Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3175 E. 2021/2147 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/3175
KARAR NO : 2021/2147
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/04/2016 tarihinde saat 12:30 sularında sürücü …sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile birlikte Derecik mahallesi istikametinden Akçaabat istikametine seyir halinde iken olay yerine geldiğinde sol tarafında bulunan fırın bölgesine girmek için manevra yaptığı esnada karşı yönden gelmekte olan davacının sevk ve idaresindeki …plakalı motosiklet ile çarpışması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini ve müvekkil sürücü … ağır şekilde yaralandığını, haklı davanın kabulü ile tahkikat sonucu müvekkilin zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 1.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 12.279,14 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davadan önce davacılar tarafından müvekkil şirkete başvurulduğunu ve alanında uzman aktüerler tarafından hesaplanılan tazminat miktarı, davacıların kendisine ödendiğini, davaya konu tazminat bedelinin ödenmiş olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini, ayrıca kusur tayini açısından davacı tarafın kullandığı araca uygun aksesuarlarının, bulunup bulunmadığı hususunun tespiti gerektiğini, her durumda davacının faiz talebine ilişkin taleplerinin reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulü İle; 12.279,14-TL tazminatın temerrüt tarihi olan 27/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tarihinde yürürlükte olmayan yönetmelik hükümlerine göre belirlenen maluliyet oranı esas alınarak kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olduğunu, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınmaksızın, bilirkişi tarafından yönetmeliğe aykırı düzenlenen rapora göre tazminat hesaplamasının yapılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, geçici iş görmezlik tazminatı trafik poliçesi teminatı dışında olduğunu, itirazları doğrultusunda yeniden maluliyet raporu alındıktan sonra, 18.08.2016 ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak yapılan ödemenin eksik olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, başvuranın müterafik kusuru dikkate alınarak, belirlenecek tazminat tutarından indirim yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/4651Esas-2021/8345Karar sayılı ilamı)Somut olayda,davacının maluliyet oranının belirlenmesi açısından düzenlenen ve hükme esas alınan ve Mahkemece aldırılan, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Tıp Bilimleri Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 20/09/2017 tarihli bilirkişi raporu’nda davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre sürekli iş göremezlik oranının %4,3 olduğu, belirlenmiştir.03/04/2016 kaza tarihi itibari ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olup, hükme esas alınan bilirkişi raporu, kaza tarihinde yürürlükte olmayan yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiştir. İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihine göre “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” yerine “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Bu durumda, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ” hükümlerine uygun olarak davaya konu trafik kazası nedeniyle davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı, geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı ve süresi, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte raporla tespit edilmesi ve bilahare aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak tazminatın belirlenmesi gerekir. İstinaf itirazında bulunan davalı vekilinin maluliyet raporuna değinen itirazları yerindedir.Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52. md.) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise hakim tazminat miktarını hafifletebilir.Dosya kapsamına alınan kaza tespit tutanağında davacının koruyucu tertibat takıp takmadığı belirtilmediği ancak yaralanmasının el bileğinden olduğu nazara alındığında müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. 2918 sayılı KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmış olup bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmesi ile aynı yönde değişiklik 2918 sayılı KTK’da yapılmadığından yukarıya aktarılan Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince yeni Genel Şartların A.5.b maddesi sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan nitelikte olduğundan uygulanamayacaktır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Davacı taraf, davadan önce davalı sigortacı tarafından ödenen bedelin gerçek zararın altında olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunmuş; davalı ise, davadan önce yapılan ödemenin yeterli olduğu savunmasında bulunmuştur. Taraf iddia ve savunmalarına göre, davacı tarafın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır.Zarar sorumlusu davalı tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için, davalının ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması ve hesaplanan miktar ile fiilen ödenen miktar arasında fahiş fark olup olmadığının denetlenmesi gerekir. Yapılan ödemenin yetersiz olduğu saptandığı takdirde, hesaplamanın yapıldığı tarihteki verilere göre tazminat hesabı yapılıp zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalının ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri hesaplanan güncel tazminattan düşülerek sonuç tazminat belirlenmelidir.Mahkemenin karara esas aldığı bilirkişi raporunda, anılan biçimde herhangi bir hesaplama yapılmamış; sadece, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanan bedelden, davalı ödemelerinin güncel değerlerinin düşülmesiyle yetinilmiştir. Rapor bu yönden karara esas almaya elverişli olmadığından, bu rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/5444 Esas-2021/5954Karar sayılı ilamı)
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/12/2021