Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/351 E. 2021/292 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/351
KARAR NO: 2021/292
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/09/2018
NUMARASI: 2016/124 Esas – 2018/976 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/12/2015 Günü sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla seyir halinde iken … sevk ve idaresindeki … plakalı araçla maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, oluşan kazada müvekkillerinin oğlu …’ ün hayatını kaybettiğini, …’ ün kazada … plaka sayılı araçta yolcu olup kusursuz olduğunu, kazaya ait evrakların Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 2005/4952 soruşturma numaralı dosyasında bulunduğunu, müvekkillerinin oğlu … vefat ettiğinden destekten yoksun kaldığını, davalı sigorta şirketine müracaat neticesinde kısmi tazminat alındığını, fakat yapılan ödeme gerçek zararın çok altında olduğunu belirterek fazlaya dair tüm haklar saklı kalmak kaydıyla her bir müvekkil için 500,00 TL toplamda 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihini müteakip 8. İş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 18/07/2018 havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde her bir müvekkili için 500-,00 TL toplamda 1000,00 TL olmak üzere maddi tazminat talebini ıslah ederek, dava değerini … için 5.439,59 TL, … için 3.590,96 TL olmak üzere toplamda 9.030,55 TL ye çıkardığını beyan etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İbranamenin imzalandığı tarihten itibaren 2 yıllık süre geçmiş olup davacıların ibranamenin geçersiz olduğunu ve müvekkili şirket tarafından yetersiz ödeme yapıldığını iddia etme hakkı bulunmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiği, müvekkili şirketin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, işbu dava tarihine kadar herhangi bir ihbar bulunmadığını, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile davacı … için 5.439,59-TL destek tazminatının 23/03/2006 (ödeme tarihi) temerrüt tarihinden itibaren, Davacı … için 3.590,96-TL destek tazminatının 17/01/2006 temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talepleri için müvekkil şirket tarafından daha önce 23.03.2006 tarihinde toplam 21.025,00 TL ödeme yapılmış ve müvekkil şirket işbu ödeme ile başvuru konusu tazminattan ibra edilmiş olup, ödeme tarihi üzerinden 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açılmış olduğu için KTK. madde 111 gereğince işbu husustaki taleplerin reddi gerektiğini, raporun yürürlükte olan KTK uyarınca uygulanması gereken genel şart hükümlerine aykırı olarak düzenlendiğini, TRH 2010 tablosunun kullanılması ve teknik faizin 1,8 olarak esas alınması gerektiğini, müteveffanın kaza tarihinde 17 yaşında olması sebebiyle bu dönemde gelir elde edemeyeceği gözetilerek tazminat hesaplamasının 18 yaşına geleceği tarihten itibaren yapılması ve yine 18 yaşına kadar davacı anne ve babadan destek alacağı gözetilerek yetiştirme giderinin mahsup edilmesi gerektiğini, ayrıca konu raporda müteveffanın 21 yaşında askere gideceği ve 1 yıllık süre boyunca da davacı anne ve babaya destek sağlayamayacağının da gözetilmediğini, davacılara daha önce yapılan ödemelerin güncellenmesi sırasında ödeme tarihi ile rapor tarihi arasındaki 1 yıllık dönemin 360 gün kabul edilmesinin hatalı olduğunu, müteveffanın ölümünden dolayı 23.03.2006 tarihinde müvekkil şirket tarafından hak sahibi baba … için 10.217 TL, hak sahibi anne … için 10.811 TL ödeme yapılmış olmakla, söz konusu ödemeler rapor tanzim tarihi olan 16.05.2017 tarihine göre güncellenmiş ve poliçe teminat limitinden mahsup edilmiş, ancak rapor tanzim tarihi olan 16.05.2017 tarihi ile ödeme tarihi olan 23.03.2006 tarihi arasındaki süre 4.072 gün olmasına rağmen bilirkişi tarafından yapılan güncelleme işlemi sırasında ilgili sürenin 3.846 gün olarak kabul edildiğini, dolayısıyla olması gereken faizin daha düşük hesaplandığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. KTK’nın 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/1232 Esas ve 2020/713 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davalı tarafından ödeme yapıldığı tarafların kabulündedir. Dosyada davacı … açısından 23/03/2006 tarihinde 10.214,00 TL bedelli dekont fotokopisi ve … açısından 23/03/2006 tarihinde 10.811,00 TL bedelli dekont fotokopisi ile davacı … açısından imzasını da içerir 10.214,00 TL bedelli ve davacı … açısından imzasını da içerir 10.811,00 TL bedelli makbuz ve ibraname başlıklı belge bulunmaktadır. Bu durumda ibranamelerin düzenlendiği tarihten eldeki davanın açıldığı 08/02/2016 tarihine kadar KTK’nın 111/2. maddesinde yer alan iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu kabule göre diğer istinaf sebepleri inceleme konusu yapılmamıştır. Açıklanan nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 61,20 TL harçtan mahsubu ile kalan 1,90 TL harcın davacıya iadesine, 3-Davacının bu dava için yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 5-HMK’nın 333. md. uyarınca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 30,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacı taraftan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/02/2021