Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3743 E. 2021/2176 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3743
KARAR NO: 2021/2176
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI: 2016/1124 Esas – 2019/873 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 08/07/2016 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın Siverek ilçesinden Adıyaman ili istikametinde seyir halindeyken tek taraflı yaralamalı/ölümlü maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazada yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiğini, olaya sebebiyet veren aracın davalı … tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, müvekkilinin müteveffa ile aynı evde ikamet ettiğini, müteveffanın babasından aldığı maaşı ile müvekkiline destek olduğunu, kaza sonucu müvekkilinin destekten yoksun kaldıklarını, belirterek şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının davadan önce müvekkili sigorta şirketine destekten yoksun kalma tazminatı sebebiyle başvuruda bulunduğunu, … numaralı hasar dosyası oluşturulduğunu, yapılan incelemeler neticesinde davacının müteveffanın kardeşi olması ve mevzuat gereği kardeşlerin destekten yoksun kalma tazminatı talebi için başvuru konusu olayda özel durumların oluşmadığı için başvurunun reddedildiği, müvekkilinin sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacının kusuru ve zararı ispat etmesi gerektiğini, müteveffanın sigortalı araçta yolcu olarak bulunması nedeniyle hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından verilen kararda müvekkilin kardeşi vefat eden …’in vefatından dolayı destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanmayacağına hükmedildiğini, tanık ifadeleri ve yerleşim kayıtları incelendiğinde vefat edenin uzun süredir müvekkilin evinde yaşadığı ve artık kardeşlik ilişkisinden ziyade kanunun aradığı destek şartları taşıdığı gözlendiğini, destek hesabının yapılması amacıyla dosyanın aktüel bilirkişiye sevki yerine davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 08/07/2016 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki davalı … Şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın Siverek ilçesinden Adıyaman ili istikametine seyri esnasında meydana gelen tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiği, eldeki dava ile müteveffanın kız kardeşi olan davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı, ölen kardeşinin desteği olduğunu belirterek destekten yoksun kalma tazminatı talep etmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53/3. (818 sayılı BK madde 45/II) maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. TBK’nın 53. (818 sayılı BK 45) maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı). TBK’nın 53/3. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K. sayılı ilamı). Somut uyuşmazlıkta kazada sonra Siverek Cumhuriye Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma sırasında ifadesi alınan araç sürücüsü … müteveffanın baldızı olduğunu, yalnız yaşadığını, ona kendisinin baktığını beyan etmiştir. Mali sosyal durum araştırması için yazılan müzekkere verilen yanıtta müteveffa …’in 600,00 TL Bağ-Kur emekli maaşı ve 300,00 TL kira geliri olmak üzere aylık 900,00 TL geliri bulunduğu, kardeşi … ile birlikte yaşadığı, kardeşinin eşinin emekli olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. Yine dinlenen davacı tanıkları, müteveffanın davacının desteği olup olmadığını bilmediklerini beyan etmiştir. Bu durumda dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, tanık beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre davacının evli olduğu, eşinin emekli maaşı bulunduğu, fiziksel bir engelin bulunmadığı ve bu nedenle devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunduğundan bahsedilemeyeceği gibi aksine vefat eden …’nin kardeşi olan davacının ve eşinin yanına gelerek yerleştiği ve onlarla birlikte yaşadığı gözetildiğinde müteveffa ile davacı arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı da ispat edilemediğinden İlk Derece Mahkemesince “… müteveffanın davacı ile birlikte yaşadığı, yasal olarak kardeşlerin birbirine destek olmaları refah içinde bulunmalarına bağlı olduğu, müteveffanın kaza tarihindeki ekonomik durumu dikkate alındığında refah içinde olduğu kabul edilemeyeceği …” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/12/2021