hakkı saklı kalmak üzere, her hasarın %80’i sigortalının kendisi tarafından karşılanmak üzere tazminat bedelinden indirilir hükmünün uygulanması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan davacı şirketin ticari sicil kayıtlarına göre iştigal konuları arasında araç kiralama işinin bulunduğu ve poliçe özel şartları gereğince davalı tarafından bu şart uygulanarak ödeme yapıldığı görülmekle davacı davalıdan hiç bir hak ve alacak talep edemeyecektir. Mahkemece bu doğrultuda davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu hükümlerine göre alınması gereken 54,40 TL ilam harcının peşin alınan 850,33 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 795,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine, 3- Davacı tarafından yapılan harç ve masrafların üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleşmesine müteakip talep halinde davacıya iadesine, 4-Davalılkendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 7.273,01 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 40,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/03/2021