Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2850 E. 2020/4141 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/2850
KARAR NO: 2020/4141
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/06/2019
NUMARASI: 2018/460 Esas – 2019/349 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 19/04/2014 tarihinde …’ın kullandığı davalı … Otobüsleri AŞ. tarafından işletilen … plakalı otobüsün tek taraflı olarak kaza yapması sonucu otobüste yolcu olarak bulunan müvekkili davacının yaralanarak daimi malul kalarak bakıma muhtaç hale geldiğini, davalı … Sigorta Şirketinin, otobüsün zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, … Sigorta AŞ.’nin Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortacısı, … Sigorta AŞ.’nin Klasik Kasko Poliçesi sigortacısı ve … Sigorta AŞ.’nin KTK ZMSS sigortacısı olduğunu, davacının, kaza döneminde hem ticaret, hem de çiftçilik yaptığını, aylık ortalama kazancının 5.000,00-7.000,00 TL olduğunu, ekip biçme işleri yaparak tarım işlerinden de aylık 10.000,00 ile 15.000,00 TL arasında gelir elde ettiğini belirterek belirsiz alacak olarak şimdilik 500,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatı, 500,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı ve 500,00 TL tedavi gideri olmak üzere 1.500,00 TL maddi tazminatın davalı … Otobüsleri AŞ.’den kaza tarihi olan 19/04/2014 tarihinden, diğer davalılardan ise dava tarihinden işleyecek ticari avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı … Sigorta AŞ.’nin ferdi kaza sigorta teminatı kapsamında fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, sakatlanma tazminatı olarak 500,00 TL, tedavi gideri olarak 500,00 TL olmak üzere 1.000,00 TL ile … Sigorta AŞ.’nin düzenlediği karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza poliçesi teminatı kapsamında 500,00 TL sürekli işgöremezlik, 500,00 TL tedavi gideri olmak üzere 1.000,00 TL toplam olarak 3.500,00 TL maddi tazminatın belirtilen tüm bu davalılardan ve 100.000,00 TL manevi tazminatın ise … Otobüsleri AŞ.’den tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta şirketi cevap dilekçesinde; … plakalı aracın 04.03.2014/2015 vadeli … poliçe no’lu zorunlu karayolu taşımacılık mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olup, işbu poliçe ile araç işleteni …’in sorumluluğunu teminat altına aldığını ancak bilindiği üzere, uzun süreli kiralamalarda, araç maliki işleten sıfatını kaybedip kiracının işleten gibi sorumlu olduğunu, bu nedenle …’in dava konusu zararlardan sorumluluğu bulunmadığından müvekkili açısından da doğmuş bir sorumluluk bulunmadığını, iddia edilen zararlardan sorumluluğun, işleten sıfatıyla kiracı … Otobüsleri A.Ş.’ye ait olduğunu, uzun süreli finansal kiralama mevcut olduğundan, yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yetkili mahkemenin olayın meydana geldiği Burdur Mahkemeleri olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Otobüsleri A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; malik ve sürücünün işvereni olmadığını belirterek davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini, yetkili mahkemenin Burdur olduğunu, tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, esasa dair itirazlarında ise davalının kusuru bulunmadığını, kazanın mücbir sebepten ileri geldiğini, davacının gelirinin gerçeği yansıtmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. cevap dilekçesinde; usule dair itirazında yetkili mahkemenin, davalının ikametgahı olan İstanbul mahkemeleri olduğunu, esasa dair itirazında da; … plakalı sayılı aracın müvekkili şirkette Ticari Kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, faizin en erken dava tarihinden başlatılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. cevap dilekçesinde görev ve yetki itirazında bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince “Davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 525.824,11 TL tutarındaki sürekli iş göremezlikten kaynaklı tazminatın … Otobüsleri A.Ş. yönünden kaza tarihi olan 19/04/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek, davalı … Sigorta Şirketinin sorumluluğu poliçe limiti olan 268.000,00 TL ile sınırlı olmak ve davalı … Sigorta AŞ’nin sorumluluğu ise bakiye kalan 257.824,11 TL ile sınırlı olarak sorumlu olmak kaydı ve sigorta şirketleri olan bu davalıların sorumlu oldukları miktarlar yönünden dava tarihi olan 31/10/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle belirtilen bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Ferdi kaza sigorta teminatı kapsamında 500,00 TL sakatlanma tazminatının 31/10/2014 tarihinden itibaren davalı … Sigorta AŞ’den alınarak davacıya verilmesine, davacının geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinden olan bakıcı gideri tazminat talepleri yönünden talebinin reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 40.000,00 TL manevi tazminatın 19/04/2014 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte … Otobüsleri AŞ’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı .. Sigorta Şirketi vekili ve davalı … Otobüsleri A.