Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3521 E. 2022/25 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3521
KARAR NO: 2022/25
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2017/454 Esas – 2019/865 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/03/2014 tarihinde davalı …’ın, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otobüs ile seyir halindeyken, caddenin karşısına geçmek isteyen müteveffa …’a çarpmak suretiyle ölümüne neden olduğunu, davalı sürücü …’ın telefon ile ilgilenmesi, yola bakmaması ve araç kullanırken yanında bulunan kişiler ile muhabbet etmesi nedeniyle kazanın gerçekleştiğini, davalı sürücü … hakkında İstanbul Anadolu 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/194 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığı, yargılama sonunda kusurlu bulunarak 1 yıl 8 ay hasip cezası verildiğini, kazadan sonra otobüsün içerisindeki kamera kaydının incelenerek davalı sürücünün olaydaki kusurunun tespit edildiğini belirterek, trafik kazasında vefat eden …’ın eşi davacı … için 50.000,00 TL, kızı … için 25.000,00 TL, oğlu … için 25.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile araç sahibi …’dan, davalı sürücü …, davalı araç sahibi … ve davalı … Sigorta AŞ’den fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 23.165,89 TL’ye yükseltmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Ceza davasında müteveffanın oğlu …’ın ifadesinde, babasının kulaklarının ağır işittiğini, yaklaşık 3 aydır alzimer rahatsızlığı olduğunu, beyin damarlarında tıkanıklık olduğunu, gözünde görme kaybı olduğunu, otobüs şoförü davalı …’dan davacı ve şikayetçi olmadığını beyan ettiği, kazadan sonra müvekkillerinin her türlü yardımı yaptıklarını, davacıların babalarının rahatsızlıklarından dolayı 3-4 kez araç önüne atlayarak intihara kalkıştığını, yaşamak istemediğini beyan ettiklerini, meydana gelen kaza nedeniyle İstanbul Anadolu 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/194 Esas sayılı dosyasında 2 ayrı bilirkişi raporu alınmış olduğunu, ilk raporda müteveffanın asli kusurlu, sürücünün tali kusurlu olduğunun belirtildiği, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, müteveffanın hastalıkları dikkate alınmadan her iki tarafa da eşit kusur verildiğini, müteveffanın 77 yaşında olması, Türkiye için belirlenen yaşam süresinin üzerinde olması nedeniyle davacıların destekten yoksun kalma talebinde bulunamayacağını, müteveffanın defin masraflarının müvekkilleri tarafından karşılandığını belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiğini belirterek görevsizlik kararı verilmesini, destekten yoksun kalma tazminatının SGK tarafından karşılanması gerektiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda”1-Davanın maddi tazminat bakımından kısmen kabulü ile 18.146,68 TL maddi tazminatın davacı …’a ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, 2-Davanın manevi tazminat bakımından kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın davacı …’a, 15.000,00 TL manevi tazminatın davacı …’a ve 15.000,00 TL manevi tazminatın davacı …’a ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalılar … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı Sigorta şirketi tarafından müvekkile yapılan ödemenin mahsup yapılması, faiz işletilmesi ve tazminatın indirilmesinin hatalı olduğunu, yapılan ödemenin cenaze giderleri ve defin giderlerine ilişkin olduğu ve bu amaçla harcanmış olduğunu, manevi tazminatın düşük belirlendiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacıya bağlanan aylıkların peşin sermaye değerlerinin tamamının maddi tazminat hesabından düşülmesi ve PMF-1931yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplamalardaki yanlışların düzeltilmesine yönelik hesap bilirkişisine ve ayrıca kusur durumuna ilişkin Ceza Mahkemesi dosyasından alınan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 15/01/2016 tarihli rapora itibar edilerek her iki tarafında eşit kusurlu olduğu yönündeki kusur bilirkişisine yapmış oldukları itirazlar karşılanmadan karar verildiğini, defin masrafları da soyut olarak beyan edildiği belgelendirilmediği halde, Yargıtay içtihatları doğrultusunda en fazla 3.500 civarında bedele hükmedilmesi gerekirken 6.005 TL olarak karar verilmesinin de doğru olmadığını, müteveffanın gözlerinin görmemesi ve kulağının duymaması, beyin damarının tıkalı olması, hatta alzheimer hastası olduğu gibi hususlar göz önüne alınmadan kusur tespiti yapılması ve yerel mahkemenin bu kusur tespitine göre tazminata hükmetmesinin hatalı olduğunu, kaza tarihinde 78 yaşında olan birisi için destekten yoksun kalma tazminatı adı altında maddi tazminat hesaplaması yapılmasının hatalı olduğunu aynı