Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/564 E. 2021/463 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/564
KARAR NO: 2021/463
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/02/2018
NUMARASI: 2014/1116 Esas – 2018/69 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalıya ait aracın yurt dışında olabilecek kazalara ilişkin sigorta edildiğini, söz konusu aracın sürücü … yönetiminde Romanya’da kazaya karıştığını, Romanya resmi makamlarınca sürücünün alkollü olduğunun tespit edildiğini, söz konusu kaza sonucu müvekkilerince 22.667,90 Euro ödeme yapıldığını belirterek söz konusu ödemenin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kazada kusurları olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza salt alkolün etkisi ile meydana geldiği ve bu durumun raporla belinlendiği halde mahkemece aksine karar verilmesinin hatalı olduğunu karşı tarafın kusuruna ilişkin somut bilginin olmadığını beyan ederek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeni ile poliçeye dayalı ödemenin teminat dışı olması nedeni ile rücuen alacak istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 14/09/2009 günü saat 01.00 sularında Romanya Valcea Slatine ili girişinde … Karayolu üzerinde sürücü … yönetiminde Craiava istikametinden Piteşti yönüne seyretmekte olan … plaka sayılı otobüsün, giriş yaptığı … Caddesinden geri manevra ile çıkmak isteyen sürücü … yönetimindeki … çekici ve … Dorse plaka sayılı tır aracına arkadan çarpması ile yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmaktadır. Romanya resmi makamları tarafından düzenlenen belgeler tercüme ettirilmiştir. 15/09/2009 tarihli … İlçesi Olt ilinin adli tıp hizmetlerinden düzenlenmiş alkol testi raporuna göre otobüs sürücüsünün saat 01.30 itibari ile yapılan ölçümde promil alkol oranının 1,35 g% , saat 02.30 itibari ile yapılan ölçümde promil alkol oranının 1,15 g% olarak tespit edildiği görülmüştür. Romanya Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinin incelenmesinde olayın anlatımında diğer sürücünün ifadesinin tanık olarak alındığı, tır aracını kullanan sürücünün beyanına göre bu aracın … caddesine giriş yaptıktan sonra 2,5 tdan büyük araçların giremeyeceği, trafik levhasını farketmesi üzerine acil durum lambalarını yakarak geriye doğru manevra yaptığı, manevra yapmadan önce otobüs tarafından arkadan vurulduğu, kaza sonrası otobüs sürücüsünün hastaneye götürüldüğü, otobüs hızının 100 KM’den daha yüksek olduğu hususlarının belirtildiği, otobüs şoförünün kaza sonrasında hastaneden kaçtığı için sorguya çekilemediği hususlarının belirtildiği; Romanya Slatina Adliyesinde yapılan yargılamaya ilişkin 19/02/2015 tarihli ceza mahkeme tutanağının incelenmesinde … hakkında kanında 0,80g/1 saf alkol ile karayolunda kamuya ait araç kullandığından 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair karar verildiği görülmektedir. Mahkemece 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan kusur raporunda; Tır aracının sürücüsünün arkadan gelmekte olan trafiği kontrol etmeden geri manevra yapmaya teşebbüs ettiği, yanında bulunan yolcunun geri manevrasından önce gözcü olarak değerlendirmesini yapmadığı belirtilerek kazanın oluşumunda kusurlu olduğu, otobüs sürücüsünün il girişi niteliği taşıyan bölgeye yaklaştığında hızını güvenli bir düzeye düşürmediği ve yüksek hızla seyrettiği, almış olduğu alkolün yola konsantre oluşunda negatif etkisinin olduğunun kuvvetle muhtemel olduğundan eş değer kusurlu olduğu, kazanın meydana gelmesinde alkol faktörünün münhasıran etkili olmadığı sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Mahkemece ATK 5. İhtisas Kurulundan alınan raporda; kaza anında 1,35 g% promil alkolün bireysel farklılıkları da elimine edebilecek seviyede yüksek olarak saptanan oran nedeni ile sürücü …’nun emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyeceğinin kabulü gerektiği belirtilmek ile birlikte kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği hususunun sadece kişinin alkol düzeyinin değerlendirilmesi ile tespit edilemeyeceği, kaza oluşumuna sebep olacak yol, araç, iklim durumu gibi diğer koşulların