Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2863 E. 2022/191 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2863
KARAR NO: 2022/191
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2015/1807 Esas – 2019/448 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 07/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 12/11/2013 tarihinde Şanlıurfa’da meydana gelen … ve … plakalı araçların karıştığı trafik kazasında, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacı …’in ağır yaralandığını, uygulanan tedavilere rağmen kalıcı olarak sakat kaldığını, davalı sigorta şirketinin 8 iş günü içinde ödeme yapmak zorunda olmasına rağmen ödeme yapmadığını, evde ve hastanede tedavi gördüğü süreçte çalışamadığını, günlük ihtiyaçlarını üçüncü kişilerin yardımıyla karşıladığını, bu nedenle tedavi-bakıcı giderleri talepleri olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunun taşıma sözleşmesinden kaynaklandığını, davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirterek 500,00TL maluliyet (kalıcı ve geçici) tazminat ile 500,00 TL tedavi gideri (bakıcı/refakatçi tazminatı) olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL tazminatın, temerrüt tarihinden işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte, poliçe limiti ile sınırlı olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Dava konusu kazada … plaka sayılı aracın, müvekkili nezdinde 16/12/2012-16/12/2013 tarihlerini kapsayan ZMMS Poliçesi ve … nolu Zorunlu Karayolu Taşıma Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçelerden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda poliçede belirtilen azami oran ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmenin davayı kabul anlamında olmadığını, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, davanın, zamanaşımı, husumet yönünden reddini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulüne, 4.537,40 TL geçici iş göremezlik zararının, 69.502,52 TL sürekli iş göremezlik zararının, 1.536,39 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 75.576,31 TL’nin temerrüt tarihi olan 18/06/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;.İlk derece mahkemesinin, teminat kapsamı dışında olduğu halde müvekkili sigorta şirketi aleyhine geçici iş görememezlik tazminatı hükmettiğini, şahısta geçirmiş olduğu kaza ve ameliyat sonrası herhangi bir eklem hareket kısıtlılığının kalmadığını, ilgili Yönetmeliğin 12. Listesi, Arıza Sıra No:…, Diz Eklem Hareketlerinde Kısıtlanmaya Neden Olan Sertlikler maddesinden verilen arıza ağırlık ölçüsü ve meslekte kazanma gücü kayıp oranı hatalı tespit edildiğini, davacıda herhangi bir eklem hareket kısıtlılığı olmadığını, davacının arazının A cetveli 12. liste, arıza sıra no:…, arıza ağırlık ölçüsü:1, tibianın fibulanın veya krurisin iyileşmiş komplikasyonsuz kırıkları, tek taraflı arıza ağırlık ölçüsü:1, B Cetveli meslek grup no:…,C Cetveli sürekli iş göremezlik simgesi A, 38 39 yaşındaki sigortalının meslekte kazanma gücünde azalma oranı %5, E cetveli kaza tarihinde 39 yaş için meslekte kazanma gücünde azalma oranı %5, rapor tarihindeki yaş için meslekte kazanma gücü azalma oranı %5.1 olarak tespiti yapılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bakıcı giderlerinin net asgari ücretin yarısı üzerinden hesaplanması gerekirken bürüt ücret üzerinden hesaplandığını, SGK’dan davacıya rücuya tabi bir gelir bağlanıp bağlanmadığı sorulmadığını, Zorunlu Mali Sorumluluk sigortasında sigortacı şirketin sorumluluğunun zarar görenin “birlikte kusuru” oranında indirilmesi gerektiğini, sigorta şirketlerinin poliçeden kaynaklanan sorumluluklarında, temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, avans faize hükmedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 12.11.2013 tarihinde sürücü …’in, sevk ve idaresindeki … plakalı şehirlerarası yolcu otobüsüyle, Gaziantep-Şanlıurfa Otoyolununda Şanlıurfa İli istikametine seyir halindeyken, sağ ön kısımları ile daha önce meydana gelen kazadan dolayı sol şeritte beklemekte olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekiciye bağlı … plaka sayılı yarı römorkun arka kısımlarına arkadan çarpması sonucu ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, davacının yolcu otobüsünde yolcu olduğu, yaralanması sebebiyle geçici ve sürekli maluliyet ile bakıcı gideri tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi genel şartlar değişikliğinden önce ve halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında; “2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa … ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde karar doğrultusunda geçici iş göremezlik talep edilebileceğinden geçici iş göremezlik tazminatına; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları gereğince bakıcı ücretinin hesaplanmasında kaza tarihindeki asgari ücretin brüt tutarının (tamamının) esas alınması gerektiğinden bakıcı gideri hesabında net asgari ücretin yarısının esas alınması gerektiğine; Hükme esas alınan “Ortopedi ve travmatoloji uzmanı doktor bilirkişi raporunda ” kaza sonrası sağ tibia plato kırığı nedeniyle plak vida osteosentez yapılmış ve takiben atele alınmış. Kişinin kırığı nedeniyle 12.11.2013 kaza tarihinden itibaren 2 ay süre ile bakıcı- refakatçıya ihtiyacı vardır.” tespiti doğrultusunda belirlenen bu geçici bakıcı süresi ile sınırlı olarak geçici bakıcı ücreti hesaplanmış olmasına göre bakıcı giderine; SGK Şırnak Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nce gönderilen 08/12/2015 tarihli cevap yazısında davacı ile ilgili herhangi bir müracaat olmadığı ve kişiye iş kazasından dolayı herhangi bir gelir ve ödeme işleminin yapılmadığı belirtilmiş olduğundan SGK’ya yazı yazılmadığına; Davalı şirkete sigortalı aracın ticari faaliyeti yolcu taşımacılığı olduğundan avans faizi uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığından faizin türüne değinen istinaf başvuruları yerinde görülmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan ATK maluliyet raporu istinaf talep eden davalıya HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile 03/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği halde davalının 06/11/2017 tarihli itiraz dilekçesinde açıkça istinaf dilekçesinde belirtildiği gibi yönetmeliğe göre hatalı hesap yapıldığı yönünde beyanda bulunmamıştır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet raporu bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyet raporuna ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 5.162,62 TL harçtan peşin alınan 1.291,00 TL ‘ harcın mahsubu ile bakiye 3.871,62 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.07/02/2022