Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3741 E. 2022/46 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3741
KARAR NO: 2022/46
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/09/2019
NUMARASI: 2018/342 Esas – 2019/821 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili sigorta şirketine ait … plakalı aracın 10/03/2017 tarihinde İstanbul … Mahallesinde park halindeyken sürücü …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın manevra yaparken çarpması sonucunda hasara uğradığını, sürücü …’in dava konusu olayın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından hasar ihbarı sonucunda … numaralı hasar dosyasında görevlendirilen ekspertiz raporunda hasar miktarının KDV dahil 7.625,92 TL olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin olay nedeniyle sigortasına 30/03/2017 tarihinde 6.871,05 TL sigorta tazminatı ödediğini, … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle … numaralı Z MMS poliçesi ile davalı … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı olduğunu, sigorta poliçe limitleri içerisinde kalan hasardan dolayı davalı … ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, zarar sorumluları olan dava dışı … ve diğer davalılar için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, yapılan icra takibine davalıların itirazı üzerine … Sigorta ve … yönünden takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ve takibin devamına,%20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafından davaya konu kaza nedeniyle kusuru bulunmadığının ispatlamasının gerektiğini, kazanın hangi sebeple meydana geldiğinin araştırılması gerektiğini, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davanın hak düşürücü süresi içerisinde açılmadığını ve zaman aşımına uğradığını, davanın müvekkili şirketin yargı çerçevesi içerisinde bulunduğu Anadolu Adliyesi’nde açılması gerektiğini, söz konusu kazadan müvekkilinin haberinin olmadığını,belirterek davanın reddini ve %20’den az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulü ile takibin 7.212,44 TL üzerinden devamına, asıl alacak 6.871,05 TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, %20 icra inkar tazminatı olan 1.442,48 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece %100 kusur üzerinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, işverene, bu sıfatı nedeniyle verilen %50 kusur oranına denk gelen tazminat tutarının ZMMS poliçesi kapsamında olmadığını, müvekkil şirket düzenlendiği zorunlu trafik sigorta poliçesi ile işletenin sorumluluğunu poliçe limitleri dahilinde güvence altına aldığını, kararda %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kazanın meydana geldiği yer şantiye alanı olup karayolu olmadığından müvekkil şirketin poliçe gereği sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Zamanaşımı ve hak düşürücü süre ve yetki konusunda isabetli kararlar verilmediğini, dosyada pasif husumet yokluğu bulunmasına karşılık bu husus mahkemece değerlendirilmediğini, kusur bilirkişi raporunda tespit edilen kusur oranının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı-alacaklıya hiçbir borcu bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigortalıya ödenen tazminat bedeli için rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 10/03/2017 tarihinde, davacı … Sigorta A.Ş.’ye kasko sigortalı … plakalı araca park halindeyken sürücü …’in sevk ve idaresinde bulunan davalı … Sigorta A.Ş.’ye zmms poliçesi ile sigortalı, diğer davalının işleteni olduğu … plakalı aracın manevra yaparken çarpması sonucunda hasara uğradığı, davacının bu trafik kazası nedeniyle sigortalısına, 30.03.2017 tarihinde 6.871,05 TL ödeme yaptığı, yapılan ödemenin kusuru oranında davalılardan tahsili için icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine de eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince alınan 07.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda; … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’in %50 oranında kusurlu olduğu, kazanın meydana geldiği işyeri sahibi, … plakalı aracın işleteni ve sürücü …’in istihdam edeni olan davalı … A.Ş.’nin %50 oranında kusurlu olduğu, davalıların müştereken ve müteselsilen %100 kusur oranında sorumluluk durumuna göre davacı tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle toplam 7.212,44 TL’den sorumlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler ve gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda 61 vd. ve 162. maddelerindeki düzenlemeler gereğince davalılar trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan, zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabileceğinde davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin işverene verilen kusurdan sorumlu olmadığına; Mahkemece alınan kusur raporunun olay yeri tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü, gerekçeli ve yeterli olduğu nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuştur. HMK’nın 319.maddesine göre savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda HMK’nın 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. Eldeki davada dava dilekçesi davalıya 02/05/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili ise 08/08/2018 tarihinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürmüştür. Bu durumda zamanaşımı defi süresinde ileri sürülmediğinden istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Rücu davalarında 2918 sayılı KTK’nın 109.maddesi gereğince zamanaşımı uygulanacağından başka bir ifadeyle rücu davaları hak düşürücü süreye tabii olmadığından hak düşürücü sürenin geçtiğine; davalı … A.Ş. kazaya karışan … plakalı aracın işleteni ve aynı zamanda işyeri sahibi olduğundan pasif husumete; … Sigorta A.Ş.’nin adresinin İlk Derece Mahkemesi yetki sınırları içerisinde Maslak İstanbul olmasına göre mahkemenin yetkisine değinen istinaf talepleri de yerinde değildir. Davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı likit (muayyen, belirli) olmayıp, gerçek zarar miktarının tespiti ile davacının davalı tarafa rücusu için gerekli şartların oluşup oluşmadığının saptanması, yargılama ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/12/2015 tarih, 2014/ 5898 E. ve 2015/ 14368 K. sayılı kararı). Somut olayda kaza şantiye sahası içeresinde meydana gelmiştir. Somut uyuşmazlıkta, meydana gelen kaza nedeniyle, kaza tespit tutanağı düzenlenmemiş, Jandarma tarafından “Olay Tespit Tutanağı” düzenlenmiştir. Mahkemece alınan kusur raporunda kazaya karışan … plaka sayılı araç sürücüsü ile işvereni olan … A.Ş.’ye %50-%50 oranında kusur verilmiş, olay yerinin karayolu ile bağlantısı tartışılmamıştır. İlk Derece Mahkemesince dava konusu kazanın meydana geldiği yer olan maden döküm sahasının ana yola bağlantısı olup olmadığı ve bu nedenle karayolu olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda kaza yerinde bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak bu hususun netleştirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun belirtilen yönlerden kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harçlarının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/01/2022