kazadaki rolünün tıbbi bir konu olmadığı kusur oranı hakkında Trafik İhtisas Dairesinden görüş alınmasının uygun olacağı bildirilmiştir. Mahkemece ATK 5. İhtisas Kurulu raporundan sonra yeni bir heyet oluşturulmuş, kusur raporu alınmıştır. Bu raporda bilirkişi heyeti asli kusur sayılan arkadan çarpma maddesinin ihlal edildiği ayrıca alkol ve uyuşturucu maddelerin kullanımı maddelerinin ihlal edildiği olayda %60 kusurlu olduğu, tır şoförünün ise hızını, kullandığı aracının yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak maddesi ile sürücülerin park yapmış taşıtlar arasından çıkarken, duraklarken veya park yaparken taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, sağa veya sola dönerken karayolunu kullananlar için tehlike doğurabilecek ve bunların hareketlerini zorlaştıracak şekilde davranma yasağına aykırı davrandığı, yönetmelikte belirtilen şartlar dışında geriye dönmek veya geriye gitmek hususunun da yasak olduğu, bu maddeleri ihlal ve ihmal etmesi nedeni ile %40 kusur oranı ile tali kusurlu olduğu ve kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği görüşü bildirilmiştir. Yargıtay HGK’nun 11.05.2011 tarih, 2011/17-182 Esas ve 2011/294 Karar sayılı kararında”… taraflar arasındaki Poliçenin Genel Şartlarına göre sigortacının rücu hakkının doğumu için kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle meydana gelmiş olması gerekmektedir; tek başına sürücünün alkollü olması sigortacıya rücu hakkı vermez. Aracı sürenin, alkolün tesiri altında olup, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması halinde, meydana gelen kazanın sürücünün alkollü oluşunun bir sonucu olması gerekir. Başka bir anlatımla sürücü alkollü olsa da olmasa da kaza meydana gelecektiyse bu durum sigortacının sigortalıya rücu edebilmesi için yeterli bir neden değildir.Bu kapsamda alkollü araç kullanma sebebiyle oluşan bir rizikoda sigorta tazminatı ödeyen sigortacı kendi sigortalısına rücu ederken TTK 1281. madde uyarınca böyle bir durumun varlığını ispat ile yükümlüdür. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının her zaman doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağının kabulü gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. Yerel Mahkemece nörolog, hukukçu ve trafik uzmanından oluşan bilirkişi kurulundan alınan raporda davacının salt alkolün etkisi altında kalması dolayısıyla kazanın ortaya çıktığı belirtilmiş ise de bu tespit olayın yukarıda özetlenen oluşumu ve dosya kapsamı ile bağdaşmamaktadır. Alkollü olmayan bir sürücü de kavşakta geçiş önceliğine uymama nedeniyle kazaya sebep olabilir. Kaldı ki, davacının sigortalısı olayda %75 oranında kusurlu olup, … plaka sayılı araç sürücüsünün de olayın meydana gelmesinde %25 oranında kusuru bulunmaktadır. Açıkça görüleceği üzere ve yukarıda değinildiği gibi kaza, tek başına davacı şirket sigortalısı araç sürücüsünün alkollü olmasının etkisiyle meydana gelmemiştir. Olayda bu etmen yanında sigortalı araç sürücüsünün kavşakta geçiş önceliğine uymaması ve diğer araç sürücüsünün kavşağa aracın hızını azaltmadan girmesi şeklindeki davranışlar da rol oynamıştır. Hal böyle olunca, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken; olayın oluş şekline, dosya içeriğine ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına aykırı bulunan bilirkişi raporundaki görüşlere itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. …” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; Dosya kapsamındaki olayın oluşuna uygun düşen bilirkişi raporlarında olayın meydana gelmesinde dava dışı tır sürücüsünün otoyolda önlem almadan geri manevra yapması nedeniyle kusurlu olduğu belirtilmiş olmakla HGK kararında belirtildiği gibi kaza, tek başına davacı şirket sigortalısı araç sürücüsünün alkollü olmasının etkisiyle meydana gelmemiştir. Dolayısı ile ikinci bilirkişi heyetinin raporunda kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği saptaması olayın oluşuna uygun düşmemektedir. Mahkemece, dosya kapsamı, bilirkişi raporlarındaki kusur belirlemeleri dikkate alınmak suretiyle oluşturulan kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.11/03/2021