Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3604 E. 2022/196 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3604
KARAR NO: 2022/196
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2017/1107 Esas – 2019/780 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 07/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı …’dan ZMMS olan … plaka sayılı araç ile davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketinden ZMMS olan … plakalı motosikletin 09/08/2017 tarihinde ölümlü trafik kazasına sebep olduğunu, kazada kusurun kazaya karışan her iki aracın sürücüleri arasında dağılmış vaziyette olduğunu, vefat eden …’ün ise kazaya karışan motosikletin arka koltuğunda oturduğu için tamamen kusursuz 3. kişi olduğunu, kaza sonrasında sigorta şirketlerine başvurulduğunu ancak yasal süre zarfında herhangi bir cevap verilmediğini, bu sebeple sadece maddi tazminat yönünden davalı … şirketlerinin sorumluluğuna gitme zaruretinin hasıl olduğunu, vefat eden …’ün vefatından önce … Tic. Ltd. Şti’de finans uzman yardımcısı olarak çalıştığını, vefat tarihi itibari ile net gelirinin aylık 2.500 TL olduğunu, müvekkili …’in vefat eden oğlunun desteğinden yoksun kaldığını, tazminat hesabının 2.500 TL üzerinden hesaplanması gerektiğini belirterek 6100 sayılı Yasanın 107. maddesine göre belirlenecek belirsiz olan 1.000-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalıların temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak olan ticari avans faizi ile birlikte ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 136.073,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı …vekili cevap dilekçesi ile; Davacı yanca müvekkili şirkete yapılan başvuruya istinaden şirket nezdinde hasar dosyası açılmışsa da evraklarında eksiklik olması nedeniyle yeterli değerlendirme ve ödeme yapılmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü bulunduğunu, bu nedenle kusur durumunun net ve kesin olarak tespiti gerektiğini, müvekkili şirket nezdindeki trafik sigorta poliçesinin 20/11/2016 tarihinde tanzim edilmiş olduğundan bu poliçenin 04/06/2015 tarihli şartlara tabi olduğunu, dava konusu kaza sırasında müteveffa …ün sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğundan olayda hatır taşıması olup olmadığı hususunun da mahkemece araştırılarak tespiti halinde TBK 51-52 maddesi uyarınca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu sebeple mahkemece faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen aracın müvekkili şirket tarafından 03/07/2017-2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Karayolu Motorlu Araçlar ZMMS Poliçesi ile sigortalandığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçedeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu öncelikle sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmediklerini, ancak her halükarda müteveffanın müterafik kusurunun dikkate alınmasını talep ettiklerini, müteveffanın motorsiklet kullanıcılarının giymesi zorunlu olan kask, eldiven ve dizlik gibi koruyucu ekipmanı da kullanmadığından zararın oluşumu ve artmasında ağır kusurlu olduğunu, yolcu taşıma aracı olmayan motosiklete kendi isteği ile binmesi karşısında hayatını kaybetmesinde müterafik kusurunun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 136.073,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olarak alınarak davacı tarafa verilmesine, Alacağa … Sigorta Şirketi bakımından 03/08/2017 tarihinden, … Sigorta Şirketi bakımından 05/10/2017 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili ve davalı …vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkil şirket nezdinde geçerli bir başvurusu bulunmadığını, nitekim destekte yoksun kalma tazminatı davalarında nüfus kayıt örneğinin tazminat miktarının paylaştırılmasında en temel unsur olduğunu bu noktada davacının yaşayan ve destekte yoksun kalan başkaca hak sahipleri olup olmadığı kesin olarak belli değilken müvekkili şirket tarafından ödeme yapılmasının olanaksız olduğundan yapılan başvurunun bulunduğunun kabul edilemeyeceğini, davacı vekilinin yerel mahkemeye sunduğu ıslah dilekçesinde müvekkili şirket yönününde davayı 98.275,00 TL üzerinden ıslah etmiş olup, yerel mahkemece bu tutarı aşan miktardan müşterek ve müteselsil hüküm kurulmasının taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, kusur raporunda sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen %65 kusur oranının fahiş olup itirazlarının değerlendirilmediğini, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davacının dava konusu kaza meydana geldiğinde kask kullanmadığı ve bu sebeple %10 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ancak davacının kask takmamasının doğrudan kazanın oluşumundaki kusur durumunu etkilene bir durum olarak nitelendirilemeyeceğini, bu noktada mahkemece yeniden kusur raporu aldırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının