Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/348 E. 2021/310 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/348
KARAR NO: 2021/310
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/10/2018
NUMARASI: 2016/815 Esas – 2018/1032 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın 15/06/2015 tarihinde Antalya ilinde seyir halinde iken ters ikamette ve yolun sağ kısmında olan … plakalı araca çarptığını ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı sürücü …’in davaya konu trafik kazası sırasında alkollü olduğunu, kazanın gerçekleşmesinde trafik kurallarını ihlal ettiğini ve %100 kusurlu olduğunu, işbu kaza sonucu müvekkilinin sigortalısı araçta meydana gelen hasar sonrası yapılan ekspertiz incelemesi sonunda 4.690,00 TL’nin sigortalıya ödendiğini, bunun üzerine müvekkilinin sigortalısının haklarına kanuni halef ve akdi halef olduğunu, davalı …’in dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın sürücü ve maliki olduğunu, diğer davalı … şirketinin ise … plakalı aracın trafik sigortacısı olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.690,00 TL rücuen tazminat alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont-avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçedeki maddi zarar teminatlarının kaza tarihi itibariyle kaza başına 29.000-TL olduğunu, davacı şirketin dava açmadan evvel müvekkili şirkete başvuru yapmadığını, bu sebeple öncelikle dava şartı yokluğundan müvekkili şirket yönünden davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla esas ilişkin itirazlarında; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren faiz talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, daha önce protokol hükümlerine aykırı olarak başvuru yapılmadığı için müvekkili şirket yönünden temerrüdün gerçekleşmedi için müvekkili şirketin faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … 31/10/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın … plakalı aracı kendisinin kullandığını iddia etmiş ise de aracı kullananın kendisi olmadığını, sürücünün kardeşi … olduğunu, söz konusu kazada kardeşi …’in 15/06/2015 Tarihinde Antalya İli Manavgat ilçesi D-400 karayolun da seyir halindeyken … plakalı aracın aynı istikamette … plakalı aracının arka tarafından süratli ve tehlikeli bir şekilde gelerek maddi hasarlı kazaya sebebiyet verdiğini, kardeşinin kazadan sonra … plakalı araçtan üzerine doğru öfkeli ve sinirli bir şekilde geldiklerini görünce olay yerinden ayrılıp en yakın karakola gittiğini, kardeşinin kaza esnasında alkollü olduğu iddia edilse de bu iddiaların kesinlikle doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 4.690 TL’nin ödeme tarihi olan 28/08/2015 den itibaren işleyecek avans faizi birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı … şirketinin Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Protokolü ve KTK’nın 97.maddesine göre müvekkiline hiçbir başvuru/talepte bulunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilse bile; daha önceden protokol hükümlerine aykırı olarak başvuru yapılmadığı için müvekkili şirket yönünden temerrüt gerçekleşmediğinden müvekkili şirket aleyhine faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunmaması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle kasko sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin rucüen tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulu da tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğundan mahkemece bu dava şartı yerine getirilmeksizin dava açıldığının tespiti halinde, davacı vekiline 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, başvuru yapılması halinde başvurunun akıbeti beklenmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi olan 29/07/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı … şirketine başvurulmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak yukarıda açıklandığı üzere davacı tarafça sigortalısının yerine geçerek halefiyet hükümlerine göre bu davayı açması nedeni ile davalı … şirketine KTK’nın 97. maddesi gereğince başvuru koşulunu yerine getirmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde tamamlanabilecek nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus atlanarak esastan karar verilmesi doğru olamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda belirtilen esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, 6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemece yeniden yapılacak yargılamada verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2021