Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/349 E. 2021/184 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/349
KARAR NO: 2021/184
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/10/2018
NUMARASI: 2017/32 Esas – 2018/965 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 09/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın 04/11/2015 tarihinde davacıların murisi olan …’ın içinde yolcu olarak bulunduğu sırada kaza yaptığını, bu kaza neticesinde …’ın vefat ettiğini, kaza neticesinde Büyükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/655 esas ve 2016/384 karar sayılı ilamı ile … asli kusur olduğundan hapis ceza aldığını, …’ın vefatı neticesinde yasal mirasçıları olan … ve …’ın mağdur olduğu ve vefat edenin desteğinden mahrum kaldığını, kaza sonrasında müvekkillerinin herhangi bir ödeme almadıklarını ve SGK tarafından herhangi bir aylık bağlanmadığını, kaza sonrasında … plakalı aracın zorunlu trafik sigortası poliçesi kapsamında davalı … Kooperatifi’ne yapılan başvurularının olumsuz neticelendiğini ve herhangi bir ödeme yapılmadığını, murisin lise mezunu muhasebe hususunda eğitim görmüş olup muhtelif zamanlarda çalıştığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulünü, oluşan ve oluşacak maddi zararların tazmini için şimdilik … için 1.000,00 TL, … için 1.000,00 TL toplam 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatınn kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini … için 167.845,00 TL, … için 63.634,00 TL olmak üzere toplam 231.479,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile Davacı eş … için 99.412,00 TL, diğer davalı çocuk … için 31.390,40 TL destek tazminatının dava tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak davacılara verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı tarafın, yapılacak hesaplamada TRH 2010 tablosunun kullanılması talebinin reddi gerekirken, ek rapor alınması ve yerel mahkemenin işbu ek rapordaki değer üzerinden karar vermesinin isabetli olmadığını, müteveffanın araçta sürücünün zorlamasıyla bulunduğu yani hatır taşıması olmadığını, hatır taşıması yapıldığı gerekçesiyle tazminat miktarında indirim yapılmasının da doğru olmadığını belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 04/11/2015 tarihinde davalı … şirketine 24.06.2015 / 2016 tarihleri arasında ZMSS poliçesi ile sigortalı, desteğin yolcu olarak bulunduğu, dava dışı sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu, destek …’ın vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları, İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu tespit edildiği anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta; dosyada bulunan 26/03/2018 tarihli aktüerya raporunda PMF yaşam tablosu esas alınarak yapılan hesaplamaya göre davacı eş … için 167.845,00 TL, çocuk … için 63.634,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmıştır. İtiraz üzerine alınan 15/11/2017 tarihli ek aktüerya raporunda ise TRH yaşam tablosu esas alınarak yapılan hesaplamaya göre davacı eş … için 124.265,00 TL, çocuk … için 39.238,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmıştır. İlk Derece Mahkemesince gerekçede hangi rapora göre karar verildiği irdelenmemiş olmakla beraber, hatır taşıması uygulanmasına göre, ek aktüerya raporunun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.T.C. Anayasası’nın 153/1.maddesinde Anayasa Mahemesi kararları kesin olduğu; 153/3. maddesinde iptal edilen hükümlerin iptal kararının Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren yürürlükten kalkacağı; 153/5.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ve 153/6.maddesinde ise yargı organlarını bağlayacağı düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında “Anayasa’nın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.” yönünde karar verilerek Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının diğer mahkemelerde görülen davalar bakımından etkisinin ne olacağı açıklanmıştır. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında: “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” yönünde karar verilmiştir (Sonradan çıkan içtihatadı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)). Yukarıya aktarılan mevzuat hükümleri ve uyulması zorunlu yargısal içtihatlardan da anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli müktesep hakkın istisnası olduğu ve uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır (Yargıtay HGK’nun 16.05.2018 tarih, 2017/20-1121 Esas 2018/1104 Karar sayılı kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarih, 2020/1029 Esas ve 2020/6255 Karar sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Üyesi Tuztaş Hüseyin, Anayasa Mahkemesi’nin Karayolları Trafik Kanun’uda Vermiş Olduğu İptal ve Ret Kararının Sonuçları, sayfa 12). Bu açıklamalar çerçevesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 E. ve 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ve 92.maddeleri ile ilgili olarak vermiş olduğu iptal kararının Dairemiz içinde bağlayıcı olduğunun, somut norm denetimi içerdiğinden istinaf aşamasında bulunan ve henüz kesinleşmeyen eldeki uyuşmazlık bakımından da uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’unun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bunun sonucu olarak Yeni Genel Şartların ” Ek 1. Değer Kaybı Hesaplaması”, “Ek:2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” ve ” Ek:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı kısımlarında ki tazminatın belirlenmesine ilişkin esaslar artık uygulanmayacak; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanunu, bu kanunda yer almayan hususlarda ise Türk Borçlar Kanun’un haksız fiile ilişkin hükümlerinde ki usul ve esaslara göre belirlenecektir. Her iki Kanun da hüküm bulunmayan hallerde ise Yargıtay’ın içtihatları uygulanacaktır. Buna göre tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı gereğince TRH 2010 tablosu uygulanacaktır. Somut uyuşmazlıkta, ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi 24/06/2015, kaza tarihi ise 04/11/2015 olup yeni Genel Şartlar yürürlüktedir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda yukarıya aktarılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görüş değişikliği içeren emsal kararına uygun olarak zaten TRH yaşam tablosu esas alınarak hesaplama yapılmış olmasına göre davacı vekilinin TRH yaşam tablosu uygulanmaması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Davalı vekili süresinde cevap dilekçesi vermemiş ve ayrıca yine cevap süresinde müteveffanın hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürülmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı tarafın, süresinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığına göre İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmış olması doğru olmamıştır. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kaldırılarak 15/11/2017 tarihli ek aktüerya raporu esas alınarak davacı eş … için 124.265,00 TL, çocuk … için 39.238,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin isteminin reddine dair aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;2-Davacı eş … için 124.265,00 TL, çocuk … için 39.238,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin isteminin reddine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 11.168,00 TL karar harcından ilk aşamada yatırılan 31,40 TL peşin harç ile ıslah harcı olan 783,82 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 10.352,78 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacılar tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, ile 31,40 TL peşin harç ile 783,82 ıslah harcının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 5-Davacılar tarafından yapılan 450,00 TL bilirkişi ücreti ile 183,20 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 633,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir edilen 447,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 19.483,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.637,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen tahsili ile davalıya tarafa verilmesine,7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 63,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacı … yönünden kesin, davacı … yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/02/2021