nedenle belirlenen manevi tazminatın yüksek ve haksız olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 14.03.2014 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı özel halk otobüsüyle, kendisine göre yolun sağ tarafından karşıdan karşıya geçmekte olan yaya …’a aracı ile çarpması sonucu meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle, davalı sürücü ve işletenden, davacı … için destekten yoksun kalma tazminatı, defin masrafı ve davacılar yönünden manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan, kusur bilirkişi raporuna göre … plakalı Özel Halk Otobüsü sürücüsü …’ın % 50 ve yaya …’ın % 50 oranında kusurlu olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul Anadolu 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/194 Esas sayılı dosyasına sunulan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 15/01/2016 tarihli raporuna göre sürücü ve müteveffanın eşit derecede kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında, davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta davalı Sigorta vekilinin beyanında açıkça davacının destek zararı için 09.05.2014 tarihinde davacıya ödendiğini beyan etmesi karşısında yapılan ödemenin cenaze giderlerinden mahsup edilmesi gerektiğine, İstanbul BŞBB Mezarlıklar Daire Başkanlığının 13/05/2017 tarihli …’ın ölümü nedeniyle davacı …’ın cenaze ve defin gideri olarak kuruma 6.005,00 TL ödeme yapmış olduğunun bildirilmesi nedeniyle cenaze, defin gideri miktarına, SGK İl Müdürlüğünün 25/05/2017 tarihli, davacı …’a yapılan ölüm aylığının peşin sermaye değerli olmadığının bildirilmesi nedeniyle davacıya bağlanan aylıkların peşin sermaye değerlerinin tamamının maddi tazminat hesabından düşülmesi gerektiğine ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Davacı, dava açmadan önce davalı Sigorta şirketine başvurmuş olup davalı … Sigorta A.Ş.’nin 09/05/2014 tarihinde davacı …’ya 5.625,00 TL ödeme yapılmıştır. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, davacı … için hesaplanan bu tazminattan, davalının daha önce ödediği bedel güncelleme yapılarak düşülmüştür. Davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacının sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi gerektiğinden hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davadan önce yapılan ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizi hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23.10.2017 tarih, 2016/ 9924 E. ve 2017/9413 K. sayılı kararı). Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2009/4816 Esas ve 2009/8013 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere “Destekten yoksunluk zararına ilişkin istem, eylem tarihinde 70 yaşında ve emekli durumunda bulunan desteğin gelir elde ettiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmaması ve emekli aylığından belirli oranda davacı eşe ödeme yapıldığı gerekçeleriyle reddedilmiştir. Destek çalışmıyor olsa bile salt yaşamsal faaliyetlerinin ekonomik bir değer taşıdığı ve bunun da destek alan yönünden zarar oluşturacağı benimsenmelidir. Şu durumda, desteğin asgari ücret düzeyinde gelir sağlayacağı kabul edilerek destekten yoksun kalma zararının hesaplattırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.” (Aynı yönde 17. Hukuk Dairesinin 2016/4078 Esas ve 2019/378 Karar sayılı kararı). Bu nedenle 78 yaşında olan müteveffa açısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemeyeceğine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. HMK’nın 342/2- e bendine göre istinaf dilekçesinde, istinaf başvuru sebeplerinin ve gerekçesinin bulunması gerektiği, davalılar vekilinin “… PMF-1931 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplamalardaki yanlışların düzeltilmesi” gerektiği şeklindeki istinaf itirazının bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde de aynı ifade ile yazılı olduğu ancak raporun hangi nedenle yanlış olduğu konusunda sebep ve gerekçe belirtilmediği, yüzeysel ve genel bir ifade içerdiği, açıkça istinaf sebep ve gerekçesi belirtilmediği anlaşıldığından HMK’nın 352/1-d maddesi gereğince bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumlar, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacılar ve davalılar vekilinin istinaf itirazının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle; davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 133,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 52,50 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalılar … ve … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.655,09 TL harçtan peşin alınan 853,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.801,22 TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/01/2022