kaza esnasında kask takmadığı için müterafik kusurlu olduğunu ve Yargıtay 17. hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları gereği en az %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, faiz başlangıç tarihi dava tarihi olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hatır taşıması indirimi ile müterafik kusur indirimi yapılmadığını, huzurdaki davada da sigortalının kusuru oranında sorumluluğu bulunduğunu, müvekkil şirketin kusuru oranında sorumlu tutulması gerektiğini, dava konusu trafik kazasının 09/08/2017 tarihinde meydana geldiğini, mahkemece faiz başlangıç tarihinin 03/08/2017 olarak kabul edildiğini, bu durumda olmayan bir kaza yönünden faiz başlangıç kabul edilmiş olacağını, aleyhe kabul anlamına gelmemekle birlikte bu hali ile temerrüt tarihinin dava tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 09/08/2017 tarihinde davalı …nezdinde ZMMS poliçeli … plaka sayılı araç sürücüsü Sibel Karakan’ın yönetimindeki araç ile davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi tarafından ZMMS poliçeli … yönetimindeki … plaka sayılı motosiklet ile çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu motosiklette yolcu olan davacının oğlu …’ün vefat ettiği, müteveffanın annesi olan davacının bu vefat nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davalı tarafça dava tarihinden önce davalı … şirketlerine başvurulduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak eksik belge verildiğinden işlem yapılamadığı belirtilmektedir. Eksik belge ile müraacat yapılmış olsa dahi başvuru koşulunun yerine geldiğinin kabulü gerekeceğinden bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir.Desteğin Uyap’tan alınan nüfus kaydına göre bekar ve çocuksuz olduğu, babasının da kendisinden evvel vefat ettiği, bu durumda davacı annesi dışında destek olabileceği kişi bulunmadığı anlaşıldığından bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş, müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62. maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1 maddesine göre müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı kanunun 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; Somut olayda davalı sürücünün % 25 oranında ve dava dışı sürücünün % 75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir.Somut uyuşmazlıkta; Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan, kusuru ile sebebiyet veren davalı sürücüleri ve araç işletenleri ile Sigorta Şirketleri zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince, her ne kadar ıslah dilekçesinde her bir davalının kusuru oranına isabet eden miktarı yazmış ise de sonuç olarak davalıların tazminattan müşterek ve müteselsilen sorumlu olmak üzere karar verilmesi talep edildiğinden İlk Derece Mahkemesince sigortalı araç sürücülerinin kendi kusuru oranında değil zararın tamamından müteselsil sorumlu tutulmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. … Sigorta A.Ş vekilinin aktüerya raporuna istinafında istinaf sebep ve gerekçesi açıkça gösterilmediğinden başka bir ifadeyle açık ve net olmadığından bu yöne ilişkin istinafı inceleme konusu yapılmamıştır. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52. md.) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Kaza tespit tutanağında dava dışı otomobil sürücüsünün doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma kuralının ihlali nedeniyle asli kusurlu, motosiklet sürücüsünün ise aracının hızını kavşaklara, tepelere, dönemeçlere yaklaşırken v.s azaltmamak kuralını ihlalden tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.Mahkemece alınan kusur raporunda otonun sürücüsünün kurallara uymadan seyrini sürdürüp, karşıdan gelen trafiği dikkatlice kontrol etmediğinden, hatalı şekilde sola doğrultu değiştirip karşıdan gelen aracın seyir yolunu kapattığından olayda %65 oranında asli kusurlu, motosikletin sürücüsünün yönetimindeki araç ile süratli seyrederek KTK’nun belirtilen maddesine aykırı hareket ettiğinden, motosiklet arkasında gerekli teçhizatı kullanmadan yolculuk yapmak isteyen kazalının bu şekilde yolculuk yapmasına engel olmadığından olayda %25 oranında tali kusurlu, davacı murisi olan kazalı …’ün gerekli koruyucu ekipmanı (kask, dizlik, gözlük) olmadan motosiklet üzerinde yolculuk yaptığından ölümü ile neticelenen olayda %10 oranında tali kusurlu oldukları belirlenmiştir. Otopsi raporuna göre ölüm sebebinin kafa travmasına bağlı olduğu belirtildiğinden ve hazırlıkta dinlenen tanık beyanlarından da desteğin başında kask bulunmadığı anlaşılmıştır. Emsal nitelikteki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14/05/2019 tarih, 2016/13076 E. ve 2019/6001 K. sayılı kararında “…Kabule göre de; davacı, meydana gelen kazada yolcu olup, kusursuzdur. Davacının emniyet kemeri olmadan nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmelidir. Emniyet