Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3797 E. 2022/102 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3797
KARAR NO: 2022/102
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2018/965 Esas – 2019/652 Karar
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 24/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in maliki ve işleteni olduğu …7 plakalı aracın müvekkilinin sevk ve idaresindeyken 24/12/2017 tarihinde … plakalı dava dışı …’un işleteni olduğu ve …’ın sevk ve idaresindeki araç ile çarpıştığını, kazanın ardından müvekkilinin aracının pert olduğunu, …ye … nolu genişletilmiş kasko sigorta poliçesi kapsamında aracın uğramış olduğu hasarın karşılanması için ihbarda ve başvuruda bulunulduğu ancak sigorta şirketinin Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar gereği teminat harici olduğu belirtilerek müvekkiline hasar ödemesi yapılmadığını, kazaya karışan diğer aracın ZMMS Poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta A.Ş’ye de sigortasının kusuru oranında müvekkile ait aracın hasarının karşılanması için 28/09/2018 tarihinde yazılı başvuru yapılmış olmasına rağmen olumlu ya da olumsuz herhangi bir dönüş yapılmadığını, müvekkilinin sırf dava konusu kaza meydana geldiği esnada yasal sınır üzerinde alkollü olmasının müvekkile ait aracın hasar bedelinin ödenmeyeceği anlamını taşımadığını, ispat yükünün davalı …’ya ait olduğunu belirterek müvekkilinin aracında meydana gelen hasarın tamamının davalı … şirketlerinden kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili 22/11/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Trafik Sigortası Genel Şartları’nın A.6.B maddesine göre hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminatlarının teminat dışı olduğunu, kaza tutanağına göre sigortalı aracın kusursuz olduğunu, davacının kaza esnasında alkollü olduğunun anlaşıldığını, diğer davalının kasko sigortacısı olduğunun anlaşıldığını, huzurdaki davada müşterek – müteselsil sorumluluk halinin bulunmadığını, zira zarara ortaklaşa sebebiyet verme halinin de olmadığını, kabul manasında olmamak üzere maddi zarar için talep edilen miktarın fahiş olduğunu, davacının gerçek zararının tespiti gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketince 27/08/2017 – 27/08/2018 tarihlerini kapsayan “Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi” bulunduğunu, Kasko Sigorta Genel Şartları A.5.5 maddesine göre “taşıtın, uyuşturucu maddeler veya karayolları trafik kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar”’ın teminat dışı olduğunu, bu nedenle davacı yanın dava öncesi yapmış müvekkili şirkete olduğu başvurunun haklı olarak reddedildiğini, meydana gelen hasar sonrasında müvekkili sigorta şirketinde açılmış bulunan hasar dosyası örneğinde de var olan Kasko Ekspertiz Raporu’na göre sigortalı araç sürücüsünün 1.64 promil alkollü olması nedeni ile başvurusunun reddedilmiş olmasının müvekkili sigorta şirketinin haklılığını ortaya koyduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazada sola dönüş kurallarına riayet etmeyen … plakalı dava dışı …un sebebiyet verdiğini, davalı … Sigorta A.Ş.’nin sigortalısı dava konusu kazanın meydana gelmesinde asli ve % 65 oranında kusurlu iken müvekkilin davalı … Sigorta A.Ş.’den talepte bulunmayacağına ilişkin kararın yanlış olduğunu, 06/08/2019 tarihli bilirkişi raporu ile İstanbul 31.Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/9 Esas sayılı dosyasına sunulan 05/04/2018 tarihli bilimsel kurul mütalaası birbiri ile çeliştiği ve bu yönde itiraz edildiği halde çelişki giderilmeden hüküm oluşturulduğunu, yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan 06/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu kaza esnasında sırf müvekkilin alkollü olduğundan bahisle davalı …Ş.’nin hasarın teminat dışında kaldığı ve ödeme yapmayacağına ilişkin tespiti ve dolayısıyla yerel mahkemenin kararının yerinde olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Uyuşmazlık, trafik kazasının salt alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği, dolayısıyla hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında kalıp kalmadığı, karşı araç sürücüsünün kusuru oranında ZMMS poliçesi teminatı kapsamında kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır. 6847 Sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK.’nun 48/6.maddesinde; ”Yapılan tespit sonucunda 1.00 promil ve üstü alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.” düzenlemesi ve TCK.nın 179/3 maddesinde ise “Alkol veya uyşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki madde hükmüne göre cezalandırılır.” düzenlemesi ve Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5 maddesinde yer alan; Taşıtın uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar” düzenlemesi karşısında %100 kusurlu olup 1.00 promil ve üstü alkollü sürücülerin emniyetli araç sevk ve idare edemeyecek durumda olmaları nedeniyle meydana gelen zarar münhasırlık raporu aranmadan sigorta teminatı kapsamı dışında sayılacaktır. Kasko sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olması ya da tam kusurlu olmaması durumunda, trafik kazasının oluşumuna sadece sürücünün alkollü olması değil başka sebeplerinde etken olması nedeniyle meydana gelen zarar kasko sigortası teminat kapsamı içinde sayılacaktır. O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluşması gerekmektedir. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK.’nun 1281.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerektiği benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları). Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda; dava konusu olayda dava dışı sürücü …’ın %65 oranında asli kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in olayda %35 oranında tali kusurlu olduğu, davacının dava konusu kazaya münhasıran güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş halde olması nedeniyle karıştığı, davacının davalılardan tazminat talep etme hakkının doğmadığı bildirilmiştir. Kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün 1.64 promil alkollü olduğu saptanmış ise de, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, sürücünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Kazanın salt alkolün etkisiyle oluşması ve başka etmenlerin bulunmaması gerekir. Dosya kapsamından ve bilirkişi raporlarından, davacıya ait araç sürücüsünün tek başına kazaya sebebiyet vermediği, dava dışı sürücünün de asli derece (%65) kusurlu davranışı ile olaya katılımının bulunduğu, dolayısıyla kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, rizikonun teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek, değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/4623 E. ve 2018/11940 sayılı kararı, 2013/6326 E. Ve 2013/9416 sayılı kararı , 2015/19164 E. 2018/10798 sayılı kararı ). Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/01/2022