Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3214 E. 2021/2206 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3214
KARAR NO: 2021/2206
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2016/349 Esas – 2019/523 Karar
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 17/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kendi şeridinden çıkarak müvekkilinin yolcu konumunda olduğu araca çarpması sonucu müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiğini, …’in 1.28 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, %100 asli ve tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkilinin kazada hiçbir kusurunun olmadığını ve yolcu olduğunu, sigortası bulunmayan araç ile yaptığı yaralamalı, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı kurumun bu rapora ilişkin de herhangi bir ödeme yapmadığını belirterek sürekli iş görmezlik tazminatının olay tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 108.084,16 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın kaza tarihinde sigortasının bulunduğunu, bu sebeple müvekkili kurumun bu davada husumet sahibi olamayacağını, kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsüne davanın ihbar edilmesinin gerektiğini, dava konusu kazadaki kusur oranının Adli Tıp kurumunca belirlenmesinin gerektiğini, yine iş göremezlik durumununda bu kurumca belirlenmesi gerektiğini, var ise ortaya çıkacak maluliyet ve iş gücü kaybına ilişkin uzman bilirkişilerden rapor alınmasını, hatır taşımacılığı durumu olduğundan tazminatta indirim yapılmasının gerektiğini, ilgili kurumlardan davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının, aylık bağlanıp bağlanmadığının sorulmasını, müvekkilinin haksız fiilin gereçekleşmesinde taraf olmadığını bu sebeple kaza tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile (bilirkişi …’in 19/07/2017 tarihli raporunda hesaplanmış olan ve ıslah ile talep edilen 3.900,00 TL gecici iş göremezlik ve 104.184,16 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı toplamı olan 108.084,16 TL toplam tazminat miktarından %20 oranında hatır taşıması indirimi ve %20 oranında müterafik kusur indirimi olmak üzere toplam %40 indirim uygulanmak suretiyle) 64.850,50 TL toplam tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazla talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararda davacı müvekkilinin dava konusu kazanın oluşumunda %20 oranında müterafik kusurunun bulunduğundan bahisle, ıslah edilen tutar üzerinden bu oranda indirime gitmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, ıslah edilen tazminat tutarına toplamda %40 indirim uygulamış olduğunu, bu takdiri indirimine bağlı olarak da davalı yan lehine reddedilen dava değeri üzerinden 5.105,70-TL vekalet ücretine hükmedildiğini, davalı yan lehine hükmedilen söz konusu karşı vekalet ücretinin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tarihinin 18.02.2016 olduğunu, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarının işbu davada uygulanması gerektiğini, davaya konu kazayla ilgili olarak soruşturma aşamasında uzlaşma sağlanmış olduğunu, davacının dava açma hakkı bulunmadığını, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, maluliyet oranı bakımından müvekkil kurumun sorumluluğu söz konusu kaza ile illiyet bağı kurulabilen maluliyet oranı ile sınırlı olduğunu, davacının kalıcı maluliyetinin kesin olarak tespiti için geçmesi gereken süreye de uyulmadığını, yeni genel şartların yürürlüğe girmesi sonrası gerçekleşen kazalarda geçici işgöremezlik zararından sosyal güvenlik kurumu sorumlu olduğunu, geçici işgöremezlik tazminatının teminat dışı haller arasında sayılmış olduğunu, bu nedenle, geçici işgöremezlik zararından müvekkil kurumun sorumluluğu bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 18.02.2016 tarihinde sürücü …’in yönetimindeki … plakalı ve trafik sigorta poliçesi bulunmayan araç ile sürücü … yönetimindeki … plakalı aracnı ile çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeniyle sürekli işgöremezlik nedeniyle maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı … vekilinin istinaf sebepleri yönünden yapılan incelemede; Olayda dava dışı sürücü …’in şerit ihlali nedeniyle tam %100 kusurlu olduğu, karşı yönden gelen dava dışı sürücü …’ın kusursuz olduğu belirlenmiştir. Kusurlu sürücü … hakkında sanık sıfatıyla Ordu 3. Asliye Ceza Mahkemesinde davacının yaralanması ile ilgili yapılan yargılama sonucu sanık …’in cezalandırıldığı anlaşılmıştır. Davacı ile uzlaşma sağlandığına ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Davalının istinaf dilekçesi ekinde ibraz ettiği uzlaşma belgelerindeki imzalar ise dava dışı sürücülere aittir.Bu nedenle uzlaşma ile ilgili istinaf talebi yerinde değildir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihine göre uygulanması gerken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği anlaşıldığına göre davalı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. HMK’nın 176.maddesinde düzenlenen ıslah mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Mevcut istem korunarak dava konusu ile ilgisi olmayan başka bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Yukarıda açılanan ilkeler çerçevesinde davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, geçici iş göremezlik tazminatı talebi olmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Mahkemece de sürekli ve geçici maluliyete göre yapılan aktüer raporu esas alınarak ıslah edilen tutar üzerinden tazminata hükmedilmiştir. Oysa davacı, sadece sürekli iş göremezlik tazminat talebinde bulunduğuna göre dava dilekçesindeki talebi ile bağlıdır ve dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, geçici iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığı gözden kaçırılarak geçici iş göremezlik tazminatı hakkında da hüküm kurulması doğru olmamıştır.( Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/5629 Esas ve 2015/13201 Karar sayılı ilamı). Bu kabule göre davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat harici olduğu yönündeki istinaf talebi inceleme konusu yapılmamıştır. Davacı vekilinin istinaf sebepleri yönünden yapılan incelemede; Müterafik kusur değerlendirilmesi dosyadaki bilgi ve belgelere göre mahkemenin tartışması gereken bir olgudur. Davacı soruşturma aşamasında bizzat polis memuruna verdiği ifadesinde … ile kahvehanede oturup çay içtiklerini sonra birlikte yola çıktıklarını beyan ettiğine göre, …’nin yasal sınırların üzerinde alkollü olduğu belirlenmiş olmakla davacının bu durumu anlamadığı yönündeki beyanı inandırıcı olmadığından Mahkemece davacı alkollü olduğunu bildiği birini aracına yolcu olarak bindiğinden belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi uygulamasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki davacının müterafik kusuru ve hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirim mahiyetinde olduğu halde davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken; ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı sürekli işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/12/2021