Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3588 E. 2022/96 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3588
KARAR NO: 2022/96
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/09/2019
NUMARASI: 2015/703 Esas – 2019/706 Karar
DAVA: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/02/2015 günü saat 14:05 sıralarında davacı müvekkillerinin içerisinde bulunduğu … plakalı hususi otomobilin Tokat ili Turhal ilçesi istikametinden Zile ilçesi istikametine doğru seyir halindeyken karşı yönden gelen sürücüsü …’dan idaresindeki … plakalı hususi otomobil ile karşılıklı çarpışmaları sonucunda trafik kazasının meydana geldiğini, kazada aynı araç içerisinde bulunan … hayatını kaybettiğini, müteveffa …’in 01/05/1987 doğumlu olduğunu ve Kırıkkale Üniversitesi Felsefe bölümü öğrencisi olduğunu, … ise görme duyusunu %42 oranında kaybederek malul kaldığını, …’in, …’in ve …’in ise yaralandığını, davacı müvekkillerinin içerisinde bulunduğu … plakalı aracın davalı … tarafından ZMMS Poliçesi kapsamında … poliçe numarasıyla 28/08/2014-28/08/2015 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkilleri tarafından 13/05/2015 tarihinde davalı …’ye yaptıkları tazminat ödemesine ilişkin taleplerine ilişkin … dosya numarasının açıldığını, davacı müvekkillerinden olan …’in malul kalmasından dolayı talep ettikleri tazminat taleplerinin reddedildiğini, müteveffa …’in ölümü sebebiyle talep ettikleri maddi tazminat miktarının ise davalı şirket tarafından yaptırılan aktüer hesaplaması sonucu 26.494,00-TL olduğunun taraflarına bildirildiğini ancak bu tutarın eksik bir tutar olması gerekçesiyle kabul etmediklerini ve işbu davayı açtıklarını, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak üzere şimdilik davacı müvekkili … için 1.000,00-TL, davacı müvekkili … için 1.000,00 TL, davacı müvekkili … için 1.000,00 TL, davacı müvekkili … için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL maddi tazminatın(destek tazminatının) kaza tarihi olan 10/02/2015 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizin işletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, vücut fonksiyon kaybı ve sürekli sakatlanmaya ilişkin tespit raporu Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınmasının gerektiğini, davacılar ve muris ile ilgili tazminat hesaplaması yapılırken teknik faiz-iskonto %3 ile murisin geliri SGK kayıtlarına göre tespit edilmesinin gerektiğini, müvekkili şirkete tüm bilgi ve belgelerle ihbar yapılarak temerrüte düşürülmediğini, olayın haksız fiilden kaynaklanmakta olduğunu ve müvekkili şirket yönünden ticari faize hükmedilmesi kararın bozulmasının gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kısmen Kabulü ile; …, … ve … yönünde açılan destekten yoksun kalma tazminatı talebi için açılan davaların ayrı ayrı Reddine, Antika yönünden açılan davanın Kabulü ile 69.047,20-TL maddi tazminatın dava tarihi 15/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; trafik kazası neticesinde davacı müvekkili … tek gözünü kaybettiğini, söz konusu maluliyet durumuna ilişkin tazminat taleplerinin reddedildiğini, müvekkilin uğramış olduğu dolaylı zarar mahiyetindeki destekten yoksun kalma durumuna ilişkin tazminat talepleri hakkında müvekkilin kusur durumuna bakılmaksızın karar verilmesi gerektiğini, trafik kazası neticesinde vefat eden oğlunun kendisine ileride destek olacağına yönelik haklı beklentisi bulunan müvekkilinin söz konusu neticenin ortaya çıkmasında kusurunun olması öne sürülerek taleplerinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, davalı … şirketinin zorunlu trafik sigortası poliçesinden kaynaklanan sorumluluğu müvekkil …’in destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin talepleri yönünden de devam etmekte olduğunu, bu itibarla yerel mahkeme kararının ilgili kısmının kaldırılarak müvekkil … yönünden destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 10/02/2015 günü davalı …tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı bulunan davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Tokat ili Turhal ilçesi istikametinden Zile ilçesi istikametine doğru seyir halindeyken karşı yönden gelen sürücüsü …’dan idaresindeki … plakalı araç arasında meydana gelen trafik kazasında davacı sürücü …’in aracında yolcu olarak bulunan davacıların çocuğu ve kardeşi olan …’in ölümü ve davacıların yaralanması ile neticelenen dava konusu kaza meydana geldiği anlaşılmıştır. Hükme esas alınan 26/10/2017 tarihli kusur raporunda, davacı sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2011/2466 Esas ve 2012/7192 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere “…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu”, aynı Yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de aynı husus, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir. Hemen belirtmelidir ki; işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir. Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Yukarıda yapılan tüm açıklamalar, kazada sürücünün veya işletenin ölümü halinde, yakınlarının üçüncü kişi sıfatıyla tazminat talep etme haklarının bulunduğu olgusuna ilişkindir. Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; sürücünün eşinin ölümü sonucunda meydana gelmiştir. Bu durumda aracı kullanan davacı …’un, eşinin ölümü dolayısıyla tazminat talep etme hakkı olmadığı açık olup, …” şeklindedir. Somut olayda davacı sürücü tam kusuru ile sebep olduğu kazada yolcu olan oğlunun ölümü nedeniyle 3.kişi konumunda olmayıp işleten ve ZMMS sigortacısıyla birlikte müteselsil sorumlu olduğundan davalı … şirketinden tazminat talep hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davacı … yönünden reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/01/2022