Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3680 E. 2021/2169 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3680
KARAR NO: 2021/2169
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2017/1001 Esas – 2018/1317 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19.07.2016 tarihinde davalının sigortalısı dava dışı … A.Ş.’e ait … plakalı araç ile dava dışı …’a ait … plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, mevcut kaza sonucu … plakalı araçta meydana gelen değer kaybı alacağının araç sahibi … tarafından müvekkiline temlik edildiğini, bu kaza sonucu müvekkiline temlik edenin aracında değer kaybı meydana geldiğini, davalının ZMMS poliçesi kapsamında meydana gelen değer kaybı ile ekspertiz incelemesi için ödenen ücretten sorumlu olduğunu beyanla kaza sebebiyle oluşan 13.800,00 TL ile 16.560,00 TL aralığında tutması muhtemel değer kaybı alacağından şimdilik 300,000 TL’sinin kaza tarihinden, kabul görülmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazminine, dava konusu değer kaybının tespiti için yapılan ekspertiz ücreti masrafı olarak 354,00 TL’nin yargılama gideri olarak davalı tarafından müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile talebini 7.762,50 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı aracın 21.11.2015 / 2016 tarihleri arasında geçerli ZMMS poliçesi ile müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili tarafından yapılan başvuru üzerine 8.823,00 TL ödeme yapıldığını, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini, aksi halde tarafların kazadaki kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının aracın daha önce kazasının olup olmadığının araştırılması gerektiğini, bu durumda değer kaybının söz konusu olmayacağını, değer kaybının ZMMS Genel Şartları uyarınca belirlenmesi gerektiğini, davacının ticari faiz talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde müvekkiline husumet yöneltilmediğini, müvekkili şirketin kazada herhangi bir kusurunun olmadığını, davacıya temlik edenin aracında değer kaybı söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 7.762,50 TL değer kaybı tazminatının 16/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava zamanaşımı süresi içerisinde ikame edilmediğinden öncelikle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu talebin açıkça sigorta şirketinden istenildiğini, müvekkili şirket açısından ise herhangi bir talepte bulunulmadığını, dava dilekçesinin sonuç kısmında da davalı olarak yalnız başına sigorta şirketinden bahsedildiğini, bu nedenle husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin somut olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, TBK’nın 66/2.maddesi gereğince müvekkilinin sorumlu olmadığını, araçta değer kaybı meydana getirecek bir tamirat ya da hasarın söz konusu olmadığını, davacı taraf ödemiş olduğu ekspertiz ücretinin, HMK’nın 323/f hükmü gereği yargılama gideri olarak davalıdan tahsilini talep ettiğini ancak herhangi bir hukuki dayanağı bulunmayan bu talebin reddi gerektiğini, hem faiz oranı (ticari iş olmadığından) hem de kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinin hukuka aykırı olması nedeniyle yerel mahkeme hükmünün kabul edilemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle değer kaybı tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 6100 sayılı HMK`nun 194/1. maddesinde; “…taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar…” hükmüne; 31. maddesinde ise “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açısından belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Davanın doğru biçimde sonuçlandırılması için davanın ne olduğunun anlaşılması gerekir. Mahkemece, dilekçenin içeriğine göre davacının isteği belirlenip uyuşmazlık buna göre çözüme kavuşturulmalıdır. HMK’nın 31. Maddesindeki bu düzenlemeyi sadece hakime tanınan bir yetki şeklinde değil, aynı zamanda hakime verilen bir ödev olarak anlamak gerekir. Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinin başlık kısmında … A.Ş.’de davalı olarak gösterilmiş ancak açıklamalar kısmında “Dava dışı 3. kişi (davalının sigortalısı) … A.Ş.’e ait …” ibaresi, değerlendirmeler kısmında “1- Davalının sigortalısı olan … A.Ş.’ye ait …” ibaresi yazılmış ve sonuç kısmında da hangi davalı olduğu açıklanmaksızın tazminatın “davalıdan” tahsili talep edildiği yazılarak dava dilekçesinin başlık kısmı ile içeriği ve sonuç kısmı arasında çelişki oluşturulmuştur. Bu doğrultuda İlk Derece Mahkemesince; davacı vekiline HMK 31 ve 194. maddeleri gereğince çelişkiyi gidermek, tazminat talebini kime yönelttiğini açıklanmak ve gerektiğinde dava dilekçesini düzeltmek konusunda süre verilmesi ve beyan sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Davaya konu trafik kazası 19.07.2016 tarihinde meydana gelmiş, olayın, maddi hasarlı trafik kazası olması nedeniyle, uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla, davaya konu talep yönünden 2 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olup, dava da 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 20.11.2017 tarihinde açıldığına göre zamanaşımı geçmemiştir. Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalı … A.Ş. zarara sebebiyet veren aracın işleteni olduğuna göre kaza anında sürücü olan dava dışı …’ın kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağından aleyhine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle kaza anında davalının araç sürücü olmadığı nedeni ile kusura ilişkin istinaf talebi yerinde değilidir. Dava dilekçesinde kaza tarihinden itibaren avans faizi talep edilmiştir. İstinaf talep eden davalının işleteni olduğu … plakalı kamyonun kullanım şeklinin tanker (su taşıma) olduğu görülmektedir. Bu durumda davalı tacir ve kazaya sebebiyet veren aracın ticari nitelikte kamyon olmasına ve dava dilekçesinde avans faizi talep edilmesine göre faizin türüne; Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek bulunmadığından davalı işleten bakımından talebe uygun olarak kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından faiz başlangıç tarihine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. 6100 sayılı HMK 323. madde gereğince geçici koruma tedbirlerinden olan delil tespiti için yapılan giderler yargılama giderlerinden olup HMK 332. madde gereğince mahkemece resen hükmedilmesi gerektiğinden davacı tarafından sunulan fatura içeriğine göre yapılan ekspertiz giderinin yargılama giderleri içerisinde davalı tarafa yükletilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur (Benzer Yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07.03.2016 tarih, 2015/14634 Esas ve 2016/2848 Karar sayılı kararı). İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, aracın değer kaybının hasar gören parçaları ve ekspertiz rapor içeriği nazara alınarak fark yöntemi ve zmms genel şartlarında belirlenen yönteme gören alternatifli olarak yapıldığı, mahkemece genel şartlara göre belirlenen daha düşük olan değer kaybına hükmedildiği, davacı yanın istinaf talebi bulunmadığından davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak da oluştuğu, aracın davalının işleteni … plakalı aracın %100 kusuru ile hasar görmüş olmasına İlk Derece Mahkemesince ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazları yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/12/2021