Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3466 E. 2022/26 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3466
KARAR NO: 2022/26
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/04/2019
NUMARASI: 2016/989 Esas – 2019/514 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacıların murisinin davalı … şirketine ait ve … Şirketi tarafından işletilen otobüste yolcu iken 15/07/2015 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle vefat ettiğini, şoförün tam kusurlu olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın davalı sigorta şirketine zorunlu karayolu taşımacılık sigorta poliçesiyle sigortalı olup davacılardan …t’in ölenin eşi, davacılar … ve …’nin yaşlarının küçüklüğü nedeniyle ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını, davalı sigorta şirketi tarafından adı geçen davacılar için 147.785,65 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yapıldığını, murisin ölmeden önce bir şirkette çalışması yanında ayrıca nakliye işiyle de uğraştığını, aylık net 3.100,00 TL kazandığını, davacıların murislerinin ölümü nedeniyle ağır bir acı ve üzüntüye düştüklerini bildirmiş, davacılar …, … ve … için şimdilik 1.000.00’er TL yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olarak tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davacı … için 100.000,00 TL, diğer davacılar için 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Şirketi ile … şirketin’den kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 777.626,87‬ TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesi ile; Kaza yapan aracın müvekkili şirkete Zorunlu Karayolu Taşımacılık Sigorta Poliçesi ve Artan Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, KTK md.97 gereği, dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasının zorunlu olması yönündeki dava şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın reddinin gerektiğinin, davacılar vekili Av. …’a …’ın vefatından dolayı 15/03/2016 tarihinde 147.785,68TL ödeme yapıldığını, bu ödeme gereği müvekkili şirketin sorumluluğunu yerine getirdiğinden davanın reddinin gerektiğini, ölenin biletli yolcu olarak taşındığının kanıtlanmasının zorunlu olduğunu, talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, ticari faiz talep edilmeyeceğini bildirmiş, davanın dava şartı yokluğu, sigortalı aracın kusurunun bulunmaması, ölenin biletsiz yolcu olması ve şehir içinde yolcu iken ölmüş olması ve esas yönünden davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; Kazada müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, davacıların ödeme alıp almadıklarının tespiti gerektiğini, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; Aracın sürücüsünün tam kusurlu olmadığını, sigortacı şirket tarafından davacılara 147.785,68 TL ödeme yapıldığını, bu nedenle davacıların tazminat talep edemeyeceklerini, sgk kayıtlarında aylık gelirin 1.300,00 TL olarak gösterilmesi nedeniyle davacıların ölenin 3.100,00 TL geliri bulunduğuna dair iddialarının kabul edilemeyeceğini, davacıların manevi tazminat taleplerinin de yerinde olmadığını, müvekkili şirketin zararın doğmasında hiçbir kusurun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İhbar olunan … Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesi ile; Yolcu Taşımacılık poliçesinden poliçe limiti 175.000,00 TL ödenmiş olduğundan söz konusu rapor ve ihbarı kabul etmediklerini bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın maddi tazminat istemi yönünden kabulü ile; Davanın maddi tazminat istemi yönünden Kabulü İle; davalı … Sigorta Şirketi yönünden poliçe limiti sınırı olan davacı … için 29.658,51 TL, davacı … için 45.326,19 TL, davacı … için 67.229,62 TL ile sınırlı olmak üzere, Davacı … için 63.112,22 TL, davacı … için 96.452,47 TL, davacı … için 143.062,18 TL olmak üzere toplam 302.626,87 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … Sigorta Şirketinden 15/03/2016 tarihinden davalılar … Şirketi ve … Şirketinden 15/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar …, … ve …’a verilmesine, Davanın manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulü ile; davacı … için 50.000,00 TL, davacılar … ile …’ın her biri için 40.000,00’er TL davacılar …, … ve …’ın her biri için 25.000,00’er TL olmak üzere toplam 205.000,00 TL manevi tazminatın 