Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3513 E. 2021/2222 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/3513
KARAR NO: 2021/2222
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2017/663 Esas – 2019/738 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 20/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 16/07/2012 tarihinde davalılardan …’a ait … plaka sayılı aracın Kırklareli il sınırları içerisinde bulunan Evrensekiz-Lüleburgaz baraj karayolunun 4 km’sinde tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası geçirdiğini, aracın Zorunlu Mali Sorumluluk sigortasının bulunmadığını, müvekkilinin çocuğu …’in aracın arka kısmında bulunduğunu, kaza esnasında yaralanarak Çorlu Özel Şifa Hastanesi kaldırıldığını ancak 02/08/2012 tarihinde 19 yaşında hayatını kaybettiğini, müteveffanın Lüleburgaz’da …’e ait işyerinde asgari ücretli 940,50 TL’ye çalıştığını, Davalı …’ın kazanın meydana gelmesinde Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapora göre asli ve tam kusurlu olduğunu, kazadan 9-10 saat sonrasında açılan soruşturmada davalı …’ın kanında 202 promil alkol tespit edildiğini, davalının …r’i kaza mahalinde 112’yi veya iş yerini aramadığını, herhangi bir yardım istemeden ölüme terk ederek kaçtığını, saatler sonra kaza mahallinden geçen bir şahısın yolun kenarında …i fark etmesi üzerine jandarmaya ve ambulansa haber verdiğini, eğer davalı … tarafından haber verilseydi müteveffaya erken müdahale edilecek ve kendisinin kurtulacağını, … Müdürlüğü’ne dava öncesi 30/05/2013 tarihinde müracaat edildiğini ve müracaatın kısmen kabul edilerek 26.910,00 TL tutarında tazminat miktarının belirlendiği halde %30 kusur indirimi yapılarak 11/06/2013 tarihinde 18.837,00 TL ödeme yapıldığını, davalının burada yapmış olduğu kusur indirimini kabul etmediklerini belirterek 200.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsilini, diğer davalı … Müdürlüğü için ise 30/05/2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 283.405,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacıların işbu davanın …’in 16/07/2012 tarihli trafik kazasında vefatı sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğunu, ancak 2918 sayılı K.T.K’nun 109.maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmayan davanın reddini gerektiğini, ayrıca 6704 sayılı kanun’un 5.maddesi ile 2918 sayılı kanun’un 97.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca dava açmadan ek tazminat sebebiyle müvekkili kuruma başvuru koşulu arandığını, bu sebeple huzurdaki davanın gerekli dava şartının yerine getirilmediğini ve usulden de reddinin gerektiğini, ayrıca dava öncesi her ne kadar başvuru yapılmış ise de söz konusu başvurunun değerlendirildiğini ve 11/06/2013 tarihinde 18.837,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, davacıların da imzalamış oldukları “Makbuz ve İbraname” ile de sabit olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların maddi tazminat istemli davalarının Kabulü İle; 42.283 TL maddi tazminatın, davalı … yönünden 16/07/2012 kaza tarihinden, davalı … yönünden 11/06/2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (tahsilde tekerrüre neden olmamak şartıyla) alınarak davacı …’e verilmesine, 41.122 TL maddi tazminatın, davalı … yönünden 16/07/2012 kaza tarihinden, davalı … yönünden 11/06/2013 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (tahsilde tekerrüre neden olmamak şartıyla) alınarak davacı …’e verilmesine, Davacıların manevi tazminat istemli davalarının Kısmen Kabulü İle; 40.000,00 TL manevi tazminatın, 16/07/2012 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine, 40.000,00 TL manevi tazminatın, 16/07/2012 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hak düşürücü geçtikten sonra açılan davanın reddi gerektiğini, dava açmadan önce ek tazminat sebebiyle müvekkil kuruma KTK’nın 97.maddesi gereğince başvuru koşulu arandığından ve huzurdaki davanın gerekli şart yerine getirilmeden açıldığından, davanın reddi gerektiğini, davacının yolcu olarak bulunduğu sürücünün ehliyetinin bulunmadığını, alkollü olduğunu bilerek araca binmesi ve müteveffanın koruyucu tertibatın bulunmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği halde yapılmadığını, hatır taşıması olduğundan hatır indirimi yapılması gerektiğini, varsa gerçek zararın karşılanması gerektiğinden ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılırken ulaşılan tazminat miktarının müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi uygulandıktan sonra yasal faizi ile güncellenen ödeme tutarı düşülmesi gerektiğini, İlk derece Mahkemesince esas alınan rapora karşı bu itirazları değerlendirilmemiş, eksik inceleme sonucu karar verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından16.07.2012 tarihinde … plakalı motosiklet sürücüsü …’ın, motosikletin arka kısmında yolcu olan … ile birlikte kaza yerinde seyrederken dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanması ve 2,02 promil alkollü olarak araç kullanması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sol kısmındaki tarlaya devrilmesi ile tek taraflı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, bu kazada araçta yolcu olarak bulunan …’in hayatını kaybettiği, davacıların …na müracaatı üzerine 11.06.2013 tarihinde davacılardan anne …’e 9.853,00 TL, davacılardan baba …’e 8.984,00 TL ödeme yapıldığı, davacıların 06/06/2013 tarihinde ayrı ayrı makbuz ve ibranameleri %30 kusur indirimini kabul etmedikleri hususunda ihtirazi kayıtla imzaladıkları, bu kez ödemenin eksik olduğundan davalı …’ndan destekten yoksun kalma tazminatı, diğer davalıdan ise manevi tazminat talep ettikleri anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut olayda, davaya konu kaza nedeniyle davalı tarafından davacıdan alınan ibraname başlıklı belgede açıkça kusur oranının kabul edilmediği belirtilmiş olup ihtirazi kayıt konulmuş olmakla esasen bu belge yapılan ödeme miktarını gösteren makbuz hükmündedir. Bu nedenle de KTK’nın 111/2. maddesinde yer alan 2 yıllık süre hak düşürücü sürenin olayda uygulanması söz konusu olmadığından bu yöne ilişkin ve davadan önce müracaat üzerine davalıya müracaat edilip bir miktar ödeme alındığı da sabit olduğundan artık eksik ödeme talebi için yeniden müracaat yapılması gerekmediğinden KTK’nın 97. maddesinde ki başvuru koşulunun yerine getirilmediğine ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı tarafın, süresinde dosyaya sunulan cevap dilekçesinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığına göre İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda müterafik kusur indirimi de yapılmak suretiyle sonuç tazminat miktarı hesaplandığından ve birden fazla indirim sebebi olsa dahi sadece %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılabileceğinden müterafik kusura değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/02/2020 tarih, 2018/3173 E. ve 2020/2190 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “… Borçlar Kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler), sonra da tazminattan indirim nedenleri olan 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 43. maddesi) düzenlenen hatır taşıması indirimi ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 44. maddesi) düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da önce yapılan ödeme ve faizi sonra müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle sonuç tazminat miktarı hesaplanmış olduğundan Mahkemenin kararında isabetsizlik bulunmadığından bu hususa değinen istinaf talebi de yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 11.162,19 TL harçtan peşin alınan 1.182,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.979,86 TL harcın davalı …’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/12/2021