Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3051 E. 2021/2117 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3051
KARAR NO: 2021/2117
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/06/2019
NUMARASI: 2016/47 Esas 2019/546 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’un 02/10/2015 tarihinde … sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın sebep olduğu kaza sonucu yaralandığını ve sakat kaldığını, müvekkilinin kazada kusurunun bulunmadığını beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 4.000 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, talebini 10.633,46 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu aracın 16/09/2015-2016 tarihleri arasında müvekkili şirkete zmms poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı talebinin teminat dışında olduğunu, tedavi giderleri yönünden sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek müvekkili şirket aleyhine hüküm kurulması halinde yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Dava ve ıslah dilekçelerine göre davanın kabulü ile 8.068,62 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 2.564,84 TL geçici iş göremezlik tazminatı toplamı 10.633,46 TL’nin dava tarafından itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; KTK 97 uyarınca dava açılmadan önce sigorta şirketine müracaat edilmediğini, Adli Tıp Raporunun düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan mevzuat uyarınca, kazazedenin maluliyet oranının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre belirlenmeliyken meslekte kazanma gücünden kayıp oranı tespit eden maluliyet raporu esas alınmasının doğru olmadığını, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusur oranının hatalı olduğunu, geçici iş görmezlik tazminatının SGK sorumluluğunda olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 02.10.2015 günü dava dışı sürücü …’in, idaresindeki … plakalı otomobil ile seyir halindeyken karşıdan karşıya geçmekte olan davacı yaya …’a çarpması sonucu davacının yaralanması nedeniyle, … plakalı aracın ZMMS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinden tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davanın açıldığı 15/01/2016 tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olmadığından davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvuru yapılmamış olması usuli eksiklik olarak nitelenmeyeceğinden bu hususa değinen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmıştır. Bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Bu doğrultuda poliçenin ve genel şartların tarafı olmayan SGK’yı yasal düzenleme olmaksızın tüm sağlık gideri teminatı kapsamındaki tazminat kalemlerinden sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır. Ayrıca sigorta şirketleri tarafından poliçe bazında KTK 98. maddesindeki sayılanlar kapsamında SGK’ya katkı payı aktarımı yapıldığı nazara alındığında, KTK 98.madde kapsamı dışında sağlık giderleri teminatı içinde kalan tazminat kalemlerine ilişkin sigortalıdan alınan prim ücretleri sigorta şirketlerinin uhdesinde kalmaktadır. Bu doğrultuda sigorta şirketlerinin KTK 98. madde dışında kalan sağlık gideri teminatı kapsamındaki geçici iş göremezlik tazminatından poliçe limiti ile sorumluluğu devam edecektir. Davalı vekilinin geçici iş görmezlik tazminatından sorumlu olmadığına değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; kaza tespit tutanağında … plaka sayılı araç sürücüsünün 2918 sayılı KTK 52/1-a “araçların hızlarını kavşaklara yaklaşırken azaltmamak” ve davacının 2918 sayılı kanunun 68/1-b-3 ” … Uygun zamanda geçmemek” kusurlarını ihlal ettiği açıklanmış, Mahkemece alınan ATK kusur raporunda, … plakalı araç sürücüsü …’ in seyir halindeyken yola gereken dikkatini vermesi, olay mahalli kavşaktan geçişi sırasında hızını azaltarak seyrini daha kontrollü sürdürmesi gerektiği hususlarına yeterince riayet etmediği, olay mahalline geldiğinde de sol ilerisinde park halinde olan araçların arasından geçişine başlayan yayaya tedbirde yetersiz kalarak olayda tali derecede % 40 oranında kusurlu olduğu, yaya …’un olay mahalli kavşakta karşıdan karşıya geçişi öncesi yolun her iki yönüne ilişkin kontrolleri yeterince yapmadığı, kendi görünürlüğünü kısıtlayacak şekilde park halindeki araçların arasından başlayarak karşıdan karşıya geçtiği sırada da seyir halinde olan aracın çarpmasına maruz kaldığı olayda asli derecede % 60 oranında kusurlu olduğu belirlemiştir. Bu durumda kaza tespit tutanağı ile Mahkemece alınan kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanunu’nda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulunun maluliyet raporu, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenmiş olup, kaza tarihine göre uygulanması gerken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği anlaşıldığına göre davalı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; Tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/12/2021