Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/287 E. 2021/219 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/287
KARAR NO : 2021/219
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/07/2018
NUMARASI : 2016/724 Esas – 2018/761 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİH: 11/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı ….Ltd. Şti’nin … plakalı aracının müvekkili şirket nezdinde kasko sigortacısı olduğunu, 13/01/2015 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresinde bulunan davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araç ile yük boşaltma yerinde aracının arka kısmı ile park halinde bulunan sigortalı … plakalı aracın ön kısmına çarptığını ve … plakalı araçta hasar meydana geldiğini, hasar bedeli olarak 8.426,00 TL sigorta tazminatının müvekkili tarafından 09/03/2015 tarihinde ödendiğini, TTK’nın 1472. maddesi gereğince müvekkilinin sigortalının yerine geçerek haklarına halef olduğunu, davalıya rücu başvurusunda bulunulmuşsa da davalı tarafça her iki aracın işletenlerinin aynı olduğu, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşemeyeceği gerekçesi ile talebin reddedildiğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptaline, takibin devamına, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, asıl alacağı ödeme tarihi olan 09/03/2015 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talebinin davacı şirket tarafından sigortalanan kasko sigorta poliçesinden kaynaklandığını, bu nedenle davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, müvekkili tarafından Zorunlu Karayolu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalanan dava dışı sigortalı ….Ltd. Şti’ne ait … plakalı aracın 13/01/2015 tarihinde işletilmesi sırasında oluşan kazada davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan dava dışı şirkete ait … plakalı aracın hasar gördüğünü, davacı tarafın sigortalısına hasar bedelini ödediğini ve bilahare bu davanın açıldığını, dava dışı …. Ltd. Şti’nin araçlarının yapmış olduğu kaza nedeniyle alacaklı ve borçlunun aynı şekilde birleştiğini ve bu şekilde borcun sona erdiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, kazanın oluşumunda müvekkili sigortalısının kusurunun bulunmadığını, takip öncesi faizin ödeme tarihinden itibaren istendiğini, ancak müvekkilinin temerrütünün başlangıcının KTK’nun 98 ve 99. Maddesine göre belirlenebileceğinden davacının bu talebinin hukuka aykırı olduğunu, davacının sadece yasal faiz talep edebileceğini, avans faizi talebinin hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile İstanbul …. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı takip dosyasından davacının davalıdan 9.431,15-TL alacaklı olduğunun tespitine, bu miktara vaki itirazın iptaline, asıl alacak 8.426,00-TL’ye takipten itibaren değişebilir oranlarda işleyecek avans faizi yürütülmek suretiyle diğer kayıt ve şartlarda devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu olayda aynı kişiye ait iki aracın yaptığı bir kazanın söz konusu olduğunu, bu nedenle zarar gören üçüncü kişi olmaması nedeniyle müvekkili şirketin de sorumluluğunun söz konusu olmayacağını, davada dava dışı … İnş. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.’ye ait araçların yapmış olduğu kaza nedeniyle alacaklı ve borçlunun aynı kişide birleştiğini, bu nedenle borcun sona erdiğini, davacı şirketin sigortalısının ZMSS Genel Şartları gereği zarar gören üçüncü kişi sayılamayacağı ve dava konusu kazada oluşan hasarın tazmini noktasında alacaklı ve borçlu sıfatının davacı şirket sigortalısında birleştiği hususu göz önüne alınmaksızın verilen yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kazanın karayolunda gerçekleşmediği ve bu nedenle oluşan zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağı hususunu dikkate almaksızın karar verildiğini, dava konusu kazanın diğer dava dışı… San. Tic. Ltd. Şti.’ye ait olan boşaltma yerinde gerçekleştiğini, kazanın gerçekleştiği bu alanın kanunda ve genel şartlarda belirtilen karayolu kapsamında olup olmadığının KTK 2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472/1 maddesi uyarınca, alacağın rücuen tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davaya konu kazanın davacı sigorta şirketine kasko sigortalı olan … plakalı araç ile davalı sigorta şirketine ZMMS sigortalı olan … plakalı araç arasında meydana geldiği, kazaya karışan iki aracında işletenin dava dışı …Ltd. Şti olduğu görülmektedir. 