Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3612 E. 2019/4151 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/3612
KARAR NO : 2019/4151
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
NUMARASI : 2019/7230 Hakem Kar. Saklama – 2019/229 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda, 08.09.2018 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kusuru neticesinde meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını, kaza tespit tutanağının gerçeği yansıtmadığını, tedavi süreci döneminde müvekkilinin birçok masraf yapıldığını, davacının gelir durumuna ilişkin maaş bordrosunun çalıştığı şirketten alınarak dosyaya sunulduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL sürekli maluliyet tazminatı, 1.000,00 TL geçici iş göremezlik ve 1.000,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplamda 102.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkiline sigortalı olduğunu, davacının başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını, sunulan sağlık kurulu raporunun bir yıl süreli olarak düzenlendiğinden kalıcı bir maluliyetten söz edilmesinin mümkün olmadığını, yönetmelik hükümlerine göre maluliyet oranının tespiti gerektiğini, hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faize göre yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderine ilişkin tazminat talebinin teminat kapsamı dışında olduğunu belirterek talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, “Davacının talebinin kabulü ile 155.914,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 5.783,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 922,00 TL rapor ücreti olmak üzere toplam 162.619,00 TL’lik tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağa 11.12.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine” karar verilmiş, karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiş, İtiraz Hakem Heyeti “Davalı vekilinin itirazlarının kabulüne, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, başvuru sahibinin talebinin usulden reddine” karar vermiştir.Bu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle, dava öncesinde davalıya başvuru yapıldığını, müvekkilinin maluliyet durumu ile tazminat hesaplamasının şirketlerince yapılabileceğinin kabul edildiğini, davalı şirketçe talep edilen belgelerin davalıya gönderildiğini, 15 gün geçmesine rağmen yanıt verilmediğinden sigorta tahkim komisyonuna başvuru yapıldığını, davalının davacıya ait maluliyet raporunu talep ettiğini, davacının maluliyetinin davalı şirketçe yapılmasını ve çıkacak maluliyet oranı ve tazminat miktarını kabul edeceklerini bildirmiş olmalarına rağmen bu taleplerinin kabul görmediğini, davacının heyet raporunu kısa sürede almasının mümkün olmadığını, davalının bu isteminin davacının haklarının sürüncemede kalmasına yol açtığını belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İHH tarafından verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/13.maddesinin “Komisyona gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren onbeş iş günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir.” hükmü ile Sigorta Tahkime başvuru için Sigorta şirketine başvurulması zorunlu hale getirilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Sigorta kuruluşuna yazılı başvuru halinde eklenmesi gereken belgelere madde metninde açıkça yer verilmemiş; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.2.1 maddesinde ise kaza veya zararın tespit edilebilmesi için gerekli tüm belgeler ifadesi kullanılarak tek tek belgelerin sayılması yoluna gidilmemiştir. Ayrıca sigortacının hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebileceği düzenlenmiştir. Bu düenleme sigorta şirketi için belirlenen sekiz günlük ödeme süresinin başlangıcı için önem taşıyacaktır. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye/tahkime dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen Sigorta şirketine başvuru koşulu da mahiyeti itibariyle eksik evrakların tamamlanması ya da dava tarihinden sonra başvuru yapılması suretiyle her zaman giderilmesi mümkün olduğundan usul ekonomisi ilkesi gereğince tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/12/2018 tarih, 2018/4932 Esas ve 2018/12056 Karar sayılı kararında “Dairemiz uygulamalarında sigorta davalarında örneğin dain-mürtehinden muvafakat alınması, İİK’nin 277. maddesinden kaynaklanan davada “aciz belgesi” gibi dava şartı ibrazı olarak kabul edilen hususlar bu eksiklik varsa dava usulden red edilmemekte bu eksiklik tamamlatılmaktadır. Somut olayda davacılar destek zararının tazmini için Güvence Hesabı’na yazılı olarak başvurmadan doğrudan doğruya dava açmış iseler de, salt yazılı başvuru hususu belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, mahkemece davacılara davalı …ya yazılı müracaat etmeleri için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği ” yönünde karar verilerek KTK’nın 97. maddesinde getirilen başvuru koşulunun tamamlanabilir dava şartı olduğu kabul edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, başvuru tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup başvuru tarihinden önce davalı … Şirketine başvuru yapıldığı halde sigorta şirketi tarafından eksik evrak bulunduğu bildirilerek başvuru karşılanmamıştır.İHH tarafından “sigorta şirketine ZMSS Genel Şartlarında belirlenen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre alınmış sağlık raporu ile başvuru yapılmadığı ve bu nedenle başvurunun gerekli belgelerle yapılan geçerli bir başvuru olmadığı” gerekçesi ile başvurunun usulden reddine karar verilmiştir. Ancak Sigorta Şirketine yapılan başvuru evraklarına engelli sağlık kurulu raporu eklenmiştir. Başvuran tarafından alınan sağlık raporunun olay tarihinde yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmemiş olmasının KTK’nın 97.maddesinde düzenlenen başvuru koşulunun yerine getirilmediği şeklinde yapılacak geniş bir yorum gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde teminat altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali sonucunu doğurur. Hak arama özgürlüğü, yargıya ulaşılabilirlik ve haklarını mahkeme/tahkim önünde ileri sürmek isteyen herkese aşılması güç bir engelle karşılaşmaksızın, bu yola başvurma imkanının sağlanması anlamına gelir. Tamamlanabilir dava şartı niteliğinde ki bir hususun eksik/ hatalı yerine getirilmiş olması halinde eksiliği gidermek üzere kesin mehil verilmeksizin başvuru koşulunun yerine getirilmediği kabul edilerek usulden red kararı verilmesi yargıya ulaşılabilirliğe engel mahiyette olacaktır. Kaldı ki hakem heyeti önüne gelen bir uyuşmazlıkta HMK’nın 281/2-3.maddesi gereğince denetim yaparak resen maluliyet raporunda ki eksiklik veya belirsizliğin tamamlanması için ara karar kurularak başvuran vekiline mehil verilebilir. Bu durumda İHH tarafından, davacı tarafından, davalı … Şirketine KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulunun yerine getirildiği ve olumsuz sonuçlandığı ve buna bağlı olarak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/13.maddesinde ki başvuru koşulunun da yerine getirildiği kabul edilerek, dosyaya sunulan maluliyet raporu eksik ya da hatalı ise bu eksikliği gidermek üzere davacı/başvuran vekiline kesin mehil verilmesi ve davalı vekilinin UHH kararına karşı diğer itirazları da incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde usulden red kararı verilmiş olması doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılarak dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna iadesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,5-İstinaf başvurusu için davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,7- İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2019