Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2922 E. 2021/2114 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2922
KARAR NO: 2021/2114
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2016/841 Esas – 2019/425 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.05.2016 günü, sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın, müvekkil sevk ve idaresindeki … plakalı araca arkadan çarpması, çarpmanın etkisi ile bu aracında yol kenarında bulunan direğe çarpması sonucu müvekkilin malul-sakat kaldığı trafik kazası meydana geldiğini, ceza soruşturmasında alınan ifade ve sorgulama tutanakları çerçevesinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen ve olay yerinden kaçan araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin kaza neticesi vücudunun çeşitli yerlerinden ağır şekilde yaralandığını, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Kürsüsünden kesin rapor alınarak müvekkilin net özrü-vücut genel çalışma gücünden kaybı, geçici-sürekli iş göremezlik durumunun tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin “…” ekmek ustası firinci olarak çalıştığını ve aylık 2.500,00 TL’nin üzerinde gelir elde ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla; geçici ve daimi iş göremezlik tazminatı olmak üzere 2.200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, davalıya başvuru tarihinden itibaren 15 gün sonrası temerrüt tarihi olduğundan bu tarihten itibaren ticari temerrüt, avans faizine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 62.399,30 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının sorumluluğundan bahsedebilmek için öncelikle trafik sigortası bulunmadığı iddia edilen tescilsiz aracın, trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunan motorlu taşıtlardan olup olmadığının tespiti gerektiğini, aksi halde Güvence Hesabının sorumluluğundan söz edilmeyeceğini, müvekkilinin sorumluluğunun kaza tarihi itibari trafik poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazanın meydana geliş şeklinin, kusur durumunun ve maluliyet derecesinin tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararının teminat içinde olmadığını, bakıcı giderleri talebinden de SGK’nın sorumlu olduğunu, dava tarihi itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulü ile, 62.399,30 TL’nin 16/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı Güvence Hesabı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın 27/05/2016 tarihinde gerçekleştiği iddia edilen trafik kazası neticesinde maluliyeti oluştuğunu şüpheye mahal vermeyecek şekilde kesin olarak ispat etmesi gerektiğini, dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen plakası tespit edilmeyen aracın varlığının ve trafik kazasına plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin davacı tarafça ispatı gerektiğini, başvuranın öncelikle maluliyet oranını ve malul kaldığını kaza tarihi itibariyle geçerli olan yönetmelik uyarınca tam teşekküllü hastane raporları ile belgelendirmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatından dolayı müvekkili kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kusur raporunu kabul etmediklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 27/05/2016 tarihinde plakası ve sürücüsü saptanamayan aracın, davacı idaresindeki … plakalı araca arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeni ile geçici ve kalıcı işgöremezlik tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır. Kaza tespit tutanağı davacı sürücünün beyanına göre tutulmuş olup, diğer araç kaza yerinden ayrıldığından herhangi bir kusur dağılımı yapılmadığı açıklanmış, İstanbul C. Başsavcılığının 2016/67365 soruşturma nolu dosyasından, olayla ilgili olarak şüpheli yada şüphelilerin yakalanamadığı, kimliklerinin tespit edilemediği açıklaması ile 16/02/2017 tarihinde daimi arama kararı verilmiş, dosyada aldırılan kusur ve aktüer raporunda “Olay yeri ile ilgili olarak 4 ayrı kamera görüntüleri incelenmiş, ancak görüntülerin olay yerinin dışında kalması nedeniyle olayın faili tespit edilememiştir. Kazanın görgü tanığının bulunmamasına ve kaza tutanağına göre kusur incelemesi davacı beyanına göre yapılmıştır. Sürücülerin hızlarını yol ve trafik şartlarına göre düzenlemeleri, önlerindeki araçları emniyetli mesafeden izlemeleri, dikkatli ve tedbirli seyretmeleri gerekmektedir. (KTK Mad. 52/b, c) Hadisenin oluşuna ve davacı beyanına göre aksine davrandığı anlaşılan, yol şartlarına göre hızlı ve dikkatsiz seyredip yakın takip yaparak önünde seyreden araca arkadan çarpan meçhul sürücü tamamen kusurludur. (KTK Mad.84/d) Olay sırasında düz olarak, yol, trafik ve yağışlı hava şartlarına uygun hızda seyrettiği anlaşılan davacı sürücüye olayda atfı kabil kusur yoktur.” açıklaması ile kazanın oluşumunda davacıya kusur verilmemiştir. Mahkemece alınan kusur raporunun kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi genel şartlar değişikliğinden önce ve halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında; “2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa Güvence Hesabı ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanunu’nda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan maluliyet raporu 27/05/2016 kaza tarihine göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; Tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve İstanbul C. Başsavcılığının 2016/67365 soruşturma nolu dosyasından, olayla ilgili olarak şüpheli yada şüphelilerin yakalanıp yakalanmadığı, kimliklerinin tespit edilip edilemediği de sorulmak suretiyle sonucuna göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/12/2021