2918 sayılı KTK’nın 85/1. maddesi hükmü ve gerekse Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 1. maddesi hükmünde, ölüm veya cismani zararlar yanında bir şeyin zarara uğraması halinin teminat kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Buna göre, ZMSS amacı, trafik kazaları sonucu 3. kişilere verilecek zararların güvence altına alınmasıdır. Konuya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.2.2014 tarih, 2013/19033 E. ve 2014/2430 K. sayılı kararında ” Aynı işletenin araçlarından biri davacıya kaskolu, bir diğeri de davalı sigorta şirketine trafik sigortalıdır. Davacının asıl zarar gören durumundaki sigortalısının, 3. kişi olarak başka bir aracı zarar görmüş olup, bu zararı, davalı sigorta şirketi, aynı işletenin diğer bir aracının ZMSS. poliçesi nedeniyle üstlenmiştir. BK.’nun 116 ncı maddesindeki alacaklılık ve borçluluk sıfatı şeklen dava dışı sigorta ettiren şirket üzerinde toplanmış ise de; özünde bu şirket bir araç yönünden zarar gören, diğer bir araç yönünden zarar veren durumunda olup, aynı araç ve menfaat üzerinde bu sıfatlar birleşmemiştir. ZMSS Genel Şartları’nın A.3.b maddesinde, istemi teminat dışı olarak kabul edilen işleten, trafik sigortacısının işleteni olan sigorta ettiren olup, somut olayda olduğu gibi davacı kasko şirketinin selefi olan işleten değildir.Davacının selefi olan işleten, başka bir aracın ve menfaatin sahibi olup, davalı sigorta, başka bir aracın hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Aksinin kabulü halinde bir şirketin bir aracını kasko poliçesi ile sigorta eden kasko şirketinin, bu araca yine aynı şirketin bir başka aracının hasar vermesi durumunda, halefiyet hakkının doğmadığının kabulü gerekir ki bu husus doğru değildir. Bu tarz meydana gelen kazaların rücu hakkının engellenmesi için kasten yaratıldığı iddialarının önüne geçilebilmesi için de davacının halefiyet hakkının doğduğunun kabulünün yasaya uygun olmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine…” karar verilmiştir. Somut olayda dava dışı …Ltd. Şti ne ait davacı şirkete kasko sigortalı … plakalı araç ile yine aynı dava dışı şirkete ait davalının trafik sigortacısı olduğu … plakalı aracın çarpışmas sonucu oluşan kazada, hasarlanan … plakalı aracın zararını sigortalısına ödeyen davacı Kasko şirketi halefiyet hakkına dayalı olarak eldeki davayı açmıştır. Aynı işletenin araçlarından biri davacıya kaskolu, bir diğeri de davalı sigorta şirketine trafik sigortalıdır. Her iki aracın sigorta şirketleri farklıdır.İşletenleri aynı olsa da gerek zarar gören gerekse zarar veren araçların farklı olmasının yanı sıra, zarar gören aracın kasko sigortacısının … A.Ş., zarar veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısının … A.Ş. olması, her iki sigorta şirketinin farklı tüzel kişiliklere, kuruluş ana sözleşmelerine, bütçe ve ana sermayelere sahip olmaları karşısında 6098 sayılı TBK’nın 135. maddesindeki alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide ve aynı mal varlığında birleşmesinin gerçekleştiğinden bahsedilemeyecektir. Yine zarar gören araç ile kusurlu araç farklı olduğundan aynı araç için uygulanması gereken KTK’nın 92. ve ZMSS Genel Şartlarının A.3.b. maddesinde, “işleten tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin” teminat kapsamı dışında kalacağına ilişkin hükümde uygulanamayacaktır. Bu nedenle davalı vekilinin bu hususa değinen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.Dosya kapsamında davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesi yargılama safahatı çerçevesinde kazanın karayolu kapsamında olmadığı yönünde bir beyanda bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden bu yöne ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 644,24 TL harçtan peşin alınan 161,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 483,18 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.11/02/2021