Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3145 E. 2021/2146 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/3145
KARAR NO : 2021/2146
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin maliki olduğu davalı şirkete sigortalı bulunan … plakalı aracın, 09/01/2014 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, olayın eski Edirne Asfaltı, A1 cadde ışıkları önünde meydana geldiğini, müvekkili ışıklarda sağ şeritte beklerken, … plakalı aracın yeşil ışık yanmadan sol taraftan gelerek müvekkilinin aracına çarptığını ve aracı kaldırım ile direk arasına sıkıştırarak kazaya sebep olduğunu, müvekkilinin kazada bir kusuru olmadığını, kazadan sonra durumu davalı sigorta şirketine ihbar ettiğini, sigorta şirketi tarafından hasar tespiti yaptırılarak aracın pert olduğunun bildirildiğini, buna rağmen hasarın çok altında bir rakam teklif edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 14.015,79 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … plakalı aracı 12/09/2013-2014 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortaladığını, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, varsa sorumluluğunun kendisine gerekli belgelerle yapılacak ihbardan itibaren 8 iş günü sonra başladığını, davacıya belirlenen rakamın teklif edildiğini ancak davacının kabul etmediğini, bu nedenle müvekkilinin temerrüdünün söz konusu olmadığını, reeskont faizi talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 14.015,79 TL’nin 10.000 TL’sine 22/04/2014, 4.015,79 TL’sine 25/05/2019 tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının ıslaha konu maddi tazminat talepleri her halükarda zamanaşımına uğramış bulunduğunu, dava dilekçesinde davacı, hasar bedeli taleplerinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL’lik kısmını talep ettiğini, davanın HMK’nın 109.maddesi uyarınca kısmi dava olarak açıldığı açık bir şekilde anlaşılmakta olduğunu, davacının ise dava değerini 29.05.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile artırmış olduğunu, davacının ıslahla arttırdığı kısmın zamanaşımına uğradığını, davacının ıslaha konu ettiği zamanaşımına uğrayan tazminat taleplerini kabul (muvafakat) etmediklerini, ıslahla artırılan kısım bakımından davacı taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, somut olayda davacı taraf kavşaklara giriş yaparken uyması gereken kurallara uymayarak kavşağa aşırı hızlı giriş yaptığını ve müvekkil sigorta şirketine sigortalı aracı güvenli mesafeden takip kuralını ihlal ederek dava konusu kazanın meydana gelmesine ağır kusuru ile sebep olduğunu, denetime elverişli şekilde rapor alınmaması sonucunda eksik inceleme ile kurulan hükmün kaldırılması gerektiğini, reeskont faizi, yasal faize dönüştürüldüğünden uygulanabilirliği bulunmamakta olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Kaza nedeniyle maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı düzenlendiği, Mahkemece alınan ilk raporda taraf sürücülerinin %50 oranında kusurlu oldukları, 10/03/2017 tarihli ATK raporunda ise kazada davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli ve %65 oranında, davacının ise tali ve %35 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için İTÜ trafik kürsüsünden oluşan 3 kişilik teknik bilirkişi heyetinden alınan raporda da kazanın meydana gelmesinde davalıya sigortalı araç sürücüsünün %65 oranında, davacının ise %35 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmiştir. Mahkemece ATK ve 3 kişilik teknik heyet raporunun birbirini doğruladığı, oluşa uygun düştüğü nazara alındığında bu kusur raporlarının hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Davaya konu kaza maddi hasarlı kaza olup, KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmünü içerdiğine göre kaza tarihi 09/01/2014 olup ıslah tarihi olan 29/05/2019 tarihinde ıslah zamanaşımı dolduğundan, davanın kısmi dava olarak açıldığı nazara alındığında, süresinde itiraz eden davalı vekilinin buna değinen istinafı yerindedir.Kazaya karışan araçlar ticaridir, davacı taraf talebi gibi reeskont faizi uygulanmış, davalı reeskont faizi, yasal faize dönüştürüldüğünden uygulanabilirliği bulunmadığı itirazı yerinde görülmemiştir.Hükme esas alınan raporda aracın toplam hasar bedeli 18.273,53 TL olarak ekspertiz raporuna göre belirlenmiş ise de hasarlı parçalar gösterilmemiştir. Bu haliyle hasar raporu denetime elverişli olmadığından hükme esas alınması eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde Mahkemece önceki raporu düzenleyen bilirkişiden tüm dosya kapsamı, fotoğraflar, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, araç ruhsatı vs. göz önünde bulundurularak kazaya karışan sigortalı aracın hasar durumu ile kazayla uyumu, aracın ağır hasarlı olup olmadığı, onarımının ekonomik olup olmadığı, pert edilmesinin uygun olup olmadığı, hasar gören parçalar tek tek tespit edilerek, piyasa rayiç fiyatları ile eş değer parça fiyatları belirlenerek, hasar durumuna göre ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/12/2021