Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/283 E. 2021/324 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/283
KARAR NO : 2021/324
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 05/11/2018
NUMARASI: 2009/762 Esas – 2018/1130 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile; 10/01/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç içinde yolcu olarak bulunan davacılar murisi … vefat ettiğini, kazaya karışan .. plakalı araç için davalı … A.Ş.’nin 11/09/2008 -2009 tarihli ZMM poliçesini düzenlediğini, kazaya karışan … plakalı araç için davalı … AŞ’nin 27/09/2008-2009 tarihli ZMM poliçesini düzenlediğini, … plakalı aracın sürücüsünün … olup kaza sırasında 122 promil alkollü olduğunu ,aracın işletenin ….. Ltd Şti. olduğunu, … plakalı aracın sürücüsünün ve işleteninin … olduğunu, davacılar desteği … kazada kusursuz bulunduğunu, … Ltd Şti %90 hissedarı ve müdürü olduğunu belirterek davacı eş … için 30.000 TL davacı çocuk … için 15.000, davacı çocuk … için 15.000 TL manevi tazminatın (davalı sigorta şirketlerinin manevi tazminat teminat kapsamı var ise teminat limiti ile sorumlu olarak ) davalılardan kaza tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere kısmen 10.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin ZMM sigorta poliçesi düzenlediği … plakalı aracın yaptığı kazada vefat eden … mirasçılarının başvurusu üzerine … için 39.142,83 TL … için 5.649,35 TL, … için 6.630,34 TL destekten yoksun kalma tazminatını davacılara ödediğini ve ibranamenin düzenlendiğini bu nedenle müvekkilinin tazminat sorumluluğunu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dosyasında müvekkili yönünden idari yargının görevli olduğunu bu nedenle görev itirazlarının bulunduğunu, tazminata konu kazanın kazaya karışan araçların kusurundan kaynaklandığını, müvekkili idareye sorumluluk yüklenemeyeceğini belirterek davanın öncelikle görev aksi halde husumet ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … ve …. Ltd Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … yönetimindeki … plakalı aracın yoldaki buzlanma nedeni ile kayarak … aracının şeridine girip çarptığını kazada … yaralandığını, kazanın oluşumunda kusurları olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetki itirazları olduğunu Beyoğlu mahkemelerinin yetkili olduğunu ayrıca görev itirazlarının bulunduğunu, … plakalı araç için düzenlenen ZMM poliçe limiti ile müvekkilinin sorumlu olacağını, dava tarihinden itibaren faiz istenebileceğini, kusur ve zararın ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönünden dava şartı yokluğundan davanın HMK 114 /1-b ve 115/2 maddeleri gereğince usulen reddine, davalılar … plakalı araç sürücüsü … , … plakalı araç işleteni …. Ltd Şti , … plakalı ZMM sigortacısı … AŞ yönünden ; davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davacıların maddi tazminat taleplerinin Davalı … plakalı araç sürücüsü ve işleteni İlhan yalçın ve araç ZMM sigortacısı … Aş (eski unvanı Ticaret sigorta Aş) yönünden reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı … için 8.000 TL davacı …. için 4.000 TL, davacı … için 4.000 TL, manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiz ile davalı … plakalı araç sürücüsü ve işleteni … ‘dan alınıp davacılara verilmesine, fazla istemin reddine, … Aş yönünden manevi tazminat taleplerinin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Davalı … yönünden yargı yolu nedeniyle red kararı verilmesinin doğru olmadığını, yolların bakım ve onarımının görevinin belediyeye ait olup davanın adli yargıda görülmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun zararı karşılayacak nitelikte olmadığını, kusura itirazları ile birlikte yeniden rapor alınması gerektiğini, … şirketi tarafından yapılan ödemenin zararı karşılayacak nitelikte olmadığını, manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 10/01/2009 tarihinde sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobil ile sürücü… yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin ile çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların murisi … vefat ettiği, olay nedeniyle vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. Ceza mahkemesince ilk verilen kararda sürücülerin kusurunun bulunmadığı belirtilerek