Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3606 E. 2022/34 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3606
KARAR NO: 2022/34
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2018/162 Esas – 2019/580 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 31/03/2015 tarihinde davalı şirket nezdinde sigortalı bulunan … plaka nolu aracın müvekkili …’ın sürücüsü olduğu … plaka nolu motorsiklete çarptığını, kazada müvekkilinin yaralandığını, 1 hafta boyunca yoğun bakımda kaldığını ve 1.5 ay boyunca iş göremezlik raporu aldığını, müvekkilinin tam zamanlı işe gidemediğinden dolayı maddi kayıplarının olduğunu, 10 aya yakın bir süre evde istirahat etmek zorunda kaldığını, aylık maaşının aldığı primlerle birlikte 2.500 TL olduğunu, polis tarafından tutulan trafik kaza tespit tutanağında davalı şirkete sigortalı bulunan araç sürücüsünün %100 kusurlu bulunduğunun tespit edildiğini, İstanbul Anadolu 56.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/59 esas sayılı dosyası ile kovuşturmaya başlandığını, kusurlu sürücü … hakkında maddi ve manevi tazminat istemli olarak İstanbul Anadolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/154 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, dosyada alınan raporda davacının %9,1 meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve 9 aya kadar iş göremezlik süresinin uzayacağının bildirildiğini belirterek İstanbul Anadolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/154 esas sayılı dosyası ile mahkemenin dosyasının birleştirilmesine, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 30.000 TL maddi tazminatın davalı tarafından başvuru tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacıya 72.626,64 TL tazminatı ödediğini, davacının bakiye zararının söz konusu olmadığını, davacının iddia ettiği zararları ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleri dahilinde sigortalının kusuru oranında olduğunu, kusur durumunun Adli Tıp tarafından tespit edilmesi gerektiğini, kazada zararın oluşmasında davacının kask ve kolluk takmayarak ağır kusurunun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, bakiye iş göremezlik zararı olan 21.665,75-TL’nin temerrüt tarihi olan 24/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin Reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin kararının usul ve esas olarak hatalı olduğunu, karar duruşması olan 23/05/2019 tarihli duruşma da bilirkişi raporundaki birinci seçenek üzerinden karar verilmesini talep ettikleri gibi bir durum ortaya çıktığını, bir önceki duruşmada ki talepleri incelendiğinde asıl taleplerinin dava dilekçesinde ki talepleri üzerinden karar verilmesi olduğunu, bu yönüyle söz konusu kısmen kabul kararının hatalı olduğunu, dava açıldıktan sonra ödeme yapılmış olması davalı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından davacı yana 72.626,64 TL ödeme yapıldığını, bilirkişi tarafından, yapılan bu ödeme çıplak olarak mahsup edildiğini, faizi hesaplanmadığını, yapılan ödemenin faiziyle mahsup edilmesi gerektiğini, davacının SGK kaydı olduğunu, bu halde davacının geçici iş göremezlik zararı SGK tarafından karşılandığını, bilirkişi tarafından 8.850,45 TL geçici iş göremezlik zararı hesaplandığını, SGK kayıtlarında davacının ne zaman iş başı yaptığı da net olarak belirli olduğunu, bu hal karşısında maluliyet raporunda varsayım ile tespit edilen 9 aylık iş göremezlik süresinin esas alınmasının hatalı olduğunu, dava dilekçesinde de davacı yanın açıkça 1,5 ay boyunca iş göremezlik raporu aldığı açıkça belirtildiğini, geçici iş göremezlik zararı çıkartıldığında müvekkil şirket tarafından yapılan 72.626,64 TL’lik ödemenin yerinde ve yeterli olduğunu, ödeme tarihi itibariyle açık şekilde eksik ödeme söz konusu olduğunu ancak güncel asgari ücrete göre hesaplama yapılması nedeniyle 21.665,75 TL fazladan tazminat hesaplandığını, davacının motosiklet sevk ve idare ederken kaza meydana geldiğini, davacının kafatasında hasar meydana geldiği belirtildiğini, davacının kask takmaması nedeniyle müterafik kusurunun kabul edilmesi gerekirken tam kusur üzerinden hesaplama yapıldığını, hakkaniyete uygun bir indirim yapılması taleplerinin mevcut olduğunu, gelecekteki zarar için bugünden faize hükmedilmesi faizin ruhuna aykırı olduğunu yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 31.03.2015 tarihinde saat 01:45 sıralarında dava dışı sürücü … yönetimindeki davalıya zorunlu mali trafik sigortalı … plaka sayılı araç Kartal E-5 karayolu takiben Maltepe yönünde hareket halindeyken olay yeri 70 Evler köprüsünü 500 metre kadar geçtiği sırada sağ şeritte aynı yönde hareket halinde olan davacı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı motosikletin arkasından çarpmasıyla yaralanmalı ve maddi hasarlı dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir. Dava dilekçesinde, kaza neticesinde müvekkilinin 10 aya yakın bir süre evde istirahat etmek zorunda kaldığını da ileri sürdüğü nedeniyle davalı tarafın, davacı talebinin 1,5 ay geçici işgöremezlik