Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3579 E. 2021/2167 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3579
KARAR NO: 2021/2167
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2016/203 Esas ve 2019/862 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalılardan …’nın sürücüsü ve …’ın maliki olduğu ve davalı sigorta şirketin sigortalı aracın 24.10.2010 tarihinde müvekkili …’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kazanın ardından müvekkilinin tedavi giderlerinin bir kısmının SGK tarafından karşılandığını, müvekkilinin uzun süre hastahanede ve ardından da evde tedavi gördüğünü ve belli oranda maluliyeti doğduğunu, İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2011/61 esasında kayıtlı maddi ve manevi tazminat davası açıldığını ve ayrıca İstanbul 32. Sulh Ceza Mahkemesinde ceza davası açıldığını, İstanbul 10 Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılamalada alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin dava konusu kaza tarihinden itibaren 9 aylık iyileşme süresi içinde mesleğini icra edememesi ve %10,3 oranında maluliyeti neticesinde gerçek zararının 36.340,78-TL olduğunun tespit edildiğini, dava esnasında müvekkilinin maluliyeti ile ilgili taraflarınca kısmi dava açıldığını ve ıslah ile toplamda … için 20.000,00-TL talep edildiğini, dava devam ederken davalı … Sigorta A.Ş tarafından 20.711,75 TL maddi tazminat ödendiğini ancak rapordan önce ödenen bu miktarın sonradan alınan bilirkişi raporu ile gerçek zararının 51.915,40 TL olduğu ve davalıların da bu miktar üzerinden %70 kusuruna isabet eden 36.340,78-TL olduğu anlaşıldığını, bu nedenle de müvekkili … için bakiye 15.629,03-TL alacaklarının mevcut olduğunu, İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesindeki 2011/61 Esas sayılı dosyasının henüz kesinleşmediğini, kusura ilişkin itirazlarının ve bundan kaynaklanan fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile müvekkili …’ın maluliyeti nedeni ile bakiye 15.629,03-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini gerektiğini belirterek her türlü fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 15.629,03-TL tazminatın işleyen yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; Davacı yanın 24/01/2011 tarihinde İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/61 E. sayılı dosyası üzerinden aynı talepleri dava konusu etmiş ve işbu dava esnasında davacı yan ile varılan mutabakat sonucunda, davacı yana yapılan 29.649,79-TL ödeme ile 11.03.2014 tarihinde müvekkili şirket ibra edildiğini, yapılan sulh ve alınan ibraname ile İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/61 Esas numarası ile görülen dava 25/12/2014 tarihinde “…iş görememezlik zararının tazminine ilişkin maddi tazminat isteği yönünden davanın konusu kalmadığından..” ve ayrıca ”…davalı sigorta şirketi hakkındaki tedavi refakatçi ve bakım masraflarına ilişkin maddi talebin reddine,.” denilerek müvekkili şirket bakımından talep edilen tazminatlar reddedilerek işbu kararın müvekkili şirket bakımından kesinleştiğini, müvekkili şirketin kaza nedeni ile ödemesi gereken tazminatın tamamını davalı tarafa ödendiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “İş bu davanın İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/61 E sayılı dosyası ile vekilmiş kesinleşmiş hüküm bulunması nedeniyle reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin trafik kazası sebebiyle uzun bir müddet hastanede olmak üzere ardından evde tedavi gördüğünü ve sürecin müvekkilin belli oranda maluliyetine sebebiyet verildiğini, söz konusu dava esnasında müvekkilin maluliyet ile ilgili kısmi dava açıldığını, gerçekleştirdiği ıslah ile birlikte toplam 20.000,00 TL talep edildiğini, bunun üzerine yerel mahkemenin de kararında değindiğini, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde müvekkilin uğradığı zararlar nispetinde maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, önceki davanın kesin hüküm oluşturmayacağını, emsal Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere artan maluliyet halinde yeniden dava açılabileceğini, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne konu olan olayda müvekkilinin alınan raporda belirlenen % 10,3 oranında maluliyet ve zarar miktarı göz önüne alınarak ortada mevcut olan açık farkın hukuka ve hakkaniyete uygun olarak davalılardan alınmasına yönelik olarak açıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İlk Derece Mahkemesince İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/61 Esas ve 2014/635 Karar sayılı dosyasının kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlığın daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması (derdest olmaması) ve daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartıdır ( HMK m.114/1-ı-i) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir (6100 sayılı HMK m.115/2). HMK’nın 303/1. maddesine göre, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/61 Esas ve 2014/635 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş. aleyhine … plakalı aracın 24/06/2010 tarihinde davacı …’a çarpması ile gerçekleşen trafik kazası nedeniyle tedavi gideri, bakıcı ücreti ve iş göremezlik tazminatı talep edildiği, Mahkemece Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan 05/04/2013 tarihli maluliyet raporunda davacı …’ın % 10,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, davacı vekilinin maddi tazminat isteği yönünden davasını ıslah ederek davacı … için 20.000,00 TL talep ettiği, Davalı sigorta şirketi tarafından dosyaya gönderilen 09/09/2014 tarihli yazı ile davacı …’a poliçe kapsamında, iş göremezlik tazminatı olarak, 20.711,75 TL ‘si ana para, 5.852,63 TL’si faiz, 600,00 TL’si masraf ve 2.485,41 TL ‘si vekalet ücreti olmak üzere toplam 29.649,79 TL ödeme yapıldığı, tarafların sulh olduğu bildirilmiş olması nedeni ile Mahkemece “Davacı …’ ın iş göremezlik zararının tazminine ilişkin maddi tazminat isteği yönünden davanın konusu kalmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,” karar verildiği bu kararın temyiz denetiminden geçerek 22/01/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Davacı vekili istinaf dilekçesinde artan maluliyet halinde dava açılabileceğine ilişkin emsal Yargıtay ilamları sunularak davacının % 10,3 oranında maluliyeti nedeniyle açık farkın tahsili için dava açıldığını açıklamıştır. Ancak dava dilekçesinde davacının maluliyetinin arttığı ve artan maluliyeti nedeniyle maddi tazminat talep edildiği açıklanarak açıkça artan maluliyet nedeniyle tazminat talebinde bulunulmamıştır. Aksine dava dilekçesinde İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/61 Esas sayılı dava dosyasında davacının %10,3 oranında maluliyeti neticesinde gerçek zararının 36.340,78 TL olduğunun tespit edildiği, dava esnasında müvekkilinin maluliyeti ile ilgili taraflarınca kısmi dava açıldığını ve ıslah ile toplamda … için 20.000,00 TL talep edildiğini, dava devam ederken davalı … Sigorta A.Ş tarafından 20.711,75 TL maddi tazminat ödendiğini ancak rapordan önce ödenen bu miktarın sonradan alınan bilirkişi raporu ile gerçek zararının 51.915,40 TL olduğu ve davalıların da bu miktar üzerinden %70 kusuruna isabet eden 36.340,78 TL olduğu anlaşıldığı açıklanarak bakiye 15.629,03 TL alacağın tahsilinin talep edildiği açıklanmıştır. Bu halde dava dilekçesinde artan maluliyete ilişkin bir talep olmaması, ilk açılan davanın kısmi dava olduğu açıklanarak tazminatın kalan kısmı için dava açıldığının açıklanması, kesinleşen İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/61 Esas ve 2014/635 Karar sayılı dosyasında Sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme nedeni ile sulh ve ibraname düzenlenerek başkaca bir alacağın kalmadığının açıkça kabul edilmesi nedeniyle her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olduğunun anlaşılmasına göre İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kesin hükmü nedeni ile usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/12/2021