Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/586 E. 2021/560 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/586
KARAR NO: 2021/560
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/04/2018
NUMARASI : 2016/1054 Esas – 2018/516 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 24/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; 18/08/2016 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halindeyken bisiklet ile seyir halinde olan müteveffa … çarpması ve üzerinden geçmesi sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda …in vefat ettiğini, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere … olayda asli kusurlu olduğunu, davacıların desteği … 14/12/2007 doğumlu olup kaza ve ölüm tarihinde 9 yaşında olduğunu, ailenin bu acı kazanın sonucunda maddi ve manevi telafisi olamayacak kayıp içerisinde olduklarını, kazaya karışan … plakalı aracın davalı … Sigorta tarafından sigortalandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacıların yoksun kaldığı desteğin tespitine, davacı … adına 2.500 TL, davacı … adına 2.500 TL destekten yoksun kalma tazminatına, tespit edilen ve yoksun kalınan tazminata haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faiz uygulanarak davalı sigorta şirketinden tahsiline, her bir davacı için ayrı ayrı 50.000 TL olmak üzere toplam 150.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı … ve … tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 06/12/2015 -06/12/2016 bitiş tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi ile diğer davalı … adına ölüm halinde kaza tarihi itibarı ile şahıs başına 310.000 TL.sine kadar azami sorumluluk hadleri ile davalı şirkete sigorta ettirildiğini, davaya konu edilen trafik kazası sonrasında yapılan başvuru üzerine davalı sigorta şirketi nezdinde hasar dosyaları açıldığını ve buna göre anne … 10.340,65 TL, baba … 7.933,70 TL destekten yoksun kalma maddi tazminat alacağı olduğunun tespit edildiğini ve 07/10/2016 tarihinde toplam tazminat tutarları olan 18.274,35 TL.nin Av…. hesabına ödendiğini, usul ve yasaya uygun olarak yapılan bu hesaplama ve ödeme sonrasında davalı sigorta şirketinin davacıya karşı başka bir sorumluluğu kalmadığını,, aksi düşünülse dahi ödeme yaptığı gün itibarı ile hesaplama yapılarak ödemesi yapılan miktarın belirlenen tazminat miktarından mahsup edilmesi gerektiğini, faiz talebinin yersiz olduğunu, ticari yahut avans faizine değil yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … vekili cevap dilekçesinde özetle; ceza davası içerisine alınan olay yeri kamera kayıtları incelendiğinde söz konusu ölümlü kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun vefat eden küçük çocuğa ait olduğu, davacılar tarafından davalılardan istenilen maddi tazminatın talep edilebilmesi için davalılara bir kusur atfedilmesi gerektiğini, zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğunu, olay yerine ilişkin 3 ayrı kamera kaydı incelendiğinde 8 yaşındaki küçük çocuğun kendi boyundan büyük bir bisikleti kullandığı, ayaklarının kullandığı bisiklete yetişmediği, ani bir hızla kontrolsüz bir şekilde aniden ara sokaktan davalının aracı kullandığı ana caddeye çıkması ve davalının kullandığı aracın yan arka kasa kısmına çarpması neticesinde vefat ettiğinin görüleceğini, tüm kusurun vefat eden küçük çocuğa ait olduğunu, istenilen manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kamera görüntüleri incelendiğinde davalı sürücünün kasisten geçtikten sonra diğer araçlara kıyasen hızını artırması, kasisten geçerken de diğer araçlara göre daha çok sarsılması ve araç sollaması yapması 30 km hızda olmadığına açıkça ortaya koyduğunu, nitekim Adli Tıp Raporunda bu husus hiç dikkate alınmadan kusur oranı hesaplanmış ve bu kusur oranı doğru olmadığı gibi eksik hususlar içerdiğini, davalı sürücünün yerleşim yeri içerisinde aşırı hızlı olarak ilerlemesinden kaynaklı olarak söz konusu kazayı meydana geldiğini, kazanın olduğu gün davalı