Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3323 E. 2022/59 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3323
KARAR NO: 2022/59
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2017/233 Esas – 2019/191 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin içinde bulunduğu araca 19/11/2016 tarihinde seyir halindeyken davalının kullanımında olan … plakalı aracın çarpması sonucu yaralandığını, müvekkilinin kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını, kaza tarihindeki ZMSS poliçesinin davalı tarafından düzenlendiğini, yapılan başvuruya rağmen maddi tazminatın sigorta şirketinden ödenmediğini ileri sürerek 1.000,00TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkilinin sorumluluğunun sigorta poliçesi limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuruyla orantılı olduğunu, kusurun usulüne uygun şekilde belirnerek davalının kusurunun düşürülmesi gerektiğini, müvekkilinin dava öncesi temerrüde düşürülmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın, davacının yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün ihbarının, kazada kusurunun bulunmadığını, davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün kusuru sonucu kazanın meydana geldiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat davasının ödeme nedeniyle konusuz kalması üzerine feragat edildiğinden davanın esası ile ilgili karar vermeye yer olmadığına, Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 7.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Haksız eylem sonucu müvekkilin hayatında meydana gelen değişiklikler dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının oldukça düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Manevi tazminat talepleri kötüniyetli olarak zenginleşme amacıyla sırf karşı tarafa zarar vermek kastıyla kullanılamayacağını, bunun hukuka aykırı olduğunu, olay yerinde keşif yapılması taleplerinin red edilerek sadece kolluk görevlilerinin tutmuş olduğu tutanaklar esas alınmak sureti ile kusur incelemesine gidilmeden ve aleyhine tam kusurlu raporu oluşturulduğunu, buna göre de mahkumiyetine karar verildiğini, tazminat kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı taraftan haksız olarak kazanç elde etmek amacıyla tazminat talebinde bulunduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 19/11/2016 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklet ile davalı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasınd motosiklette yolcu olan davacının yaralandığı, bu yaralanma nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep ettiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen maluliyet raporunda davacının trafik kazasına bağlı yaralanması sonucu %12.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin rapor edildiği anlaşılmıştır. Yargılama sırasında davalı … şirketi tarafından ödeme yapıldığı için maddi tazminat talebinden feragat edilmiş olup istinaf manevi tazminata ilişkindir. Kaza tespit tutanağında, davalı sürücü doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma kuralını ihlal ettiğinden asli, dava dışı motosiklet sürücüsü ise kavşaklara girerken hız azaltmama kuralını ihlal ettiğinden tali kusurlu olarak belirtilmiştir. Ceza Mahkemesince ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda ise,”.. sürücü …, yönetimindeki otomobil ile olay mahalline geldiğinde … Caddesine sola dönüşe geçmeden evvel, yeterli mesafeden dönüş işaretini vererek kendi yol bölümünün soluna yanaşması, karşı yön trafiğini kontrol etmesi, karşı yönden gelen motosikletin geçmesini müteakip kontrollü şekilde dönüşünü tamamlaması gerekir iken bahsedilen bu hususlara riayet etmemiş, karşı yönden gelen ve emniyetle durdurulamayacak kadar yaklaşmış olan motosikletin uyarı ve ikazlarına rağmen kontrolsüzce sola dönüşe geçmiş, bu davranışı ile doğrudan seyreden motosiklet sürücüsünün seyir şeridini kapatması neticesi meydana gelen olayda; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışları ile asli ve tam kusurludur. Motosiklet sürücüsü …, yönetimindeki motosiklet ile sağ şeridini takiben olay mahalline yaklaştığında seyir şeridini kapatan…. sürücü idaresindeki otomobil ile çarpışmaları neticesinde meydana gelen olayda; atfı kabil kusuru bulunmamaktadır.” belirlemesi yapılmıştır. Ceza Mahkemesince bu rapor esas alınarak karar oluşturulmuş, sanık …’nın istinafı üzerine istinaf istemi kararda isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir. İlk Derece Mahkemesince ayrıca kusur raporu alınmamıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince, hukuk hakimi ceza hakiminin tespit ettiği kusurla bağlı değil ise de Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakalar yönünden Ceza Mahkemesi kararı ile bağlıdır. Bu bağlamda Ceza Mahkemesince hükme esas alınan raporda belirtildiği gibi olayda davalı sürücünün tam ve asli kusurlu olduğu kabul edilmiş ve bu karar derecattan geçerek kesinleşmiş olmakla kusura ilişkin maddi vakıalar İlk Derece Mahkemesi için de bağlayıcı olduğundan ayrıca kusur raporu alınması da gerekmediğinden kusura ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” TBK’nın 56/1. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıdaki yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı, iyileşme süresi ve tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince belirlenen manevi tazminat miktarının TBK’nın 56/1.maddesindeki düzenlemeye, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davacı ve davalı …’nın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ve davalı …’nın yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-(a)Davacı yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, (b)Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 478,17 TL harçtan peşin alınan 120,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 358,17 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/01/2022