Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/675 E. 2021/553 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/675
KARAR NO: 2021/553
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI : 2015/96 Esas – 2018/1154 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 24/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili tarafından sunulan 03/02/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; 30.04.2013 tarihinde kaldırımda servis aracı bekleyen davacıya, davalı … maliki olduğu, davalı sigorta şirketine sigortalı, diğer davalı … tarafından kullanılmakta olan … plaka sayılı aracın çarparak ağır yaralanmasına neden olduğunu, davalı … yönetiminde ki araç emniyet şeridinde ters istikamette seyretmekte iken müvekkiline çarptığını, bir an için olayın davalı … iddia ettiği gibi plakası tespit edilemeyen bir aracın kendisine çarpması nedeniyle meydana geldiği varsayılırsa bu takdirde 5684 sayılı SK m.14 f.2/a ve G.H.Yön. m.9 f.1/a hükümleri gereğince davalılarda Güvence Hesabının sorumluluğunun doğacağını, olay nedeniyle başlatılan soruşturma neticesinde Küçükçekmece 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/808 Esas sayılı dosyası ile yapılan kovuşturmada davalı … kusuru ve suçu sabit görülerek taksirli yaralamaya sebebiyet vermekten cezalandırılmasına karar verildiğini, davacı müvekkilinin kaza tarihinde aldığı en son aylık ücret net 1.400,00TL/ay (Brüt 1.958,29TL/Ay) olduğunu, davacı müvekkilinin tedavi gördüğü süre boyunca çalışamadığını, bir ay yatağa bağlı yaşadığını, uzun süre tedavi gördüğünü ve vücudunda kalıcı sakatlık oluştuğunu belirterek davalılardan Güvence hesabı ve … A.Ş, poliçe azami teminat bedelleri ile sınırlı olarak sorumlu olmak kaydıyla, 3.000 TL maddi, 100.000 TL manevi olmak üzere toplam 103.000 TL tazminatın davacı …, 50.000 TL manevi tazminatın … olay tarihinden itibaren değişen oranlarda hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 298.308,48 TL’ye yükseltmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Görev ve husumet itirazında bulunduğunu, kısmi dava açılamayacağını, dava konusu kazaya sebep olan aracın poliçesinin mevcut olması nedeni ile yeni yasa kapsamında müvekkili kurumun sorumluluğunun sona erdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … vekili cevap dilekçesinde özetle; Görev ve yetki yönünden itiraz ettiklerini, belirlenebilir kalemler sebebiyle kısmi dava açılamayacağını, davacıların manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, müvekkili …un olayda tamamen kusursuz olduğunu, plakası tespit edilemeyen ve hatalı, kusurlu ve ani olarak sağa girişi yasak yere giriş yapmaya çalışan araç sürücüsünün olayda tam kusurlu olduğunu, davacının aylık gelirinin SGK’dan sorulması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sigortalı davalının kusuru oranında limitlerinin sınırlı olduğunu, kazaya ilişkin kusur tespiti ve davacının maluliyetinin tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik talebine ve tedavi giderleri talebine ilişkin itirazlarının bulunduğunu, manevi tazminattan sorumlu olmayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının … A.Ş. ve Güvence Hesabına yönelik açtığı maddi tazminat davasının kabulü ile;298.308,48.-TL’nin davalılar … yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı Güvence Hesabı yönünden dava tarihinden itibaren, davalı … A.Ş. yönünden 15/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,2-Davacı … davalılar … yönelik açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile;Davacının davasının 40.000,00 TL’lik kısmının kabulü ile kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,Davacının davasının 60.000,00 TL’lik kısmının reddine,3-Davacı … davalılar … yönelik açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile;Davacının davasının 10.000,00 TL’lik kısmının kabulü ile kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,Davacının davasının 40.000,00 TL’lik kısmının reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı Güvence Hesabı vekili ve davalı … AŞ vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin ticari avans faizine hükmetmesi gerektiğini, her iki müvekkili yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğunu, manevi tazminata ilişkin vekalet ücreti yönünden de kararın eksik ve hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının resmi ve kayıtlı gerçek geliri üzerinden hesaplama yapılması gerekirken davacının muhtemel geliri üzerinden yapılan hesaplama doğrultusunda tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı yönünden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkiline yapılmış usul ve yasaya uygun bir başvuru bulunmadığından faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihinin esas alınması gerektiğini çünkü müvekkilinin davadan önce temerrüde düşmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline tebliğ edilen icra emrinde yalnızca müvekkili kurumun borçlu olarak gösterildiğini, ancak müvekkilinin manevi tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını, hesaplamaya esas alınan maluliyet oranının hatalı değerlendirme ve yasal mevzuat gereği belirlenmiş olmakla bu bakımdan yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, mevcut adli tıp maluliyet raporunda belirtilen oran %41.2 iken bilirkişi tarafından hesaplamanın %44 üzerinden hesaplama yapılmasının kararın açıkça gerçeklere aykırı olduğunun gösterdiğini, yine kazanın meydana geliş şekli ve zamanı kazanın bir iş kazası olduğunu açık şekilde gösterdiğini, mahkemece alınan bilirkişi hesap raporunda tazminat