olduğu, Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi’nin 15/03/2017 tarihli maluliyet raporuna göre; davacının %9,1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin 9 aya kadar uzayabileceği tespit edildiğinden, maluliyet raporunda varsayım ile tespit edilen 9 aylık iş göremezlik süresinin esas alınmasının hatalı olduğuna ve 13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasanın Geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir. Bu itibarla iş göremezlik tutarının 6111 sayılı yasa ile yapılan değişiklik nedeni ile SGK tarafından karşılanacağına yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Davalı tarafından zararın kısmen karşılanması halinde, yapılan ödemelerin tazminat hesabı sırasında mahsup edilmesi gerekliliği açık olmakla birlikte, ödemenin dava sırasında olması halinde, bulunan tazminat miktarından dava tarihinden sonra yapılan ödeme güncelleştirilmeksizin tenzil edilmelidir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/03/2019 tarih, 2016/9182 Esas ve 2019/3567 Karar sayılı kararı). Somut olayda, davalı sigorta şirketi tarafından dava açıldıktan sonra 09.02.2018 tarihinde ödeme yapıldığı anlaşılmakla hesaplanan tazminattan güncelleme yapılmadan indirim yapılmış olmasında, kaza tespit tutanağına göre davacının kask takıp takmadığı belirsiz olduğundan müterafik kusur indirimi uygulanmamış olmasında ve hükme esas alınan aktüer raporunda Yargıtay içtihatlarında benimsenen ilkelere göre hesaplama yapılmış olup haksız fiile dayanan tazminat davalarda kabul edilen tazminat için faiz uygulanabileceğinden faize karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Mahkemece davacının geliri asgari ücret üzerinden kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm kurduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili, müvekkilinin çalıştığı iş yerinde resmi olarak asgari ücretli çalışan olarak görünse de adisyon ödemesi, bahşiş ve prim adı altında ücretleri ile birlikte maaşı aylık 2.500 TL’ye tekabül ettiğini, bu miktara göre yapılan hesaplamanın nazara alınması gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuş ise de dosya kapsamında bulunan SGK hizmet döküm cetvelinden davacının kaza tarihinde asgari ücretten gelir elde ettiği anlaşılmakla istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. İstanbul Anadolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/154 Esas ve 2018/469 Karar sayılı dosyası incelendiğinde aynı kaza nedeniyle karşı araç sürücüsü … aleyhine açılan maddi-manevi tazminat davası açıldığı Mahkemece 73.749,88 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve bu kararın 04.03.2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Eldeki davada ise aynı kaza nedeniyle … plaka sayılı araç trafik sigortacısı aleyhine dava açılmıştır. Davacı dava dilekçesi ile İstanbul Anadolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/154 Esas ve 2018/469 Karar sayılı dosyası ile mahkemenin dosyasının birleştirilmesine, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 30.000 TL maddi tazminatın davalı tarafından başvuru tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, davalı tarafından davadan hemen sonra 73.749,88 TL kısmen ödeme yapıldığı, İlk Derece Mahkemesince bu ödeme düşülerek yapılan bilirkişi raporuna göre hesaplanan 21.665,75 TL bakiye tazminata hükmedildiği görülmektedir. Bu durumda bilirkişi raporunda belirlenen tazminatın dava değerini geçtiği, davalının dava tarihinden sonra ancak dava ıslah edilmeden önce ödeme yaptığı ve bu nedenle dava açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla davalı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine karar verilmesi ile aynı kaza nedeniyle müteselsil sorumlu olan araç sürücüsü aleyhine İstanbul Anadolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/154 Esas ve 2018/469 Karar sayılı dosyası ile dava açıldığı ve davanın kabulüne karar verildiği görüldüğünden mükerrer ödemenin önlenmesi bakımından tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla karar verilmemiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile, bakiye iş göremezlik zararı olan 21.665,75-TL’nin (İstanbul Anadolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/154 Esas ve 2018/469 Karar sayılı kararı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) temerrüt tarihi olan 24/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Alınması gerekli 1.479,99 TL harçtan peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 967,66- TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan 1.524,70 TL yargılama gideri ile 35,90 TL başvurma harcı ile 512,33-TL peşin harç olmak üzere toplam 2.072,93 TL masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı taraf gider yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, Davalı yönünden; alınması gereken 1.479,99 TL harçtan peşin alınan 370,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.109,99 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 18,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/01/2022