Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3428 E. 2019/4103 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/3428
KARAR NO : 2019/4103
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 30/10/2019
NUMARASI : 2019/7881 D.İş Esas 2019/228 D.İş Karar
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda özetle, 05/05/2018 tarihinde …. plakalı aracın seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda meydana gelen tek taraflı yaralanmalı trafik kazasında araç içerisinde yolcu olan müvekkilinin yaralanması sonucu oluşan maluliyet nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL kalıcı sakatlık tazminatının emsal ücreti ve brüt geliri dikkate alınarak hesaplanarak kaza tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde: davacı tarafından müvekkiline yapılan başvuru sonucu hasar dosyası açıldığını, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ile bir kısım evrakların eksik olduğunu, bu nedenle yeterli değerlendirme yapılamadığı gerekçesi ile başvurunun dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, kusur tespiti yapılması gerektiğini, kazadan kaynaklı davacının daimi maluliyetinin oluşup oluşmadığının tespit edilerek yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması gerektiğini, gelir durumuna ilişkin somut belge ve delil sunulmaması halinde yasal asgari ücret esas alınarak aktüer hesaplaması yapılmasını, davacının kaza sırasında müvekkiline sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğundan hatır taşıması olup olmadığı hususunun araştırılarak indirim yapılması gerektiğini, müvekkilinin varsa tazminat yükümlülüğünün başvuru tarihinde muaccel hale geleceğinden faizin başvuru tarihinden itibaren başlaması ve yasal faiz olması gerektiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından: “Başvuru talebinin kabulü ile sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 116.352,70 TL’nin 02/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak başvurana ödenmesine” karar verilmiş, karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiş, İtiraz Hakem Heyeti “Davalı vekilinin Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen 03/08/2019 tarih ve 2019/64208 sayılı karara vaki itirazın kabulüne, kararın kaldırılmasına, başvurunun dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine” karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kaza tarihi itibariyle Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine uygun raporun hazırlandığını ve dosyaya sunulduğunu bu nedenle Sigorta Tahkim Komisyonun İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın hatalı olduğunu belirterek kaldırılmasını, başvurunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İHH tarafından verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/13.maddesinin “Komisyona gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren onbeş iş günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir.” hükmü ile Sigorta Tahkime başvuru için Sigorta şirketine başvurulması zorunlu hale getirilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddeside 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Sigorta kuruluşuna yazılı başvuru halinde eklenmesi gereken belgelere madde metninde açıkça yer verilmemiş; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.2.1 maddesinde ise kaza veya zararın tespit edilebilmesi için gerekli tüm belgeler ifadesi kullanılarak tek tek belgelerin sayılması yoluna gidilmemiştir. Ayrıca sigortacının hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme sigorta şirketi için belirlenen sekiz günlük ödeme süresinin başlangıcı için önem taşıyacaktır. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen Sigorta şirketine başvuru koşulu da mahiyeti itibariyle eksik evrakların tamamlanması ya da dava tarihinden sonra başvuru yapılması suretiyle her zaman giderilmesi mümkün olduğundan usul ekonomisi ilkesi gereğince tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/12/2018 tarih, 2018/4932 Esas ve 2018/12056 Karar sayılı kararında “Dairemiz uygulamalarında sigorta davalarında örneğin dain-mürtehinden muvafakat alınması, İİK’nin 277. maddesinden kaynaklanan davada “aciz belgesi” gibi dava şartı ibrazı olarak kabul edilen hususlar bu eksiklik varsa dava usulden red edilmemekte bu eksiklik tamamlatılmaktadır. Somut olayda davacılar destek zararının tazmini için Güvence Hesabı’na yazılı olarak başvurmadan doğrudan doğruya dava açmış iseler de, salt yazılı başvuru hususu belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, mahkemece davacılara davalı …ya yazılı müracaat etmeleri için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği ” yönünde karar verilerek KTK’nın 97. maddesinde getirilen başvuru koşulunun tamamlanabilir dava şartı olduğu kabul edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, Sigorta şirketine başvuru tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup başvuru tarihinden önce davalı … Şirketine yapılan başvurunun eksik evrak nedeniyle karşılanmadığı görülmüştür.İHH tarafından “Başvuran tarafça ibraz edilen maluliyet raporunun, ilgili yönetmelik ekinde belirtilen forma uygun düzenlenmemiş olduğu, başvuranın muayene edilmeksizin yalnızca tıbbi belgelerin fotokopisinin incelenmesi ve yönetmelikte belirtilen uzman hekimlerin katılımı olmadan hazırlandığı, mütala olarak hazırlandığı anlaşılmaktadır. bu durumda başvuran tarafça sunulmuş iş bu raporun sigorta şirketine gerekli belgelerle yapılan geçerli bir başvuru niteliği oluşmadığı, dolayısıyla, başvuran tarafın davadan evvel, genel şartların belirttiği Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun belirlenmiş maluliyet raporu ile usulüne uygun olarak sigorta şirketine başvuru şartını ikmal etmediği” gerekçesi ile başvurunun usulden reddine karar verilmiştir. Eksik olduğu bildirilen Yönetmelikteki kriterleri sağlayan maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporunun alınması için geçecek süre nazara alındığında KTK’nın 97. maddesinde öngörülen 15 günlük cevap süresinin makul olmayacak şekilde aşılması sonucu doğacağından başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerekir.Tamamlanabilir dava şartı niteliğinde ki bir hususun eksik/ hatalı yerine getirilmiş olması halinde eksiliği gidermek üzere kesin mehil verilmeksizin başvuru koşulunun yerine getirilmediği kabul edilerek usulden red kararı verilmesi yargıya ulaşılabilirliğe engel mahiyette olacaktır. Kaldı ki hakem heyeti önüne gelen bir uyuşmazlıkta HMK’nın 281/2-3.maddesi gereğince denetim yaparak resen maluliyet raporunda ki eksiklik veya belirsizliğin tamamlanması için ara karar kurularak başvuran vekiline mehil verilebilir. Bu durumda İHH tarafından, davacı tarafından, davalı … Şirketine KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulunun yerine getirildiği ve olumsuz sonuçlandığı ve buna bağlı olarak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/13.maddesinde ki başvuru koşulunun da yerine getirildiği kabul edilerek, dosyaya sunulan maluliyet raporu eksik ya da hatalı ise bu eksikliği gidermek üzere davacı vekiline kesin mehil verilmesi ve davalı vekilinin UHH kararına karşı diğer itirazları da incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde usulden red kararı verilmiş olması doğru olmamıştır.Belirtilen nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılarak dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna iadesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,5-İstinaf başvurusu için davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,7- İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2019