miktarının 283.839,40 TL belirlendiğini, buna rağmen kararda sehven 298.308,48 TL olarak hükme bağlandığını, hesaplamaya esas alınan davacı gelirinin asgari ücretin 1.46 katı üzerinden değerlendirilmesinin gerçeğe, dosya kapsamında ve hukuka aykırı olduğunu, farazi değerlendirme ile gelir takdirinin mümkün olmadığını, davacının SGK kayıtlarında primlerinin asgari ücretten yatırılmış olduğunu, asgari ücretin 1.46 katı gelir üzerinden yapılan hesaplamanın kabulünün mümkün olamayacağını, davacının dava dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatı talep etmediğini, talep edilmiş olsaydı dahi geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin de tedavi teminatı içerisinde değerlendirildiğinden teminat dışında olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekecektir (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/06/2020 tarih, 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 28/01/2020 tarih, 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta kaza tarihi 30/04/2013 olduğuna göre mahkemece hükme esas ATK dan alınan maluliyete ilişkin raporunda kaza tarihinde geçerli olan, ” Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine ve meslek grup numarası belirtilerek düzenlendiğine göre davalı Güvence Hesabı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 07/02/2018 tarih, 2015/7503 E. ve 2018/943 K. sayılı kararında “25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile değişik 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinin açık lafzından da anlaşıldığı üzere, yapılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak, hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının yükümlülükleri sona erecektir. Kazazedelerin, bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının tedavi teminatları kapsamında, yine sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından karşılanmaya devam edecektir.” yönünde karar verimiştir (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararı).Davacı vekili dava dilekçesindeki açıklamaları 9. bölümünde; “Davacı müvekkilin kaza tarihinde aldığı en son aylık ücret net 1.400,00TL/ay (Brüt 1.958,29TL/Ay) idi. Davacı müvekkilin tedavi gördüğü süre boyunca çalışamamış olup bu dönem için zarara uğramıştır…” anlatımından geçici iş göremezlik tazminat talebinde de bulunduğu anlaşılmakla davalı Güvence Hesabı vekilinin geçici iş göremezlik tazminat talebi olmadığı ve sorumlulukları bulunmadığına yönelik istinaf itirazı da yerinde değildir.Mahkemece, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda hesaplanan geçici ve kalıcı maluliyet tazminatı toplamına hükmedildiğinden tazminat miktarının yanlış yazıldığı yönündeki davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf talepleri de yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”TBK’nın 56/1. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıdaki yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince belirlenen manevi tazminat miktarının TBK’nın 56/1.maddesindeki düzenlemeye, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Çalışma gücü kaybı zararının hesabında yaralanan veya malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Zarar görenin kaza tarihi itibariyle mesleği ve geliri tespit edilmelidir. Kişinin herhangi bir işi yoksa, zarar görenin geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer gelirin asgari ücret üzerinde olduğu, bir başka anlatımla herhangi bir işyerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir. Ancak mahkeme bedensel zararların tazmini davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır. Bu nedenle mahkeme, zarar gören asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise SGK’dan trafik kazasının olduğu tarihteki zarar görenin ücret ve tüm gelirlerini gösterir ücretlerini getirtmelidir. Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın, örneğin duvar ustası, sıvacı gibi belirli bir meslek icra eden kişilerden ise ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, davacıların kaza tarihindeki gelir durumunun davacı tarafça kanıtlanması gerekir. Bunun kanıtlanmaması halinde ise maddi destek tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edilmektedir. Dava dilekçesinde davacının tekstil ustası olarak çalıştığı ve işyerinden istenen bordrolar ve SGKya yatırılan primlerden asgari ücret üzerinden yatırıldığı halde, 25 yıllık çalışan olduğu bu nedenle emsal ücret araştırmalarının ortalaması alınarak asgari ücretin 1.46 katı oranına göre hesaplama yapılması ve hükme esas alınması doğru olmamıştır. Davalıların bu hususa değinen istinaf itirazı yerinde görülmüştür.Somut olayda davacı vekili, dava dilekçesinde şimdilik toplam 3.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminat talep ettiğini açıklamış, ıslah dilekçesi ile de raporda belirlenen geçici ve sürekli işgörmezlik tazminat toplamı kadar maddi tazminat miktarını arttırmış mahkemece bu miktar üzerinden hüküm kurulmuştur.Kabule göre de, kazaya karışan araç otomobil olduğundan davanın kabulüne karar verilmiş olmakla yasal faize hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından faizin türüne; Davadan önce sigorta şirketine başvuru olduğundan faizin dava tarihinden başlatılmamış olmasında isabetsizlik bulunmadığından faiz başlangıç tarihe ilişkin davalı sigorta şirketi ve davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili, davalı Güvence Hesabı vekili ve davalı …A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekili, davalı Güvence Hesabı vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/03/2021