Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3413 E. 2021/2212 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/3413
KARAR NO: 2021/2212
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 18/07/2019
NUMARASI: 2015/574 Esas – 2019/812 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 31.10.2012 tarihinde, müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan ve …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, … plakalı araç ile kazaya karıştığını, sigortalı araç sürücüsünün kaza anında alkollü olmasından dolayı %100 kusurlu olduğunun belirlendiğini, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğini, … plakalı aracın hasar tutarı karşılığında 16.682,00 TL ödediğini ve 4.000,00 TL’sinin tahsil edilebildiğini, sürücü …’ın alkollü olması nedeniyle ödenen tazminatın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; … plakalı aracın davacının trafik sigortası teminatı altında olduğunu, kaza anında … plakalı aracı kullanan …’ın kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, kaza tespit tutanağının ve hasar tespitinin kabul edilmediğini, kasıt ve ağır kusur söz konusu olmadığı için meydana gelen hasarın teminat altında olduğunu, davacıya hasara ilişkin ödeme yapıldığını ve bu bağlamda başkaca borçlarının kalmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulü ile, Sabit olan 12.682,00 TL asıl alacağın, 1.350,89 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.032,89 TL alacağın asıl alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak yasal faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, Likit bir alacak bulunmaması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin Reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin, sigorta şirketine yaptığı ödemenin hiç bir şekilde ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, alkollü araç sürme ile kazanın oluşu arasında “nedensellik bağı” aranması gerektiğini, maddi hasarı büyük olmayan bir kazanın neticesinde bu kadar yüksek hasar miktarının tespit edilmiş olmasının mümkün olmadığını, hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, davacı yanın dayanmış olduğu kaza tespit tutanağınında geçerli olmadığını, tespit tutanağında mahkemenin yerine geçerek kusur tespiti yapıldığını, böyle bir tutanağın kabul edilemeyeceğini, söz konusu olayda, kasıt ve ağır kusur var mı yok mu araştırmasının mahkemeye ya da mahkemenin görevlendirdiği bilirkişiye ait olduğunu, “tazminat gerektiren olay sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru” sonucunda meydana gelmişse ancak bu durumda davacı sigorta şirketinin rücu hakkından söz edilebileceğini, ” hükmü karşısında her ne kadar davacı sigorta şirketi rücu hakkının doğduğu iddiasında bulunmuş ise de rücu hakkının oluşmadığını, meydana gelen trafik kazasında …’ın kasti bir hareketi veya ağır bir kusuru söz konusu olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin tahsili için yapılan takibe itiraz üzerine itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 31.10.2012 tarihinde, davacının trafik sigortası teminatı altındaki, dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı aracın … plakalı araç ile kazaya karıştığı; sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’ın kaza anında 1,32 promil alkollü olduğu … plakalı aracın hasar tutarı karşılığı 16.682 TL ödendiği ve davalı taraftan 4.000 TL tahsil edildiği belirtilerek , sürücü …’ın alkollü olması nedeniyle ödenen tazminatın kalan kısmının tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itirazı ile durması nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında, 31.10.2012 tarihinde, saat 20:25 sularında, … Sokaktan kavşağa gelen ve sola dönen sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı otomobilin arkasına, … Caddesi boyunca ileri yönde seyrederek kavşağa gelen sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı kamyonetin önü ile çarptığı, sürücü …’ın 1,32 promil alkollü olduğu, sürücü …’ın arkadan çarpma ve alkollü araç kullanma kurallarını ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu belirtilmiş, diğer sürücüye kusur izafe edilmemiştir. Aksi ispat edilinceye kadar geçerli olan resmi merciler tarafından düzenlenmiş kaza tespit raporu ile Mahkemece alınan kusur raporu birbiriyle örtüştüğünden kusura yönelik, raporda davacının ödediği 4.000 TL nin mahsubu ile hesaplamanın yapıldığı anlaşıldığından ödemenin dikkate alınmadığına ve kaza tarihinde karşı taraf aracının 2012 model olup trafiğe kazadan 5 ay önce çıktığından parça değer artış bedeli de düşülmeden hesap yapıldığı anlaşılmakla hasar bedeline yapılan istinaf itirazları yerinde değildir. 2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde ise alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. Dava, trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. ZMMS’de sigortacının rücu hakkı, TTK’nin 1301/2 maddesi, 2918 sayılı KTK’nin 95/2 maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Yine davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları). Bu tür davalarda sigortacı, 2918 sayılı KTK’nin 95/2 maddesi uyarınca tazminat yüklülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3. kişilere karşı ileri sürümeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebileceğinden davalının bu yöne dayanan ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, kazanın meydana gelmesinde alkolün münhasıran etkili olup olmadığının tespiti hususunda içinde nöroloji uzmanı da bulunan bilirkişi heyetinden alınan raporda, sigortalı araç sürücüsü …’ın 1,32 promil alkollü olduğu, kazanın münhasıra sürücü …’ın alkol etkisi altında olmasından kaynaklandığı, karşı taraf sürücüsünün kusursuz olduğu, davacı şirkete sigortalı aracı kullanan sürücü …’ın asli ve tam kusurlu olduğu tespit edilmesine göre kazaya karışan karşı araçtaki hasarın, poliçe teminatı dışında kalacağı yönündeki mahkeme kabulü yerindedir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 958,59 TL harçtan peşin alınan 239,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 718,94 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/12/2021