beraat kararı verildiği, ceza mahkemesi kararının Yargıtay 12. Ceza mahkemesince bozulduğu, tekrar yapılan incelemede ATK’dan kusur raporu alındığı, bu rapora göre sürücü … kusursuz olduğu, sürücü … tali kusurlu olduğu belirlenmiş ve ceza mahkemesi bu doğrultuda karar oluşturmuştur. İlk derece mahkemesince makine mühendisi öğretim üyesi bilirkişiden alınan kusur raporunda davalı sürücü… %50 kusurlu, yolda oluşan buzlanmanın etkisinin olayda %50 olduğu, bu husustan davalı belediyenin sorumlu olduğu, diğer sürücü … kusursuz olduğu belirlenmiştir.Mahkemece içerisinde kusur bilirkişi de olan üçlü bilirkişi heyetinden hem kusur hem aktüerya yönünden yeniden rapor alınmış, raporda davalı sürücü İlhan’ın %25, davalı belediyenin ise %75 kusurlu olduğu belirlenmiştir. Kusur raporu davacı vekilini 27/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili kusura ilişkin olarak sebeplerini de göstererek açıkça itiraz etmemiştir. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi ve 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden kusura ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemece davalı belediye ile ilgili yargılama yolunun idari yargı olduğu gerekçesi ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 10. maddesine göre şehir içi yollarda her türlü yapım, onarım ve alt yapı tesis çalışmalarında trafik düzen ve güvenliğini sağlayacak önlemleri almak, aldırmak ve denetleme görevinin Belediye’ye ait olduğunun düzenlendiği ayrıca 5393 sayılı Kanun’un 14.maddesi uyarıncada bakım ve onarımdan belediyenin sorumlu olduğu, düzenlenmiştir.2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinin gerekçesiyle AYM’nin 26/12/2013 tarihli ve 2013/68-165 E-K sayılı kararı, UYM’nin 11/04/2016 tarihli ve 2016/163-210 E-K sayılı; 24/09/2018 tarihli ve 2018/530-467 E-K sayılı kararları ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2020/2045 Esas 2020/1746 Karar sayılı kararları birlikte değerlendirildiğinde, 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi gerekliliği ortaya çıkmış, bu kapsamda Dairemizin bu husustaki yerleşik görüşünden dönülmüştür. Bu doğrultuda somut olayda yolun buzlanmış olması nedeniyle davalı sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesinden kazanın oluştuğu anlaşılmakla davalı belediye aleyhine açılan davanın açıklanan kararlar doğrultusunda adli yargıda görülmesi gerektiğinde davalının 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle tazminat talep edilmesine göre uyuşmalığın çözümünde adli yargı görevli olacağından İlk Derece Mahkemesince esastan değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken yargı yolu nedeni ile usulden red kararı verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin yargı yoluna ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda Yargıtay kararlarından bir kısım örnekler verilmiş ve bu örnekler doğrultusunda hesabın yapıldığı belirtilmiş ise de hangi yöntem esas alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılamadığından denetime elverişli olmayan bu rapor esas alınmak suretiyle karar verilmesi eksik incelemeye davalı olmuştur. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken; başka bir aktüerya bilirkişisinden, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas- 1990/199 sayılı kararı ve olay tarihine göre uygulanması gereken Population Masculine Et – Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak desteğin ve hak sahiplerinin muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi, desteğin muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması ilkelerini de gözeten, pasif devre zararının hesaplanırken asgari geçim indirimsiz asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmak üzere ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre ve usulü kazanılmış haklar gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/11/2020 tarih, 2019/2114 E. ve 2020/7542 K. sayılı kararı)Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, yolcu olan müteveffanın kusursuz olması, müterafik kusurunun bulunmaması, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının bir miktar az olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacılar vekili istinaf talebi de yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2021