Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/579 E. 2021/585 K. 29.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/579
KARAR NO: 2021/585
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/09/2018
NUMARASI: 2014/157 Esas – 2018/900 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Dava dışı araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresinde bulunan, davacının yolcu olarak bulunduğu, … plaka sayılı aracı ile Yeniyoldan Adana İstanbul yoluna manevra yaptığı sırada aracının ön taraf sağ kısımlarına plakası tespit edilemeyen ve kırmızı ışıkta geçen bir araç çarptığını, meydana gelen kaza sonucunda davacının yaralandığını, davacının geçirdiği kaza nedeni ile %15 oranında engelli kaldığını, engel durumunun Mersin Devlet Hastanesinin 07/02/2014 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporu ile tespit edildiğini, davacının kazanın ardından hayatının doğal akışını devam ettiremediğini, bundan sonraki hayatında düzenli olarak hastaneye gitmek durumunda olduğunu, sürekli tedavi görmeye mahkum edildiğini, bu durumun davacının psikolojisini etkilediğini, davacının manevi açıdan yıpranmasının yanında tedavisini devam ettirmek ve sağlığına kavuşabilmek için bir çok masraf yaptığını belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere, kaza sonucu yaralanan müvekkili için şimdilik 3.000,00 maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinde … plakalı aracın 14/09/2009-14/09/2010 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS Poliçesi ile … adına kaza tarihi itibariyle maluliyet için şahıs başına 150.000,00-TL sine kadar azami sorumluluk hadleri ile davalı şirkete sigorta ettirildiğini, dava dilekçesinde söz konusu kaza sebebiyle davacı …’ın yaralandığı belirtilmiş ise de davaya konu kaza ile ilgili tutanaklara bakıldığında … plakalı aracın yeşil ışıkta geçtiği, bu arada plakası alınamayan bir tırın kırmızı ışıkta geçerek sigortalı araca çarptığı ve sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı anlaşıldığını, dolayısıyla kazanın meydana gelmesinde kırmızı ışıkta geçen ve plakası alınamayan tırın tam kusurlu olduğu ve bu sebeple davaya konu edilen talebin güvence hesabına yöneltilmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğunun açık olduğunu, davalı sigorta şirketin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün de kusurunun olduğu tespit edilirse, kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartı ile davalı sigorta şirketinin sorumluluğununu sigortalının kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine sigortalı olan araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından dolayı davanın reddine dair verilen kararın hatalı olduğunu, 2918 sayılı KTK’nın 88.maddesine göre “bir motorlu aracın katıldığı bir kazada bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa bunlar müteselsilen sorumlu bulunurlar.” bu hükme göre trafik kazasından zarar görenler mahkemede hükmedilecek zarar tutarlarının tamamını TBK 142.maddesine dayanarak sorumlulardan birinden isteyebilecekleri gibi hepsinden isteyebileceklerini, bu nedenle mahkemenin verdiği kararın yasal dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 13/12/2009 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu, davalı sigorta şirketine kaza tarihini kapsar şekilde ZMMS poliçesi ile sigortalı dava dışı sürücü … idaresindeki … plakalı hususi otonun Ereğli istikametinden yeni yoldan Adana istikametine seyri sırasında, Ereğli makasında sürücü …’a yeşil ışık yandığı esnada yeni yol Adana istikametine manevra yaptığı anda aracının ön taraf sağ kısımlarına markası rengi belli olmayan Ulukışla istikametinden Aksaray istikametine seyri sırasında kırmızı ışıkta geçen aracın sol arka dorse kısmına çarpması sonucu davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle davalı sigorta şirketinden ZMMS poliçesi kapsamında maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece kusur yönünden alınan bilirkişi raporunda kaza mahallinin yerleşim yeri dışında bulunan trafik ışıklarıyla kontrollü bir kavşak olduğu, olay sırasında vaktin gece havanın bulutlu ve yol sathının ıslak olduğu belirlemeleri yapılarak otomobil sürücüsü …’ın kendisinin seyrettiği yöne yeşil ışık yandığı sırada kavşağa girdiği herhangi bir kural ihlali bulunmadığı, kusursuz olduğu, plakası belirlenemeyen ağır taşıtın ise kırmızı ışık yandığı sırada kavşağa girmesi, ışık ihlali yapmasından başka kavşaktan geçiş yapan ve kavşak içinde belirli bir mesafe katetmiş olan hususi bir otomobilin varlığına rağmen seyrine devam edip kontrolsüzce kavşağa girmesinde asli ve tam kusurlu olduğu belirlenmiştir. Mahkemece ayrıca ATK’dan kusur yönünde inceleme istenmiş, Adli Tıp yerinde keşfen inceleme yapılıp, araçların çarpıştıkları nokta, yol genişliği, araçların seyir istikameti, ışıkların konumunun ölçekli krokide gösterilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtildiğinden, yerinde talimat yoluyla keşfen inceleme yapılmış bilirkişi düzenlediği raporda, sürücü …’ın kusurunun olmadığı belirlemesi yapılmıştır. Bu rapordan sonra ATK düzenlediği 27/08/2018 tarihli raporunda sürücü …’ın kusursuz olduğu, tespit edilemeyen araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 50.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş, ayrıca müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişki düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin BK’nın 141.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 145.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Somut olayda kusurun tamamı plakası belli olmayan araca aittir. Davacının yolcu olarak bulunduğu araç malikinin kusuru bulunmamaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/497 Esas ve 2019/12222 Karar sayılı kararında “…Dosya kapsamından, meydana gelen kazada davacının içinde yolcusu bulunduğu aracın sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, karşı araç sürücüsü davalı …’ün tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davacının uğradığı zarar tek bir olaydan kaynaklanmakta olup, 2918 sayılı KTK’nın 88. ve BK.’nun 50. maddesi uyarınca haksız fiile karışanların her biri zarardan müteselsilen sorumlu ise de meydana gelen kazada araç sürücülerinden birinin hiç kusurunun bulunmaması halinde kaza ile bu davalıların sorumluluğu arasında uygun illiyet bağının ortadan kalkmış olacağından, KTK’nın 86. maddesi uyarınca işletenin sorumluluğu ortadan kalkacağından, işletenin sorumluluğunu üstlenen diğer davalı … Sigorta A.Ş.’nin ve haksız fiil faili olarak meydana gelen kazada hiç bir kusur bulunmayan davalıların murisi araç sürücüsü …’ın davacının yaralanması nedeni ile doğabilecek tazminattan sorumluluğu söz konusu olamayacaktır. Bu nedenle bu davalılar yönünden davanın reddi yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/12954 Esas ve 2019/5179 sayılı kararı). Emsal olarak belirtilen Yargıtay ilamından da anlaşılacağı üzere ZMMS sigortacısı olan davalı sigorta şirketi ancak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında doğan zarardan sorumlu olup somut uyuşmazlıkta davalı sigorta şirketinin sigortalısının kazanın gerçekleşmesinde kusuru bulunmadığına göre davalı sigorta şirketinin sorumluluğu ortadan kalkmış olduğundan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/03/2021