Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/515 E. 2021/408 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/515
KARAR NO: 2021/408
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/10/2018
NUMARASI: 2016/1115 Esas – 2018/870 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 02/02/2013 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Antalya ili Kumluca ilçesi … Beldesi … mahallesi … mevkiinde seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması neticesinde tek taraflı ve ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, iş bu kazada … plakalı araç sürücüsü …’in hayatını kaybettiğini, 1980 doğumlu müteveffa …’in müvekkillerinden …’in eşi, … ve …’in de babası olduğunu, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalı … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığını, davalı sigorta şirketine müvekkilleri adına ödeme yapması için dava öncesinde yaptıkları başvuruya karşı olumlu cevap alınamadığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla destekten yoksun kalan … için şimdilik 500,00 TL … için şimdilik 500,00 TL ve … için şimdilik 500,00 TL olmak üzere toplam 1.500,00 TL olmak üzere maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ( kaza tarihindeki poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla ) davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, iş bu davaya bakmakla görevli mahkemelerin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, dava konusu kazanın müvekkili olan şirketin imzaladığı poliçe teminatı kapsamında olmadığını ve Ölümlü/ Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda da belirtildiği üzere araç sürücüsü müteveffa …’in kaza sırasında 215 promil alkollü çıktığını, araç sürücüsü müteveffanın sürücü belgesinin de bulunmadığını, dolayısyla belirtilen durumlararın sigorta poliçesi kapsamı dışında kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, davacı …. yararına 174.350,26TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden 03/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya verilmesine, davacı … yararına 51.493,77 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden 03/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya verilmesine, davacı … yararına 24.155,99 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden 03/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sigortalının kendi kusuru ile ölümüne sebep olmasının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, poliçe teminatı kapsamında bulunmayan kaza ile ilgili bilirkişi raporu alınması ve bu rapora istinaden hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu ve kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan müteveffanın desteğinden yoksun kalan yakınları tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş olsa da bu talebin teminat dışı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü tek taraflı trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K, HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları ) Somut olayda davaya konu trafik kazası 02/02/2013 tarihinde gerçekleşmiştir. Davalı tarafça sigortalı aracın ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi ise 15/08/2012 tarihidir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi ile poliçe tarihi, sözü geçen Genel Şartlar ve Kanun değişikliğinden öncedir. Bu durumda kazanın meydana geldiği ve poliçenin tanzim edildiği tarihe göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlar’da yapılan değişikliklerin somut olaya uygulanması da mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, davacıların sigortalı araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak sürücünün ve işletenin kusuruyla sorumlu tutulmadan talepte bulunabilecekleri sonucuna varıldığından davalı sigorta vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 17.077,50 TL harçtan peşin alınan 4.270,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.807,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/03/2021