müteveffaya çarptıktan sonra olay yerinden kaçarak firar ederek iyiniyetli bir harekette bulunmadığını, Kaza Tespit Tutanağında da davalı sürücünün 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereğince kusurlu olduğunu, Mahkemece itirazlarının dikkate alınmadığını, sürücünün ifadesinde ” Seyir halinde iken bisiklet süren bir çocuğun ara sokaktan çıktığını gördüm.” dediğini, sürücü müteveffayı görmesine karşın hızını azaltmayıp gerekli tedbirleri almadığını, bu hususun Adli Tıp Raporunda atlanarak tüm kusur müteveffaya yükletildiğini, davalı sürücü … daha sonra Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliğince verilen tutuklama kararından önce ifadesi alındığı esnada bisikletli müteveffayı araçtan inip bakıncaya kadar görmediğini beyan ettiğini, davalı sürücünün ifadeleri aynı gün içinde birkaç saat geçmesiyle birden bire değişmiş olup önce müteveffayı ara sokaktan çıktığını gördüğünü beyan edip daha sonra görmediğini iddia ettiğini, izah edilen sebeplerle davalının kusurunun olmadığı müteveffanın tam kusurlu olduğu belirtilerek davanın reddine dair karar verilmesinin ve itirazlarının dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 18/08/2016 günü davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı açık kasa kamyoneti ile 1047. Sokak üzerinde seyir halinde iken kaza mahalli olan 1034. sokak önlerine geldiği esnada seyir istikametine göre sol tarafından 1034. sokak üzerinden gelen destek … sevk ve idaresindeki bisiklete arka sol teker kısmı ile çarpıp üzerinden geçmesi ile meydana gelen trafik kazasında davacıların murisi … vefat ettiği anlaşılmaktadır. Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” hükmü yer almaktadır. Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet ve suçun sanık tarafından işlenmediğine dair beraat kararları ile eylemin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olgular hukuk hakimini bağlar.Mahkemece hükme esas alınan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 26/09/2017 tarihli raporundu;”…Tüm dosya kapsamı, dava dilekçeleri, iddianame, kaza tespit tutanağı,tüm beyanlar,olay yeri inceleme raporu , kaza anı görüntü CD’si incelendiğinde kazanın yukarda “olay” kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiği, kaza anı görüntü CD ‘si dikkate alındığında bisiklet sürücüsünün kavşağa kontrolsüz bir şekilde kayarak kamyonetin altına girdiği ve ilk geçiş hakkını sağ tarafından gelen kamyonete ilk geçiş hakkını vermeyerek kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, kamyonet sürücüsünün kontrolsüz ve ani bir şekilde aracının altına kayarak giren bisikletlinin üzerinden arka sol tekeri ile geçtiği kazada kusurunun bulunmadığı anlaşılmış olup olayda; Davalı sürücü … kusursuz olduğu, Maktul sürücü … davranış faktörleri sonuç üzerine %100 (yüzde yüz) oranında etken olduğu, ” şeklinde kusur oranı tespit edilmiştir.Mahkemece davacılar vekilinin rapora itirazları raporun yeterli olması nedeniyle kabul edilmeyerek davanın reddine karar verilmiştir. Kaza ile ilgili Büyükçekmece 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/934 esas sayılı dosyasının ceza dosyası Uyap sisteminden dosya içine gönderilmiş olup incelenmesinde; ATK Trafik İhtisas Dairesinin kusur raporunun kamera görüntü CDleri dikkate alınarak hazırlandığı ve mahkemece alınan rapor gibi kusur tespit edildiği sanık hakkında Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi raporuna itibar edilerek sanığın üzerine atfı kabil kusur bulunmadığı gerekçesi ile beraat kararı verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinde incelenerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek kesinleştiği görülmektedir. Bu durumda mahkemece, davalı sürücü … kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, dolayısıyla davalıların meydana gelen zarardan sorumluluğunun olmadığı ve kaza nedeniyle hakkında kesinleşen beraat kararı da göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/03/2021