15/07/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Şirketi ve … Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, Davanın manevi tazminatı istemi yönünden Kısmen Reddi ile davacı …’ın fazlaya ilişkin 50.000,00 TL, davacılar … ile …’ın her biri için 35.000,00’er TL davacılar …, … ve …’ın her biri için 50.000,00’er TL olmak üzere toplam 270.000,00 TL’lik istemlerinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta Şirketi vekili ile davalı … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay Kararlarına göre manevi tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu ve dosyadaki tespitlerle çelişki taşıdığını, manevi tazminatın caydırıcılığı ilkesinden çok uzak olduğunu, manevi tazminat talebi için yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kanun ve yargıtay kararları gereği ticari avans faiz türüne hükmedilmesi gerektiğini, vekalet ücreti açısından hatalı hesaplama yapıldığını, mahkeme masrafları ve harçlar hakkındaki hatalı ve eksik tespitler için istinafa başvurduklarını, yerel mahkeme tarafından hazırlanan gerekçeli karar içeriğinde dava ile ilgisi olmayan düzenlemeler mevcut olduğunu, yerel mahkemenin 2.nolu senaryoya göre hüküm kurduğunu, lakin gerekçede 1.nolu senaryodan bahsettiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gelire ilişkin itirazları değerlendirilmeksizin maaş bordrosu olan müteveffa yönünden emsal ücrete göre hesaplama yapılarak karar verilmesinin başlı başına bir bozma sebebi olduğunu, hesaplamada Yargıtay İçtihatlarına göre asıl olanın resmi gelirin kullanılması olduğunu, müvekkil şirketçe yapılan ödemenin resmi maaş bordrosuna dayanmakla yeterli olduğunu, sorumluluk yerine getirildiğinden yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … A.Ş. vekili süre tutum sonrası verdiği istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin 24/04/2019 tarihli kararında maddi ve manevi tazminatta olay tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunu kabul etmediğin belirterek bilirkişi raporu ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğunu, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 15/07/2015 tarihinde, davacıların murisi …’ın içinde yolcu olarak bulunduğu ve davalı … şirketine ait , … Şirketi tarafından işletilen ve davalı sigorta şirketine Zorunlu Karayolu Taşımacılık Sigorta Poliçesi ve Artan Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan … plakalı otobüsün tek taraflı meydana gelen trafik kazasında, sürücü ile davacıların murisi ve dava dışı kişilerin vefat ettiği ve yaralandığı, davacıların bakiye destekten yoksun kalma( …, … ve … için) ve tüm davacılar için manevi tazminat talebinde bulundukları anlaşılmıştır. Davacılar vekili dava dilekçesinde desteğin gelirine ilişkin talebinde,”Delil listesi ekinde sunulan SGK hizmet dökümünde müteveffanın son aldığı ücret toplamı brüt 1.300,00-TL olarak görünmektedir. Hâlbuki, müteveffa …, çalıştığı şirkete ait inşaatta işçilerin koordine edilmesi /şantiye personel sorumluluğu işini yapmakta olup ayrıca işlerin görülmesi için nakliye işini de kendi üzerine kayıtlı … plakalı ve … marka araç ile yapmaktaydı. Bu hali ile müteveffa …’ın eline geçen Aylık Net Ücreti 3.100,00-TL’dir.” açıklamasında bulunarak tanık ve inşaat işçileri sendikalarından emsal ücret araştırmasına dayanmıştır. Hükme esas bilirkişi kök ve ek raporda desteğin gelirinin SGK hizmet dökümüne göre davacının geliri aylık net ücrete göre asgari ücretin 1.073,56 katına göre (bunu 1.senaryo olarak adlandırmış) ve dosyaya gelen sendika yazı cevaplarına göre de 2. ihtimalde 2.811,61 katı ve 3. ihtimalde de asgari ücretin 3,5 katı olarak esas alınmak suretiyle hesaplama yapmıştır. Mahkemenin gerekçeli kararında “Davacı taraf dava dilekçesinde ölenin çalıştı iş yanında ayrıca nakliyecilik yaptığını, aylık net 3.100,00 TL geliri bulunduğunu iddia etmiş ise de bu iddianın yazılı belgelerle kanıtlanmasının zorunlu bulunduğunu, yalnız tanık beyanı ile kanıtlanamayacağı, davacı tarafın iddiaya ilişkin yeterli delil niteliği taşıyan yazılı delil sunamadığı dikkate alınarak murisin ölmeden önce çalıştığı şirketteki bordrolarında aldığı aylık ücret üzerinden bilirkişi tarafından yapılan hesaplama göz önünde tutularak hüküm kurulmuştur. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen hükme ve denetime elverişli bilirkişi rapor ve ek raporu ile; davalı sigorta şirketinin davacılar …, … ve …’a yaptığı destekten yoksun kalma tazminatlarının indirilmesinden sonra mahkememizce kabul gören murisin maaş bordrosunda görülen maaş miktarı baz alınarak yapılan hesaplama sonucu bilirkişi raporunda birinci senaryo olarak tanımlanan hesaplama ile davacının desteğinden yoksun kalan davacı reşit olmayan çocuklar … için 63.112,22 TL, davacı … için 96.452,47 TL ve davacı eş … için 143.062,18 TL olmak üzere toplam 302.626,87 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … Sigorta Şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davacı … için 29.658,51 TL, davacı … için 45.326,19 TL, davacı … için 67.229,62 TL olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen davalı şirketin aracının ticari araç niteliğinde bulunduğu göz önünde tutularak avans faizi ile davalı sigorta şirketinden 15/03/2016 tarihinden davalılar … Şirketi ve … Şirketinden ise kaza tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile tahsiline, ” açıklamasında bulunmuş ise de ( hükümde de aynı miktarlar) açıklanan ve hükmedilen destekten yoksun kalma miktarları bilirkişi raporunda 2. ihtimalde (senaryo) asgari ücretin 2.811,61 katı olarak yapılan hesaplamadaki miktarlar olup, gerekçeli kararın çelişkili olduğu görülmüştür. Kaldı ki destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, desteğin en son çalıştığını bildirdikleri işyerinden kazadan önce 13/07/2015 tarihinde işten ayrıldığı SGK’dan gelen yazı cevabı ile anlaşıldığı ve davacının asgari ücretin çok üstünde kazanç sağladığını ispat edemediği anlaşılmakla desteğin bilinen son kayıtlı ücretine göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulması gerekirken, asgari ücretin 2.811,61 katı olarak yapılan hesaplamadaki miktarlara göre hüküm kurulması doğru olmamıştır. Yine Mahkeme gerekçeli kararında “Kazaya ilişkin yapılan ceza yargılamasında davalı …’un taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan mahkumiyetine karar verilmiş, karar 01/12/2014 tarihinde itirazın reddi ile kesinleşmiş, karara dayanak alınan bilirkişi raporunda ölen asli davalı … tali kusurlu olarak tespit edilmiştir.” şeklindeki davayla ilgisi olmayan açıklamaların gerekçede bulunması da usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu yönlere değinen istinaf itirazları yerindedir. Davalı sigorta şirketi davadan önce yapılan ödemenin yeterli olduğu itirazına gelince, hükme esas aktüer raporda ödeme tarihindeki verilere göre ve kayıtlı aylık kazancı esas alınarak yapılan hesaplamada ortaya çıkan fark göz önüne alındığında buna ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Dava dilekçesinde avans faizi talep edildiği, kazaya karışan araç, ticari araç olan otobüs olduğu ve yolcu taşıma işinde kullanıldığına göre maddi tazminat yönünden avans faizine hükmedilmesi doğru ise de manevi tazminat için yasal faize hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Bu nedenle bu hususa değinen davacılar vekili istinaf talebi yerinde olup, davalı … A.Ş. vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Kabule göre de; Mahkemenin karar yılında geçerli AAÜT hükümlerine göre davacılar … ve … lehine ayrı ayrı 40.000 TL manevi tazminat miktarları üzerinden 4.750,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken gerekçeli kararın hüküm fıkrasında 6.a ve 7.a bentlerinde hatalı olarak 4.200,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi, yine gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3.a maddesinde “10,25 TL + 1.024,00 TL tamamlama harcı =1,034,25 TL” harç yatırıldığı belirtildiği halde, 3.c maddesinde sadece 10,25 TL’nin davalılardan tahsil edilmesi şeklinde yazılması ve 1.024,00 TL tamamlama harcının ilave edilmemiş olması ve 850,00 TL bilirkişi ücretinin yargılama giderine dahil edilmemiş olması da hatalı olmuştur. Dairemiz kararının kapsamına göre manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf itirazı şimdilik incelenme konusu yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili, davalı … Sigorta Şirketi vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili, davalı … Sigorta Şirketi vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- Davacılar , davalı … Sigorta Şirketi ile davalı … A.Ş tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/01/2022