Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3652 E. 2021/2243 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/3652
KARAR NO: 2021/2243
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2018/1073 Esas – 2019/879 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİH: 23/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından sigorta edilmiş bulunan … plakalı aracın 24/06/2018 tarihinde davacıların oğlu olan …’a çarparak vefatına yol açtığını, müteveffanın 06/11/2003 doğumlu olmasına karşın babasının işlettiği elektrik malzemeleri satış dükkanında babasına yardım ettiğini, ilerde aynı mesleği yapmak istediğini, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, davalı şirketin 33.581,42 TL ödeme yapmasına karşın destekten yoksun kalınan tazminatın daha fazla olduğunu iddia ederek fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla; … için 500,00 TL … için 500,00 TLdestekten yoksul kalma tazminatının temerrüt tarihinden işletilecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini … yönünden 19.095,10 TL’ye, … yönünden 24.031,53TL’ye olmak üzere 43.126,63 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkili şirkete başvurusu üzerine müvekkili tarafından uzman aktüerlerden yaşam tablosuna göre alınan rapor sonucunda, 28/08/2018 tarihinde davacı anne için 17.614,75 TL, davacı baba için ise 15.966,67 TL tutarında olmak üzere toplam 33.581,42 TL tazminat ödemesi yapıldığını, davacının kaza tarihinden itibaren faiz isteminin haksız olduğunu, zira müvekkiline yapılan başvuru neticesinde davacıların talepleri karşılandığından müvekkili şirketin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; davacı … için 18.037,31 TL, davacı … için 22.864,55 TL olmak üzere toplam 40.901,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan temerrüt tarihi olan 14/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının kendisine yaptıkları müracaat ile dava öncesinde banka hesabına ödediği kısım için bilirkişinin hesaplama yaptığı döneme kadar faiz işleterek toplam tazminat tutarından mahsup yapmasının hukuka uygun olmadığını, müvekkilin davalı …’ne tazminat için başvuru yaptığı tarihten (14.08.2018’den) itibaren tüm tazminat alacağına faiz işletilmesi suretiyle mahsup yapılması gerektiğini, ayrıca bu sebeple redde göre davalı lehine tayin olunan vekalet ücreti kararının ve davalı lehine harç ve yargılama gideri yönünden verilen kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan 20.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda müvekkil şirket tarafından yapılan 28.08.2018 ödeme tarihine göre hesap yapılması gerektiğini, yapılan bu ödemeler ile davalının üzerine düşen tüm hukuki sorumluluğu yerine getirmiş olup, müvekkil şirketin davacılara karşı başkaca bir sorumluluğu bulunmadığını, bilirkişi raporunda 1,8 teknik faiz uygulanmamış olduğunu, sigortalıya verilen kusuru kabul etmediklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 24.06.2018 tarihinde, davalı … Sigorta A.Ş. sigortalısı dava dışı … adına kayıtlı, dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, karşıdan karşıya geçmek isteyen müteveffa yaya …’a çarpması sonucu meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; kaza tespit tutanağında, kazanın oluşumunda yaya …’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 68/1-A-2 kuralını ihlal cderek asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’in de aynı kanunun 52/1-B kuralını ihlal ederek tali kusurlu olduğu açıklanmış, Mahkemece alınan kusur raporunda bilirkişi müteveffa yaya …’ın, söz konusu kazanın oluşumunda % 70 oranında asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’in, % 30 tali kusurlu olduğu belirlemiştir. Bu durumda kaza tespit tutanağı ile Mahkemece alınan kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir. Tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı gereğince TRH 2010 tablosu uygulanacaktır. Ancak progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 02/03/2020 tarih, 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta, ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi 12/07/2017, kaza tarihi ise 24.06.2018 tarihidir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak tazminat belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması olanaklı olmadığından, bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacının sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi gerekir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23.10.2017 tarih, 2016/ 9924 E. ve 2017/9413 K. sayılı kararı) Davalı … Şirketinin yaptığı ödeme üzerine taraflar arasında ibraname düzenlenmediğinden KTK’nın 111. maddesi uygulamayacağından ödeme tarihi itibariyle ödemenin yeterli olup olmadığı konusunda rapor alınmasına gerek bulunmadığı ancak dava tarihinden önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi gerektiğinden hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davalı şirket tarafından yapılan ödemenin, ödeme tarihindeki verilere yetersiz olup olmadığının değerlendirilmemiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. İlk Derece Mahkemesince davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacının sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi gerektiğinden hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davadan önce yapılan ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizi hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23.10.2017 tarih, 2016/ 9924 E. ve 2017/9413 K. sayılı kararı). Kabule göre de davanın kısmen kabulü karar verildiğinden reddedilen kısım için davalı lehine vekalet ücreti, harç ve yargılama giderine hükmedilmesinde AAÜT ile usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Bu nedenlerle; davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili ile davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Davacılar yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b- Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.794,00 TL harçtan peşin alınan 699,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.095,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/12/2021