Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/514 E. 2021/581 K. 29.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/514
KARAR NO: 2021/581
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2015/443 Esas – 2018/1087 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 12/05/2010 tarihinde dava dışı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın seyir halindeyken davacının kontrolündeki at arabasına çarptığını, kaza sonucu davacının yaralandığını ve davacının eşi …’ın vefat ettiğini, her de kadar davalı … şirketince sigortalı aracın karıştığı kaza nedeniyle müvekkilinin maluliyetine ve müvekkilinin eşinin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalmasına sebep olunduğundan ödeme yapılmışsa da yapılan ödemenin müvekkilinin maluliyetine ve destekten yoksun kalan müvekkilin mağduriyetine kıyasla düşük olduğundan bahisle doğan maddi zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; … İnş. İth. Şirketi adına kayıtlı … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu ve ölüm için şahıs poliçe teminatının 150.000 TL ile sınırlı olduğunu, müteveffa …’in eşi olan davacının DYK zararı ile ilgili müvekkili sigorta şirketine yapılan müracaat üzerine yatırılan aktüerya hesabı ile 26.024,00 TL zararı olduğunun tespit edildiğini ve belirtilen tazminatın 20/07/2010 tarihinde davacıya ödendiğini ve maddi tazminata ilişkin başkaca hak ve alacakları kalmadığından bahisle müvekkili şirketin ibra edildiğini, davacının maluliyet zararına ilişkin müracaatı üzerine yaptırılan aktüerya hesabı ile 17.767,78 TL zararı olduğunun tespit edildiğini ve belirlenen tazminatın 04/06/2014 tarihinde davacıya ödendiğini ve müvekkili şirketin ibra edildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın hak düşürücü nedeniyle reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ibranamenin iki tarafta imzalanması ve içeriğinin açık olması gerektiğini, iki tane ibranamenin mevcut olduğunu, maluliyet ile ilgili olan ibraname tarihinin 04/06/2014 olduğunu ve iki yıllık süre dolmadan davanın açıldığını, artan maluliyet durumunda ibranameden ayrı bir konu olduğundan kesin hükme bağlanmadığı için dava açılabileceğini, ibranamelerin hukuken geçerli olup olmadığı incelenmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeni ile maluliyet ve destekten yoksun kalma istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 12/05/2010 günü saat 11.00 sıralarında sürücü …’nın yönetimindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken aynı istikamette ve ön tarafta gitmekte olan …’ın yönetimindeki at arabasına arkadan çarpması suretiyle kendi aracının devrilip takla atarak yol ortasında durması ve aracın komple hasarlanması, at arabasının iki parçaya ayrılması suretiyle meydana gelen kazada sürücü …nın asli kusurlu olduğu, at arabası sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığı anlaşılmıştır. Olay tarihi 12/05/2010 olup davanın açıldığı tarih 25/03/2015 tarihidir. Davacı vekili olay nedeni ile müvekkilinin yaralandığını, aynı zamanda eşi …’ın hayatını kaybettiğini beyan ederek maddi tazminat talep etmiştir. Davacının kendisi açısından maluliyet tazminatı talep ederken artan maluliyetten bahsetmemiş, sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemenin ve belirlediği tazminat miktarının müvekkilinin mağduriyetini gidermediğini beyan etmiştir. Dosyada bulunan 16/07/2010 tarihli ibranamede … sigorta tarafından 26.024,00 TL ödeme yapıldığı ibranamede …’ın parmak izi bulunduğu, söz konusu olay nedeni ile herhangi bir talep ve iddiasının kalmadığı, … Sigorta A.Ş.’ni bu hasar nedeni ile gayrikabili rücu olarak tamamen ibra ettiğini kabul ettiği görülmüştür. Aynı sigorta şirketi tarafından ikinci bir ibraname ve ödeme yapıldığı, bu ibraname tarihinin 20/05/2014 olduğu, davacıya 17.767,78 TL ödeme yapıldığı, aynı şekilde … adı altında bu kez imza bulunduğu, anılan sigorta poliçesi hükümlerinin tamamen yerine getirildiği, olay nedeni ile herhangi talep ve iddiasının kalmadığını, sigorta şirketini bu hasar nedeni ile gayrikabili rücu olarak tamamen ibra ettiğini belirtir belge olduğu görülmüştür. Midyat 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada davacının kusurunun bulunmadığı, at arabasına çarpan araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu göz önüne alınarak sürücüye ceza verildiği belirlenmiştir. Davacı asil dosyaya verdiği yazılı beyanında ibranamedeki parmak izi ve imzanın kendisine ait olduğunu, belirtilen miktarlardaki ödemelerin alındığını beyan etmiştir. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut olayda,davaya konu kaza nedeniyle davalı tarafından davacıdan iki ayrı ibraname alındığı, yapılan ödeme miktarlarının ibranamede yazılı olduğu, mahkemece hak düşümü süre nedeni ile davanın reddine karar verilmiş olmakla birlikte ibranamelerden birisi 04/06/2014 olduğu, dava tarihinin de 25/03/2015 olduğu dikkate alındığında iki yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmakla bu husus gözden kaçırılarak ve her iki ödemeye ait belgeler incelenmeksizin karar verilmiş olması eksik inceleme olduğundan doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken ödemelere ilişkin her iki hasar dosyasını istemek, davalı … şirketinden açıklama alınarak hangi tazminat için ne kadar ödendiği, destekten yoksun kalma tazminatı içinde davacı dışında başka hak sahiplerine ilişkin ödeme olup olmadığı hususlarını poliçe teminat limitleri ile karşılaştırarak belirlemek, ibranamelerden hangisinin hak düşümü süresinin geçmediğini belirlemek, maluliyet ile ilgili ibranamenin hak düşürücü süresinin geçmediğinin tespit edilmesi halinde davacıya ait maluliyet raporunun temini, yoksa geçici ve kalıcı iş göremezlik sürelerinin belirlenmesi için maluliyet raporu alınmak, daha sonra aktüer bilirkişiden davacıya ödenecek tazminatının hesaplanması için denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/03/2021