Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3499 E. 2021/2217 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3499
KARAR NO: 2021/2217
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2017/1141 Esas – 2019/1092 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili tarafından zorunlu trafik sigortası poliçesi ile sigortalı olan davalının maliki olduğu … plaka sayılı aracın sürücü …’ün sevk ve idaresinde iken … plaka sayılı aracı sollamaya hazırlandığı sırada aracının arka kısımlarına belirsiz bir aracın çarpması sonucunda alkolün de etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek önünde seyreden … plakalı araca çarptığını, kaza sonrasında yapılan ölçümde 0,81 promil alkollü olan sürücü …’ün kazada %100 oranında kusurlu olduğunu, … plaka sayılı araç hakkında kasko sigortacısı olan … Sigortaya yapılan hasar ihbarı neticesinde hasar bedelinin 12.124,29 TL olarak tespit edildiğini, söz konusu tutarı sigortalısına ödeyen … Sigortasının müvekkiline rücu ettiğini, müvekkili tarafından bu tutarın 27/06/2016 tarihinde sigorta şirketine ödendiğini, müvekilinin sigortalısına rücu hakkının bulunduğunu, zira sürücünün alkollü olduğunu belirterek 12.124,29 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkiline ait … plaka sayılı aracın önündeki aracı sollamak istediği sırada arkadan gelen ve plakası bilinmeyen bir aracın çarpması sonucunda önünde bulunan … plaka sayılı araca çarpması sonucunda trafik kazası meydana geldiğini, davacı sigorta şirketinin diğer aracın kasko şirketine ödediği bedeli müvekkiline rücu ettiğini, müvekkiline rücu edilebilmesi için kasıt veya ağır kusur bulunduğunun kanıtlanması gerektiğini, kazanın oluşumunda sadece alkolün etkisinin bulunmadığını, zira başka bir aracın arkadan çarpması sonucunda meydana geldiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmaksızın yalnızca söz konusu hukuka aykırı bilirkişi raporunu hükme esas alarak hatalı bir şekilde haklı davanın reddine karar verildiğini, alkollü olarak kullanılmasının rücu sebebi olduğunu, alkollü araç kullanılmasının yanında sigortalının ağır kusuru veya kastı gerekmemekte olduğunu, salt alkollü araç kullanılmasının doğrudan rücu sebebi olduğunun açık olduğunu, yerel mahkeme kararının aksine dava konusu olayda rücu koşullarının tam ve eksiksiz olarak gerçekleştiğini ve haklı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin sigortalısından rücuen tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 07.03.2016 günü saat 06.00 civarında alkollü sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile Havaalanı istikametinden gelip Atatürk Bulvarı takiben Başakşehir istikametine sağ şeritte seyir halinde iken … AVM köprüsüne geldiği sırada önünde seyir halinde olan sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacı sigorta şirketi tarafından davalı şirkete sigortalı aracın trafik sigortası kapsamında karşı araç hasarının ödenmesi nedeniyle alkollü araç kullanılmasının teminat dışı olduğu belirtilerek ödenen bedelin rücuen tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Trafik kazası tespit tutanağında, dava dışı alkollü sürücünün, içinde bulunduğu araca, plakası alınamayan bir aracın, sol arka kısmına çarpması ile direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi ile öndeki araca çarpma suretiyle kazanın olduğunun sürücü beyanları ve olay yeri tespiti ile anlaşıldığı hususlarının yazılı olduğu görülmüştür. Yargıtay HGK’nun 11.05.2011 tarih, 2011/17-182 Esas ve 2011/294 Karar sayılı kararında”… taraflar arasındaki Poliçenin Genel Şartlarına göre sigortacının rücu hakkının doğumu için kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle meydana gelmiş olması gerekmektedir; tek başına sürücünün alkollü olması sigortacıya rücu hakkı vermez. Aracı sürenin, alkolün tesiri altında olup, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması halinde, meydana gelen kazanın sürücünün alkollü oluşunun bir sonucu olması gerekir. Başka bir anlatımla sürücü alkollü olsa da olmasa da kaza meydana gelecektiyse bu durum sigortacının sigortalıya rücu edebilmesi için yeterli bir neden değildir. Bu kapsamda alkollü araç kullanma sebebiyle oluşan bir rizikoda sigorta tazminatı ödeyen sigortacı kendi sigortalısına rücu ederken TTK 1281. madde uyarınca böyle bir durumun varlığını ispat ile yükümlüdür. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının her zaman doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağının kabulü gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. Yerel Mahkemece nörolog, hukukçu ve trafik uzmanından oluşan bilirkişi kurulundan alınan raporda davacının salt alkolün etkisi altında kalması dolayısıyla kazanın ortaya çıktığı belirtilmiş ise de bu tespit olayın yukarıda özetlenen oluşumu ve dosya kapsamı ile bağdaşmamaktadır. Alkollü olmayan bir sürücü de kavşakta geçiş önceliğine uymama nedeniyle kazaya sebep olabilir. Kaldı ki, davacının sigortalısı olayda %75 oranında kusurlu olup, … plaka sayılı araç sürücüsünün de olayın meydana gelmesinde %25 oranında kusuru bulunmaktadır. Açıkça görüleceği üzere ve yukarıda değinildiği gibi kaza, tek başına davacı şirket sigortalısı araç sürücüsünün alkollü olmasının etkisiyle meydana gelmemiştir. Olayda bu etmen yanında sigortalı araç sürücüsünün kavşakta geçiş önceliğine uymaması ve diğer araç sürücüsünün kavşağa aracın hızını azaltmadan girmesi şeklindeki davranışlar da rol oynamıştır. Hal böyle olunca, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken; olayın oluş şekline, dosya içeriğine ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına aykırı bulunan bilirkişi raporundaki görüşlere itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ..taraflar arasındaki Poliçenin Genel Şartlarına göre sigortacının rücu hakkının doğumu için kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle meydana gelmiş olması gerekmektedir; tek başına sürücünün alkollü olması sigortacıya rücu hakkı vermez. Aracı sürenin, alkolün tesiri altında olup, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması halinde, meydana gelen kazanın sürücünün alkollü oluşunun bir sonucu olması gerekir. Başka bir anlatımla sürücü alkollü olsa da olmasa da kaza meydana gelecektiyse bu durum sigortacının sigortalıya rücu edebilmesi için yeterli bir neden değildir. Bu kapsamda alkollü araç kullanma sebebiyle oluşan bir rizikoda sigorta tazminatı ödeyen sigortacı kendi sigortalısına rücu ederken TTK 1281. madde uyarınca böyle bir durumun varlığını ispat ile yükümlüdür. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının her zaman doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağının kabulü gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. Yerel Mahkemece nörolog, hukukçu ve trafik uzmanından oluşan bilirkişi kurulundan alınan raporda davacının salt alkolün etkisi altında kalması dolayısıyla kazanın ortaya çıktığı belirtilmiş ise de bu tespit olayın yukarıda özetlenen oluşumu ve dosya kapsamı ile bağdaşmamaktadır. Alkollü olmayan bir sürücü de kavşakta geçiş önceliğine uymama nedeniyle kazaya sebep olabilir. Kaldı ki, davacının sigortalısı olayda %75 oranında kusurlu olup, … plaka sayılı araç sürücüsünün de olayın meydana gelmesinde %25 oranında kusuru bulunmaktadır. Açıkça görüleceği üzere ve yukarıda değinildiği gibi kaza, tek başına davacı şirket sigortalısı araç sürücüsünün alkollü olmasının etkisiyle meydana gelmemiştir. Olayda bu etmen yanında sigortalı araç sürücüsünün kavşakta geçiş önceliğine uymaması ve diğer araç sürücüsünün kavşağa aracın hızını azaltmadan girmesi şeklindeki davranışlar da rol oynamıştır. Hal böyle olunca, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken; olayın oluş şekline, dosya içeriğine ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına aykırı bulunan bilirkişi raporundaki görüşlere itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. …” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece içlerinde nöroloji uzmanı bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Mahkemece hükme esas alınan hüküm kurmaya elverişli, denetimi mümkün , dosyadaki belge ve bilgilere dayanılarak düzenlenmiş bilirkişi heyet raporunda dava dışı alkollü sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile önündeki araca çarpması ile meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğu, tam kusurlu sürücünün 0,83 promil alkollü ve sabah saatlerine sürüş sırasında meydana gelen trafik kazasında güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ya da kaybetmediğinin söylenemeyeceği, kazanın meydana gelmesinde, plakası tespit edilemeyen dava dışı ve alkollü sürücünün arkasından gelen sürücünün de kazanın gerçekleşmesinde rol oynadığı gözetildiğinde, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğinin tespit edilmiş olmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/12/2021