Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/618 E. 2020/720 K. 12.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/618
KARAR NO: 2020/720
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 28/12/2018
NUMARASI: 2018/9902 D.İş Esas – 2018/9902 D.İş Karar
DAVA: Maluliyet Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/06/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonunun İtiraz Hakem Heyetinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle; 08/06/2015 tarihinde … plakalı aracın geri manevra yaparken yaya konumundaki müvekkiline çarpması sonucu yaralanmasına ve daimi maluliyete uğramasına sebebiyet verdiğini, Samsun On Dokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 18/04/2018 tarihli rapora göre %70 oranında kalıcı maluliyeti oluştuğunun tespit edildiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusuru bulunmadığını, bu nedenle maluliyete bağlı tazminat talebi ile 04/05/2018 tarihinde sigorta şirketine başvurulduğunu, sigorta şirketi tarafından başvuruta cevap verilmediğini ve ödeme yapılmadığını, sonuç olarak müvekkilinin hak etmiş olduğu sürekli ve geçici maluliyetten kaynaklı tazminatın tespiti ile şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminatın sigorta şirketine başvuru tarihi olan 26/09/2018 tarihinden işletecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce başvuru yapmak ve gerekli belgeleri ibraz etmenin zorunlu hale getirildiğini, davacı tarafından gerekli belgeler ibraz edilmeden davanın açıldığını, esas hakkında inceleme yapılmadan davanın usulden reddinin gerektiğini, sorumluluk sigortalarında teminat kapsamında gerçekleştirilecek tazminat ödemelerinde “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” esas alınması gerektiğini, davacı tarafın sürekli maluliyet halinde zararını ispat etmesi gerektiğini, davacının bağlı bulunduğu SGK’ya yazı yazılarak mükerrer ödemenin önüne geçilmesi gerektiğini, davacı tarafın sigortalının kusurunu ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyetince, “başvurunun kabulü ile 290.000,00 TL sürekli maluliyet tazminat bedelinin 17/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … Sigorta A.Ş’den tahsil edilerek başvuru sahibine ödenmesine ” karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, “davalı vekilinin itirazının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın usulden reddinin gerektiğini, başvuru dosyasında bulunan sakatlık raporuna karşı itiraz prosedürü başlatılması haklarının önüne geçtiğini, davacı tarafın iyiniyetinin bulunduğunun kabulünün mümkün olmadığını, hasar dosyasına ibraz edilmeyen sakatlık raporu esas alınarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, maluliyet oranına ilişkin çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu olayda yeni genel şartların ve Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Hakkındaki Yönetmeliğin uygulanması gerektiğinden buna uygun olmayan uyuşmazlık hakem kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle bozulması gerektiğini, başvuru sahibi tarafından sunulan raporun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe uygun düzenlenmediğini, ilgili yönetmeliğin 6.maddesinde raporun düzenlenmesinde yer alacak hekimlerin listesinin belirlendiğini, dosyaya sunulan raporun yönetmeliğe aykırı olduğunu, davacının maluliyet oranı konusunda ciddi çelişkiler bulunduğunun açık olduğu, bu husustaki çelişkiler giderilmeden hesap bilirkişi raporu alındığını, davacının gerçek zararını yansıtmayan bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulduğunu, başvuran vekili için 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İHH tarafından verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/13.maddesinin “Komisyona gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren onbeş iş günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir.” hükmü ile Sigorta Tahkime başvuru için Sigorta şirketine başvurulması zorunlu hale getirilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Sigorta kuruluşuna yazılı başvuru halinde eklenmesi gereken belgelere madde metninde açıkça yer verilmemiş; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.2.1 maddesinde ise kaza veya zararın tespit edilebilmesi için gerekli tüm belgeler ifadesi kullanılarak tek tek belgelerin sayılması yoluna gidilmemiştir. Ayrıca sigortacının hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme sigorta şirketi için belirlenen sekiz günlük ödeme süresinin başlangıcı için önem taşıyacaktır. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede/tahkimde dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen Sigorta şirketine başvuru koşulu da mahiyeti itibariyle eksik evrakların tamamlanması ya da dava tarihinden sonra başvuru yapılması suretiyle her zaman giderilmesi mümkün olduğundan usul ekonomisi ilkesi gereğince tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/12/2018 tarih, 2018/4932 Esas ve 2018/12056 Karar sayılı kararında “Dairemiz uygulamalarında sigorta davalarında örneğin dain-mürtehinden muvafakat alınması, İİK’nin 277. maddesinden kaynaklanan davada “aciz belgesi” gibi dava şartı ibrazı olarak kabul edilen hususlar bu eksiklik varsa dava usulden red edilmemekte bu eksiklik tamamlatılmaktadır. Somut olayda davacılar destek zararının tazmini için Güvence Hesabı’na yazılı olarak başvurmadan doğrudan doğruya dava açmış iseler de, salt yazılı başvuru hususu belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, mahkemece davacılara davalı …ya yazılı müracaat etmeleri için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği ” yönünde karar verilerek KTK’nın 97. maddesinde getirilen başvuru koşulunun tamamlanabilir dava şartı olduğu kabul edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, başvuru tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup başvuru tarihinden önce davalı Sigorta Şirketine başvuru yapıldığı halde sigorta şirketi tarafından başvuruya eksik belge temini yönünde cevap verildiği tarafların kabulündedir. Eksik olduğu belirtilen yönetmelikteki kriterleri sağlayan maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporunun alınması için geçecek süre nazara alındığında KTK’nın 97. maddesinde öngörülen 15 günlük cevap süresinin makul olmayacak şekilde aşılması sonucu doğacağından başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerekir. Bu kapsamda davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; Dosya kapsamında Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından hükme esas alınan %70 oranında özür oranının tespit edildiği sağlık kurulu raporu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğine göre düzenlenmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyetinin hükme esas aldığı 18/04/2018 tarihli On dokuz Mayıs Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen raporun kaza tarihine göre uygun yönetmelik hükümlerine göre ve yetkili heyetçe ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli olarak düzenlenmiş olmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacının maluliyet raporu içeriğine göre hakem heyeti tarafından davacı vekiline davacının kısıtlanıp kısıtlanmadığı yönünde beyanda bulunmak, davacının kısıtlanmasına yönelik vesayet dosyasını sunmak ve vesayet makamından hakeme başvurmaya izin kararını sunmak üzere süre verilmesi gerekmektedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/02/2018 tarih, 2015/6820 E. ve 2018/493 K. sayılı kararında açıklandığı üzere 19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13 üncü fıkrasına “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu durumda Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kısmen kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 5-İstinaf başvurusu için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/06/2020