kemeri olmadan yolculuk yapmak gibi hususlar bilirkişi tarafından kusur oranı belirlenirken dikkate alınacak hususlar değildir. Oysa mahkemece hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda; davalı sürücü kazanın meydana gelmesinde %90 kusurlu, davacının da emniyet kemeri takmaması nedeniyle davacı yolcu %10 kusurlu görülmüştür.Mahkemece; öncelikle davacının trafik akışına ilişkin olarak kusursuz olduğu, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu kabul edilerek daha sonra belirlenen tazminattan davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle dairemizin yerleşik uygulamasına göre %20 oranda müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken davalının zarardan %90 kusuruna göre hesap yapan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.” yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/06/2020 tarih, 2019/ 1444 E. ve 2020/ 3593 K. sayılı kararı).Eldeki davada; kaza tespit tutanağı ile ilk derece mahkemesince alınan kusur raporundaki değerlendirmeler birbirini doğrulamış olduğu, olayın oluşuna da uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Ancak yukarıya aktarılan Yargıtay ilamında da açıklandığı üzere ATK raporunda davacıya kaskı olmadığı nedeni ile verilen % 10 oranında kusur, zararın doğması ve artmasına neden olan müterafik kusur mahiyetinde olup, kazanın oluşumuna etki eden bir kusur değildir. Kazanın meydana gelmesinde sürüş kusurunun tamamı dava dışı araç sürücülerine aittir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince müteveffaya atfedilen kusurun müterafik kusur olduğunun kabulü ile tazminattan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları göz önüne desteği yolcu olup kusursuz olduğundan %100 kusur oranından hesap yapılarak bulunan miktardan %20 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle karar vermek gerektiğinden istinaf talebi yerinde görülmüş ve karar düzeltilmiştir. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Somut olayda hatır taşıması olduğuna ilişkin veriler bulunmadığı gibi hatır taşıması ispat edilemediğinden bu yöne ilişkin Anadolu… Sigorta A.Ş vekilinin istinafı yerinde değildir. Davacı tarafça davadan önce… Sigorta Şirketi’ne 27/09/2017 tarihinde müracaat edildiği dava dilekçesi ekindeki tebliğ belgesinden anlaşılmaktadır. Mahkemece hataen başvuru tarihi 22/07/2017 olarak kabul ile temerrüt başlangıç tarihinin hatalı belirlendiği anlaşıldığından temerrüt başlangıcı 05/10/2017 olarak düzeltilmiştir.Kabule göre de 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesinde, sigorta şirketlerinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde maddi tazminattan sorumlu olduğu düzenlendiğinden İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümde davalı … şirketlerinin poliçe limiti ile sorumlu olmasına karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan hüküm bu yönlerden düzeltilmiştir. Sonuç olarak davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili ve davalı …vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat tutarından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak 120.954,72 TL destekten yoksun kalma tazminatı talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; Müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet indirimi mahiyetinde olduğundan yargılama giderinin hesaplanmasında nazara alınmamış, davalılar lehine bu kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili ve davalı …vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile; 120.954,72 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olarak alınarak davacı tarafa verilmesine n (Davalı … şirketlerinin sorumluluğu sigorta limiti olan 330.000 TL ile sorumlu olmak kaydıyla), Fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Kabul edilen tazminata Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi bakımından 05/10/2017 tarihinden, … Sigorta Şirketi bakımından 05/10/2017 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 3-Alınması gereken 8.262,41 TL karar harcına karşılık peşin alınan 31,40 TL ve ıslah harcı 461,35-TL’nin mahsubu ile bakiye 7.769,66 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafından sarfolunan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 284,70 TL tebligat ve müzekkere gideri, 31,40 TL peşin harç ve 461,35 TL ıslah harcı toplamı 2.277,45 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,5-Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 12.426,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili ve davalı …vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi tarafından yapılan 32,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi’ne verilmesine, İstinaf aşamasında davalı …tarafından yapılan 100,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı …ye verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/02/2022