Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/388 E. 2021/314 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/388
KARAR NO: 2021/314
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİH: 30/10/2018
NUMARASI: 2017/577 Esas – 2018/1065 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 27/11/2010 tarihinde tarihinde davalı şirkete trafik sigortalı … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının eşi olan …’in vefat ettiğini, … plakalı sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, bu aracın işletenin de ölen destek olduğunu, 04/08/2016 günü davalıya başvuruda bulunduklarını ancak yanıt alamadıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 200,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile 163.882,99 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgah adresi olan İstanbul Mahkemeleri olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulüne, 163.882,99 TL’nin 17/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı gereği poliçe vadesi itibariyle yeni genel şartlar kapsamında olup olmadığı nazara alınmadan sürücünün vefat etmesi halinde destekten yoksun kalanların tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunun tespit edildiğini, Yargıtay Hukuk Dairesi tarafından sürücünün (işletenin) vefat etmesi halinde destekten yoksun kalanların 3.kişi konumunda olduğu ve bu nedenle tazminat talep edeceğine ilişkin içtihadından dönüldüğünü, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, dava konusu kazada vefat edenin işleten olduğunu, işletenin sigortalı aracın maliki olduğundan sürücüye ve 3.kişilere karşı sorumlu olduğunu, işletenin 3.kişi olmadığını, sigortalının kendisi olduğunu, bu nedenle işletenin vefatı nedeniyle müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacıların müvekkiline herhangi bir başvuru yapmadan davayı açtıklarını, başvurunun zorunlu hale geldiğini, müvekkilinin sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğunu, ancak bilirkişi raporunda bu husus nazara alınmadan hesaplama yapıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. YHGK’nun 22.02.2012 tarih, 2011/17-787 Esas ve 2012/92 Kararı gereğince “… sürücünün ya da işleten/sürücünün tam kusurlu olarak yapmış olduğu kazalarda sürücünün veya vefat eden işletenin desteğinden yoksun kalanların zararlarının aracı zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına alan sigorta şirketinin sorumlu tutulması gerektiği yönünde hukuki değerlendirme yapmıştır. Bu sonuca ise; “KTK’nın 92. maddesinin “b” bendinde işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararların sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakıldığı, tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğunun benimsendiği, destekten yoksun kalma tazminatına konu zararın, desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan bir zarar olduğu, bu zarardan doğan hakkın desteğe ait olmamasına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olmasının da düşünülemeyeceği, sürücü veya işleten desteğin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zararın gerek Kanun gerek Genel Şartlar kapsamıyla teminat dışı bırakılmadığı, destekten yoksun kalanların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceği ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesinin olanaklı olduğunun” kabulü gerekecektir (Benzer yönde YHGK’nun 16.01.2013 tarih, 2012/17-1491 Esas, 2013/74 Karar; 15.06.2011 tarih, 2011/17-142 Esas, 2011/411 Karar; 27.06.2012 tarih, 2012/17-215 Esas, 2012/413 Karar; 18.11.2015 tarih, 2014/17-1441 Esas, 2015/2629 Karar sayılı kararları). Somut olayda, 27/11/2010 tarihinde gerçekleşen kazada davacının desteği olan işleten olan …’in davalı … şirketine sigortalı olan araçta yolcu olduğu ve sigorta poliçesinin 21/07/2010 tarihinde başladığı dikkate alındığında yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkının bulunduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/3706 Esas ve 2020/6994 Karar sayılı kararı). KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalı zarara sebebiyet veren aracın zmms sigortacısı olduğuna göre kusuru oranında sorumlu olması gerektiği yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. Dava dilekçesi ekinde sunulan davalı sigortaya başvuru yapıldığına ilişkin kargo takip çıktısına göre dava açılmadan evvel KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulunun yerine getirildiği anlaşıldığından bu yöne değinen istinaf itirazı da yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 11.194,85 TL harçtan peşin alınan 2.834,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.360,24 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/02/2021