Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3805 E. 2021/2268 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3805
KARAR NO: 2021/2268
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2018/136 Esas – 2019/933 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 24/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin trafik poliçesi ile … plakalı aracın 26/03/2013-2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sigortalandığını, 07/08/2013 tarihinde …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın seyir halindeyken müvekkilinin sigortalısı araçla çarpışması sonucu ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazası sonucu … plakalı araçta bulunan sürücü … ve …’in vefat ettiğini, kaza sonrası Ceyhan Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan tutanakta davalıların araç sahibi ve sigortacısı olduğu aracın asli kusurlu, müvekkili şirkete sigortalı aracın ise tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, vefat eden … ve …’in mirasçılarının müvekkili şirket aleyhine Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/469 E. sayılı dosyası ile tazminat davası açtıklarını, Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/469 E. ve 2017/106 K. sayılı ilamı doğrultusunda müvekkili şirketin 267.948,23 TL ödeme yaptığını, dava konusu olayda müvekkili şirketin sigortalısı … plakalı aracın %15 oranında davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın %85 oranında kusurunun bulunduğunu, buna göre kusur oranı dikkate alındığında müvekkili şirket tarafından 227.755,99 TL’nin fazladan ödendiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile kusur oranına göre müvekkilinin fazla ödediği 227.755,99 TL’nin ödeme tarihi olan 27/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla söz konusu poliçeye göre müvekkilinin teminatının maddi hasarlarda araç başına azami 22.500-TL sakatlanma ya da ölüm halinde ise şahıs başına azami 225.000-TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin poliçelerden kaynaklanan sorumluluğunun azami teminat limiti dahilinde gerçek zarar ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı sigorta şirketinin tazminat ödemesi yaptığı kişilerden birisinin … plakalı ZMMS trafik poliçesinin sigortalısı ve işleteni olduğunu, Yani …’in işleten ve sigortalı sigorta ettiren olduğunu, dolayısıyla gerek 2918 sayılı KTK’nun 92. maddesi uyarınca işletenin sigortalının taleplerinin teminat dışı olduğunu, sigortacının poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’ya göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin taleplerin kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlü olduğunu, …’in 3. şahıs değil doğrudan ZMM sigortalı ve işleten olduğunu, bu nedenle davacı sigorta şirketinin işleten müvekkili sigortalısına ödediği tazminatın müvekkili sigorta şirketine rücu etme imkanının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirket tarafından rücuen tazminat davası açıldığını, sigortacının rücu hakkının 2918 sayılı KTK 95/2 maddesi uyarınca tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin hallerin 3. Kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirene rücu edebileceğini, sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirenine karşı defi hakkı bulunan sigortacının bu hakka dayanarak kendi sigortalısına dönebileceğini, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat isteminin sigortacının davayı ancak kendisi ile sözleşme yapan akidine karşı açabileceğine, müvekkili ile davacı arasında yapılmış herhangi bir sigorta poliçesi olmadığından davacı tarafından müvekkili aleyhine dava açılamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulü ile 227.755,99 TL’nin 27/07/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın başından itibaren, davacı sigortacının tazminat ödemesi yaptığı kişilerden birisi olan …’in, müvekkili sigorta şirketinin trafik sigortalısı olduğunu ısrarla beyan ettiklerini, davacı sigorta şirketinin, destekten yoksun kalan…’e maddi tazminat ödemesini yaptıktan sonra bu ödenen tutarı, …’in trafik sigortacısı olan müvekkiline rücu etmesinin mümkün olmadığını, ZMM Trafik Sigortacısı, trafik poliçesinde tanımlanan motorlu aracın (Ol YG 073) işletilmesi sırasında, 3. şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlü olduğunu, ZMM Sigortasının kapsamı, 3. şahısların sigortalının KTK çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlı olduğunu, dosyadaki diğer davalı …, müvekkili şirket yönünden 3. şahıs olmadığını, doğrudan müvekkili sigorta şirketinin trafik sigortalısı ve işleten kişisi olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazasında rücuan tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 07/08/2013 tarihinde Adana İli, Ceyhan İlçesi, Otoyol bağlantı yolu kavşağında, sürücü … yönetiminde davacıya sigortalı … plakalı kamyon ile davalı taraf sürücü … yönetimindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu ölümlü/yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, kazada karşı araç sürücüsü … ve yolcu …’in vefat ettiği, mirasçıları olan davalı baba … ile anneleri tarafından davacı sigorta şirketine karşı açılan Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/469 E. ve 2017/106 K. sayılı ilamı doğrultusunda davacı sigorta şirketi tarafından 267.948,23 TL ödeme yapıldığı (icra dosyasına), olayda davacı sigorta şirketinin sigortalısı … plakalı aracın %15 oranında, davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın %85 oranında kusurunun bulunduğu, kusur oranı dikkate alınarak rücuen tahsili talep edildiği anlaşIlmıştır. Davaya dayanak Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/469 Esas ve 2017/106 Karar sayılı ilamının “Gaziantep BAM 17. Hukuk Dairesinin 05/02/2018 tarih ve 2017/2149 Esas ve 2018/100 Karar sayılı ilamı ile Mahkememize “feragat üzerine Mahkememizce ek karar verildiğinden herhangi bir karar verilmeden” iade edilmiş, Karar ilamı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … ve diğerleri vekili Av. …’ya 19/02/2018 tarihinde tebliğ olunmuş, davacı vekiline 20/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve tarafların temyiz etmemesi hükmün, 07/03/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. KTK’nın 88. maddesindeki “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesi ile birden fazla kişinin zararı tazminle yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 61. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51.) maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine göre de, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacı zararın tamamını, isterse sorumluların hepsinden isterse bir kısmından isteyebilir. Davanın dayanağını oluşturan Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/469 Esas ve 2017/106 Karar sayılı ilamınındaki davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, kaza tarihinde yürürlükte Trafik Sigortası Genel Şartları ile Yargıtay içtihatları gereğince salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Sürücü olan desteğin trafik kaza neticesinde vefat ettiği, vefat eden … mirasçılarının, zarar gören 3. kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşıldığından istinaf talebi yerinde değildir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/17669 E. 2017/919 K.sayılı kararı) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları). Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, Mahkemece alınan kusur raporunda kazanın oluşumunda kusur oranlarında değişiklik olmamasına, destekten yoksun kalan hak sahiplerine kendi kusuruna aşacak şekilde tazminatın tamamını ödeyen davacının müteselsil sorumlu olan davalı Sigorta şirketine kusuru oranında rücu edebileceğine göre İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 15.558,01 TL harçtan peşin alınan 3.890,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.668,01 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/12/2021