Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3729 E. 2021/2172 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3729
KARAR NO: 2021/2172
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI: 2014/1442 Esas – 2018/281 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 18/05/2014 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS poliçe ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusuru ile sebebiyet verdiği trafik kazasında diğer araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’in basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin kaza sonraki Yalova Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, müvekkilinin dava konusu trafik kazası sebebiyle daimi sakat kaldığını bakiye ömrü boyunca artık eskisi gibi ihtiyaçlarını karşılamayacağından fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğu, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan azami poliçe teminatı limitleri ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı, ıslah dilekçesi ile talebini 5.273,63 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Söz konusu poliçeden doğan sorumluluklarının sigortalının kusur oranında olmak üzere bedeni zararlarda azami 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu ifade eden bir ibarenin yer almadığını, davacının faiz türüne ilişkin taleplerinin kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, davacı … yararına 5.273,62-TL geçici iş görememezlik tazminatının dava tarihi olan 14/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri dahilinde davalıdan tahsiline,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı, kaza tarihinde 18 yaşından küçük ve bir işte çalışmadığından geçici iş görmezlik tazminatı hesaplaması yapılamayacağını, dava konusu kazanın meydana geldiği tarihte henüz gelir elde edecek yaşta olmadığını, 18 yaşından itibaren kazanç elde etmeye başlayacağını, dolayısıyla davacının gelir kaybı veya geçici olarak işe gidememe gibi bir nedenden dolayı zarara uğramasının mümkün olmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamını içermemek kaydıyla, kusur raporu alınmaksızın eksik inceleme neticesinde kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 18/05/2014 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS poliçe ile dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin tek taraflı olarak yapmış olduğu trafik kazasında motosiklette yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin olayda kusur incelemesi yaptırılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde davacının tek taraflı kaza yapan sigortalı araçta yolcu konumunda bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmakla kusurun tespiti yolcu olan davacı için sonuca etkili olmadığından istinaf talebi yerinde değildir. HMK’nın 176.maddesinde düzenlenen ıslah mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Mevcut istem korunarak dava konusu ile ilgisi olmayan başka bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Somut olayda davacı …’in kaza tarihinde 19 yaşında olup hükme esas alınan maluliyet raporuna göre davacı küçüğün sürekli maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir. Hesap bilirkişisi tarafından davacı için kaza tarihinden itibaren 6 ay için geçici işgöremezlik tazminatı hesabı yapılmış ve mahkemece bu tazminat hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamına gelen belgelerden davacının kaza tarihinden önce Armutlu Meslek Yüksek Okulunda öğrenci olduğu, boş zamanlarında babasına kahvehanede yardımcı olduğu bildirilmiştir. Dava dilekçesinde davacının daimi sakatlığı nedeniyle oluşan efor kaybı nedeniyle iş göremezlik tazminatı talep edildiği açıklanmış olup açıkça tedavi süresince mahrum kaldığı kazanç kaybı (geçici iş göremezlik) talep etmemiştir. Aktüer bilirkişi raporunda sürekli iş göremezlik oluşmadığından geçici göremezlik tazminatı hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Mahkemece de geçici maluliyete göre yapılan aktüer raporu esas alınarak ıslah edilen tutar üzerinden tazminata hükmedilmiştir. Oysa davacı, sadece sürekli iş göremezlik tazminat talebinde bulunduğuna göre dava dilekçesindeki talebi ile bağlıdır ve dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, geçici iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığı gözden kaçırılarak geçici iş göremezlik tazminatı hakkında da hüküm kurulması doğru olmamıştır (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/5629 Esas ve 2015/13201 Karar sayılı ilamı). Kadı ki dosya kapsamından davacının kaza tarihinden önce gelir getiren bir işte çalıştığının iddia ve ispat edilemediği, gelen belgelerden kaza tarihinden önce öğrenci olduğu anlaşıldığından geçici iş göremezlik talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/1825 E. ve 2019/7657 K., 2016/12688 E. ve 2019/6378 K., 2016/2455 E. ve 2019/1005 K. sayılı kararları). Açıklanan nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek davacının sürekli iş göremezliği oluşmadığından sürekli maluliyet tazminat talebinin reddine, geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, geçici iş göremezlik tazminatı talebi ile ilgili usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından davalı yararına ıslah edilen kısım üzerinden yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1- Sübut bulmayan sürekli iş göremezlik tazminat davasının REDDİNE, 2- Geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, 3- Alınması gereken 59,30 TL ilam harcının peşin yatırılan 88,00 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 28,70 TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip talebi halinde davacıya iadesine, 4- Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-Tarafların yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/12/2021