Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/3394
KARAR NO: 2021/2211
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2017/1082 Esas – 2019/564 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar )
KARAR TARİHİ: 17/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil sigorta şirketi nezdinde 17.10.2015 – 17.10.2016 tarihlerini kapsar … poliçe Nolu Kasko Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sahibi kaza tarihi itibariyle …Limited Şirketi olup araç sürücüsü … olduğunu, kaza tarihi olan 26/02/2016 tarihinde, müvekkil şirket nezdinde sigortalı olan … plakalı araç …’ın sevk ve idaresinde, seyir halindeyken davalı yanın işleteni/maliki olduğu … kapı numaralı aracın geriye doğru kayarak sigortalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini belirterek borca karşı yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptalini, icra takibinin kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; … inşaatı adi ortaklığı ticari işletmesinin, İstanbul üçüncü havaalanı projesinin inşası amacıyla Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre adi ortaklık olarak kurulan ve tüzel kişiliği bulunmayan bir adi ortaklık olduğunu, 08.03.2017 Tarih … Sayılı Ticaret Sicil Gazetesi ile görüleceği üzere dava tarihi itibariyle adi ortaklığı oluşturan şirketler … A.Ş., …A.Ş., … A.Ş, … A.Ş., … A.Ş olduğunu, taraf teşkilinin sağlanabilmesi için adi ortaklığı oluşturan tüm şirketlerin davaya dahil edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte- davacının işbu dava ile talep ettiği alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, dava konusu kaza dava dışı … Ltd. Şti. çalışanı …’ın aceleci ve dikkatsiz davranışı neticesinde meydana geldiğini, bu ağır kusurlu davranış nedeniyle müvekkil şirkete kusur atfedilerek rücu talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla davaya konu hasar bedelinin 17.04.2016 tarihinde öğrenildiğinin kabul edilmesi halinde davacının, takip başlatılma tarihine kadar beklemiş olmasının, işlemiş faizler yönünden müterafık kusurunun bulunduğunu gösterdiğini, davacının takibinde kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini ve müvekkil şirket lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulü ile; 46.919 TL tazminatın ödeme tarihi olan 09/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu olay bakımından dava dışı …’ın %100 kusurlu olduğunu, müvekkili şirketlere kusur izafe edilebilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketlerin adam çalıştıranın sorumluluğu bakımından üzerilerine düşen tüm yükümlülüğü eksiksiz olarak yerine getirmiş olduğunu, dava dışı … tarafından istihdam edilen sürücünün %100 asli kusurlu bulunmasına rağmen, müvekkil şirketlere kusur izafe ederek davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, dava konusu kazanın, dava dışı … çalışanı …’ın aceleci ve dikkatsiz davranışı neticesinde meydana gelmiş olduğunu, bu ağır kusurlu davranış nedeniyle müvekkil şirketlere kusur atfedilerek karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, öncelikle müvekkil şirket … bakımından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca dava konusu olayda taraflarınca bütün tedbirler alınmış olduğundan ve dava dışı şirket çalışanının ağır kusuru bulunduğundan müvekkil şirketlere kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı sigorta şirketi nezdinde 17.10.2015-17.10.2016 tarihlerini kapsar … poliçe Nolu Kasko Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı, mülkiyeti kaza tarihi itibariyle … Limited Şirketi olan araca, kaza tarihi olan 26/02/2016 tarihinde sürücü … idaresinde seyir halinde olan, davalı yanın işleteni/maliki olduğu 06-409 kapı numaralı aracın, geriye doğru kayarak, çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiği, kasko poliçe kapsamında ödenen bedelin tahsili için yapılan takibe itiraz üzerine açılmış itirazın iptali isteminin takip borçlusu olarak tüzel kişiliği bulunmayan … İşletmesi’ne açılması nedeniyle davadan sonra verilen ıslah dilekçesi ile adi ortaklığı oluşturan şirketlerin davaya dahili istendiği ve davanın da alacak davasına dönüştürüldüğü anlaşılmıştır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı kararında, “… Adi ortaklığa karşı açılmış olan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Bu durumda, adi ortaklığı oluşturan tüzel kişilerin ayrı ayrı davalı olarak gösterilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması gereklidir. Bu sebeple davacı vekiline, adi ortaklığı oluşturan tüm ortakları davalı olarak göstermesi, dava dilekçesinin tebliği ve delillerin bildirilmesi için süre verilmeli ve taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmelidir. Tüzel kişiliği olmadığı halde, adi ortaklık adına davetiye çıkartılması, dosyada taraf teşkili sağlanamadan işin esasına girilerek adi ortaklık aleyhine hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. ” belirlemesinde bulunmuştur. Davacı vekili tarafından verilen ıslah dilekçesi ile … Ticari İşletmesi’ni oluşturan şirketlere ayrı ayrı dahili dava dilekçesi tebliğ edilip dava da alacak davasına dönüştürüldüğünden taraf teşkili sağlanmış olmakla bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. Mahkemece, 01/10/2019 tarihli tashih kararı ile “Mahkememize ait 2017/1082 Esas, 2019/564 Karar sayılı dosyasının 25/06/2019 tarihli gerekçeli karar başlığının davalılar kısmının 1., 2. ve 3. bendinde yapılan maddi hatanın aşağıdaki şekilde; “…Ticari İşletmesi bünyesinde yer alan; … A.Ş …Mh…. Cd.N…. Üsküdar/İstanbul
…A.Ş. … Mah…. Cad. … Sk.No…. Beykoz/İstanbul” tashihen düzeltilmesine, dair karar verilmiş, davalı olan 5 şirketin adi ortaklık bünyesindeki şirketler olarak belirtilmesi ile adi ortaklığın davada taraf olmadığı vurgulandığı, adi ortaklık aleyhine ayrıca bir hüküm oluşturulmadığı anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. Dava konusu olaya ilişkin olarak düzenlenen Alt İşveren Kaza Olay Tutanağına göre 26.02.2016 günü saat 05:30 sıralarında Pist döküm sahası girişinde seyir halinde iken … İnşaat’a ait … plakalı ve… kapı numaralı aracın hemen önündeki …’ya alt …kapı numaralı kamyonun bir önündeki araca arkadan çarpması sonucu frenlerinin boşalmasıyla geri geri kaçırarak arkadan gelen …firmasının … kapı numaralı kamyonunun kupasından ön tarafından çarpmanın meydana gelen kaza sonucunda bir yaralanma olmadığı, büyük maddi hasarla sonuçlandığı belirlenmiş olup tutanakta her iki araç sürücüsünün de aynı doğrultuda beyanda bulundukları anlaşılmakla bilirkişinin davalı şirket sürücüsünü olayda %100 kusurlu olarak belirlemesinde verilere aykırılık bulunmadığından kusura ilişkin istinaf yerinde değildir. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Davalıların oluşturduğu … Ticari İşletmesi adına yapılan çalışma sırasında ve kazaya sebep olan aracın adi ortaklığa ait olması nedeni ile, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludurlar. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Bu nedenle Mahkemece davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.205,03 TL harçtan peşin alınan 801,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.403,75 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/12/2021