Ş. vekilleri tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; 21.11.2016 tarihli ATK raporunda davacının “kişide mevcut psödoartroz durumunun, cerrahi tedavisinin mümkün bir kırık komplikasyonu olduğu davacının ameliyat olması durumunda durumunun iyileşebileceği, buna bağlı olarak maluliyet oranının değişebileceği (maluliyet oranının azalabileceği), bu nedenle kişinin psödoartroza yönelik ameliyat yapıldığı takdirde operasyondan 18 ay sonra kuruma gönderildiği takdirde yeniden değerlendirilebileceğinin” belirtildiğini, Yerel Mahkemenin bu raporu esas alarak hüküm kurulduğunu oysa davacının gerekli operasyonları geçirip tedavisinin tamamlanmasından sonra maluliyet oranının tekrar değerlendirilmesi gerektiğini, bilirkişi tarafından hesaplama esas alınan gelirin hatalı olduğunu, davacının sigortalı araçta taşımacılık poliçesi teminatı kapsamında biletli yolcu olarak taşınmadığını, yan ticari taşımayı ispatlayamadığını, kusur raporu alınmadan hüküm kurulduğunu, yerel mahkemenin kararında açıkça … A.Ş’nin işleten sıfatıyla sorumlu olduğunu, sigorta ettiren …’in işleten sıfatıyla bir sorumluluğu kalmadığından artık müvekkil şirketin de sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulduğunu, huzurdaki davanın konusu davacı yanın gelecekte doğacak muhtemel zararları olmasına rağmen bugün faize hükmedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Otobüsleri A.Ş. vekilleri istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin kazanın oluşmasında kusuru olmadığı yönündeki itirazların dikkate alınmadığını, davacı …’ın meslekte kazanma gücü kaybına uğramadığı halde yerel Mahkeme tarafından hatalı ATK raporu dikkate alınarak maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiğini, hesap bilirkişi tarafından tanzim edilen hatalı rapora binaen yerel mahkemece verilen karara itiraz ettiğini, manevi tazminatın fahiş olup manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin karara itiraz ettiğini, yerel mahkemenin geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinden olan bakıcı gideri talebinin reddine ilişkin vermiş olduğu karara herhangi bir itirazı bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan sürekli, geçici maluliyet ile tedavi ve bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, Davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk poliçesiyle sigortalı, işleteni davalı … Otobüsleri AŞ. olan … plakalı yolcu otobüsünün 19/04/2014 tarihinde sürücü … yönetiminde Isparta – Antalya karayolunda seyir halindeyken ıslak zeminde sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrilmesiyle meydana gelen tek taraflı trafik kazasında otobüste yolcu olarak bulunan davacı yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece kusur raporu alınmaksızın davalı sürücünün %100 kusurlu kabul edilerek ATK’dan alınan davacının trafik kazasına bağlı olarak “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre % 39 oranında maluliyetini belirtir rapor esas alınarak tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Kanun bakımından mücbir sebep, önceden görülmesi mümkün olmayan, motorlu araç işletmesi veya faaliyeti dışında kalan ve karşı konulamayacak şiddetle kendisini gösteren, kaçınılmaz harici ve olağanüstü bir olaydır. Bu nedenle umulmayan haller mücbir sebep sayılmaz. Aynı Kanunun 86.maddesinde, işletenin kendisinin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusurlarının bulunmaması ve motorlu araçtaki bozukluğun kazaya neden olmaması durumlarında, mücbir sebebin gerçekleşmesi sonucu kazanın oluştuğu hallerde, işletenin sorumluluktan kurtulabileceği öngörülmüş bulunmaktadır. Aracın işletilmesine bağlı, yol ve hava koşulları, trafikten kaynaklanan beklenmeyen olaylar, sürücünün ölümü ve bayılması gibi haller mücbir sebep olarak kabul edilmemektedir. Kazanın mücbir sebeple meydana geldiğinin kabulü halinde hukuki illiyet bağının kesildiği kabul edilmektedir. 2918 sayılı KTK’nın 52. ve Yönetmeliğin 101.maddesinde, aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurulmasının, güvenli bir takip mesafesinin bırakılmasının zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Bu nedenle davalı … Otobüsleri A.Ş. vekilinin bu yönden istinaf itirazı yerinde değildir. Aynı kaza nedeniyle açılan bir başka tazminat davasında verilen hükmün temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/224 Esas ve 2019/12255 Karar sayılı onama ilamı ile başka yolcu tarafından açılan dava sonucu verilen kararın istinafı üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi kararında; “Davacı, otobüste biletli yolculuk ederken kazaya uğramıştır. 19/04/2014 günlü kaza tutanağına göre otobüs sürücüsü kazanın meydana gelmesinde tam kusurludur. Yolcu olan davacıya atfı kabil herhangi bir kusur yoktur. Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/256 numaralı dosyasında icra kılınan keşiften sonra düzenlenen 14/08/2014 günlü kusur raporuna göre de sigortalı araç sürücüsü tam kusurludur. Yolun yapımı ve bakımından sorumlu olan kurum ve kuruluşun kusuru yoktur. Ceza yargılaması sırasında görüşüne başvurulan Adli Tıp Kurumunun 18/14/2014 günlü raporuna göre de sigortalı araç sürücüsü tam kusurludur.” şeklinde belirtilmiştir. Bu durumda kuvvetli delil niteliğinde olan yukarıda anılan dava dosyasında esas alınan kusur raporunda elde ki dava da olduğu gibi yolcu olan davacının kusura etkisinden söz edilemeyeceği gibi aynı zamanda Ceza yargılamasında da alınan kusur raporlarıyla da sigortalı araç sürücüsü tam kusurlu olduğu tespit edildiğinden Mahkemece kusur raporu alınmadan karar verilmesinde eksiklik görülmemiştir. Yine trafik kaza tespit tutanağında emniyet kemeri takılı olup olmadığı belirsiz olarak işaretlendiği, dosya kapsamında da bu yönde bir delil bulunmadığına göre belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmayışında bir isabetsizlik yoktur. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17. maddesinde “Şehirlerarası ve Uluslararası yolcu taşımacıları, duraklamalar dahil olmak üzere kalkış noktasından, varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelecek bir kaza nedeniyle yolcunun ölümü, yaralanması ya da eşyanın zarara uğramasından dolayı sorumludurlar” düzenlemesi yapıldıktan sonra, 18. maddesinde “Taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanun’un 17. maddesinden doğan sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda kazaya karışan araç maliki dava dışı şahıs olup, davalı … Otobüsleri A.Ş. ile aralarında düzenlenen taşıt sözleşmesi ile sorumluluklarının müşterek müteselsil olduğu hükmü yer aldığı, sigortalı araç şoförü tam kusurlu olduğuna göre zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısı olan davalı … Sigorta A.Ş. poliçe kapsamında sorumludur. Kaldı ki kuvvetli delil niteliğinde olan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/224 Esas ve 2019/12255 Karar sayılı onama ilamı ile davalı davalı …Sigorta A.Ş. aleyhine verilen tazminat hükmü onanmıştır. Bu nedenle davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin aracın malikinin işleten olmadığından sorumlu olmadığına ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihine göre “Maluliyet Tespiti İşlemler Yönetmeliği ” yerine “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu durumda, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemler Yönetmeliği ” hükümlerine uygun olarak davaya konu trafik kazası nedeniyle davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı, geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı ve süresi, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte raporla tespit edilmesi ve bilahare aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak tazminatın belirlenmesi gerekir. İstinaf itirazında bulunan davalı vekillerinin maluliyet raporuna değinen itirazları yerindedir. Çalışma gücü kaybı zararının hesabında yaralanan veya malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda mahkemece hükme esas alınan 21/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda, ÇKS kayıtlarına göre davacının arazilerine göre aylık gelirinin ortalama 4.133,33 TL, asgari ücretin 5,39 katı olduğu değerlendirilerek hesaplama yapılmıştır. Davacı gibi aylık net sabit geliri olmayan serbest olarak mesleki çalışma yapan, ticari işletmesi bulunan veya tarımsal faaliyet icra eden kişiler yönünden işletmesine ilişkin bilgileri, işletme defteri ve vergi kayıtları toplanarak, yapılan işten sağlanan bir gelirin bulunması halinde bu gelirin elde edilmesinde yaralı ya da malul olan kişinin bedensel ve yönetsel katkısı belirlenip, kişinin yerine başkasının çalıştırılması olanağı göz önüne alınarak ona yapılacak ya da yapılması gereken ücret temel esas alınarak bu miktar üzerinden çalışma gücü zararının hesaplanması gereklidir. Bu bakımdan böyle bir davada gerçek zararın belirlenmesi için davacının gelirinin daha net kriterle ortaya konulması gerekmekte olup, açıklanan hususlar göz önüne alınarak hakkaniyete uygun muhtemel bir gelirin belirlenmesi ile uzman aktüer bilirkişiden yeniden bilirkişi raporu alınması gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/13201 E. 2019/6700 K.sayılı kararı). Kabule göre de yargılama giderinden sigorta şirketleri limitleri oranında sorumlu tutulduğuna göre yargılama giderine, kazaya karışan araç otobüs olduğundan davanın kabulüne karar verilmiş olmakla avans faize hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından faize yönelik davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir. Manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı bakımından değerlendirme yapıldığında; Dava dilekçesinde belirtilen trafik kazası sonucu davacıda oluştuğu iddia edilen yaralanma nedeniyle yukarıda açıklandığı üzere yeniden maluliyet raporu alınması gerektiğinden alınacak maluliyet raporunda davacıda geçici ya da kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı, iyileşme süresi, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu tarafların mali ve sosyal durumları ile manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkeler birlikte değerlendirilerek somut olaya uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden bu yöndeki istinaf itirazınında kabulüne karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta Şirketi vekili ve davalı … Otobüsleri A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1- Davalı … Sigorta Şirketi vekili ve davalı … Otobüsleri A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf talep eden davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/12/2020