Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3212 E. 2021/2122 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/3212
KARAR NO : 2021/2122
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
NUMARASI : 2016/1136 Esas – 2019/429 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/08/2016 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki …plakalı aracın çarpışması sonucu araçta yolcu olan müvekkilinin beden gücü kaybına uğradığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.200,00 TL geçici ve daimi iş göremezlik tazminatının davalının temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 210.777,42 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Başvuru şartı yerine getirilmeden açılan davanın usulden reddine karar verilmesini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı olay anında araçta hatır için taşındığından hatır indirimi yapılması ve davacının SGK’dan geçici iş göremezlik ödeneği alınıp alınmadığının tespit edilmesi gerektiğini, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın 24/01/2019 harçlandırma tarihli talep arttırım dilekçesinde talep edilen miktar üzerinden kısmen kabulü ile; 168.621,94-TL maddi tazminatın 09/11/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yakınlar arasında hatır taşımasının olmayacağını, müvekkilinin yolcu konumunda bulunduğu araç sürücüsünün eşi olup, eşinin taşıma karşılığı bir ivaz elde etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle hesaplanan tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmasının uygun olmadığını belirterek kararı istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından müvekkil kuruma yapılan başvuruda, davacının maluliyetinin ve ortaya çıkan zararın tespitine ilişkin olarak belge ve beyan sunulmamış olması nedeniyle, davacının talebi ile ilgili olarak hiçbir değerlendirme yapılamamış olduğunu, davacının müvekkil kuruma geçerli bir başvuru yapmadan davayı ikame etmiş olduğunu, özürlülük oranının tespiti için, özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması gerekirken, bu kapsamda alınmayan maluliyet raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, geçici iş görmezlik taleplerinin teminat kapsamı dışında olduğunu, davacının trafik kazasının meydana geldiği sırada, traktörde yolcu taşınmaya elverişli olmayan yerde seyahat etmekte olduğunu, buna rağmen önlem alınmadığını, bu yönüyle tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek kararı istinaf etmiştir.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından; 29/08/2016 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu, ….plakalı traktörde yolcu olan davacının yaralanması nedeniyle geçici ve daimi iş göremezlik tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir.Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna / Güvence Hesabına yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilince 12/07/2017 tarihli dilekçesi ile başvuru dilekçesi ve ekleri sunulmuş da olmakla, davacı tarafından yapılan başvuru yapıldığı eksik evrak nedeni ile ödeme yapılmadığı anlaşıldığına göre, dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girilip yargılamaya devam olunup karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından bu hususa ilişkin davalı vekili istinaf yerinde değildir.2918 sayılı KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmış olup bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmesi ile aynı yönde değişiklik 2918 sayılı KTK’da yapılmadığından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı gereğince yeni Genel Şartların A.5.b maddesi sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan nitelikte olduğundan uygulanamayacaktır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığına yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle bu gibi taşımalarda TBK’nin 51. m. uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır.
Yakın aile bireylerinde ücretsiz taşınma hali, ahlaki bir ödev niteliğinde olduğundan, belirlenen tazminat miktarından hatır taşıması indirimi yapılamaz. Uyaptan temin edilen nüfus kaydına göre, davacı ile yolcu olarak bulunduğu … plakalı traktör sürücüsü …’ın evli olduğu anlaşılmakla, Mahkemece tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmış olması usul ve yasaya uygun olmamıştır, bu hususa değinen davacı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Y. 2015. S. 582)Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının incelenmesinde; kaza tespit tutanağında bu yönde belirtme olmamakla beraber, olayın akabinde hastane polisine verdikleri ifadesinde, davacı .. .’ın, “kızı, kayın biraderinin eşi ve çocuğuyla traktör kabinine” bindiklerini beyan ettiği, diğer yolcular …’ın ve …ın da benzer beyanda bulunduğu, polise verilen ifadelerde, sürücü…’ın “kendisinin şoför mahallinde olduğu traktörde eşi …kızı ve yengesinin sağ tarafta oturduğunu” beyan ettiği, … plakalı traktörün ruhsat bilgilerinde ayakta yolcu sayısının (0) ve koltuk sayısının sürücü dahil (1) yazılı olduğu görülmüştür. Bu durumda, davacı yolcunun, yolcu taşımaya müsait olmayan traktörde sürücünün yan tarafında yolculuk ederek zararın artmasına etkili olduğu değerlendirildiğinde hesaplanan tazminattan, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları da göz önüne alınarak %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği düşünülmeden yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı vekilinin bu hususa değinen istinaf itirazı yerindedir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişiye ait tedavi evrakları ve muayenesi sonucu tespit edilen tıbbi bulguları dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri esas alınarak yapılması gerekmektedir.Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanunu’nda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları).Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan 06/09/2018 tarihli ATK maluliyet raporu, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmiş olup, kaza tarihine göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediğinin anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazı yerindedir.O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; Tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/12/2021