Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/282 E. 2021/285 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/282
KARAR NO : 2021/285
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/09/2018
NUMARASI : 2017/1170 Esas – 2018/885 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 19/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … işleten ve maliki olduğu … plakalı kamyonetin, seyir halindeyken kasasından bir cismin aniden yola düştüğünü, müvekkiline ait … plakalı aracın kaza yapmasına sebep olduğunu, bu kaza sebebiyle müvekkilinin aracında 10.348,03 TL tutarında bir hasar meydana geldiğini, kazadan sonra davalının zararı karşılayacağını söyleyerek müvekkilini oyaladığını, zararın ödenmeyeceğini anladıklarını, bu itibarla diğer davalı … başvuru yaptıklarını, ancak olaydan 40 gün geçmiş olması gerekçe gösterilerek taleplerinin reddedildiğini, bunun üzerinde davalılar aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine giriştiklerini, takibin itirazla durduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın 1.000,00 TL için kısmen iptaline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile davalı …, kazanın meydana gelmesinde %85 kusur oranına göre talebini 9.265,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sevk ve idaresindeki araca … plakalı aracın hatalı şerit değiştirmesi neticesinde çarparak yaralanmalı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, yola düşen cisme çarpmamak için kazanın olduğunu belirten davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin aracı ile kazaya karışan araçlar arasında 1 km den fazla mesafenin bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulü ile; 9.265,00.-TL itibariyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazın bu asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, Alacak miktarı likit olmadığı, mahkememizce yapılan yargılamayla belirlendiği anlaşıldığından %20 icra inkar tazminat talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi incelemesine itirazlarının dikkate alınmadan yalnızca davacı yanın dosyaya sunduğu faturadan yola çıkılarak hükmün oluşturulduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.2.2 maddesinde ise;“Hak sahibi aracının, bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan, dilediği onarım merkezinde onarılmasını talep edebilir. Bu durumda sigortacı, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabilir. Sigortacı söz konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde bilgilendirir. Sigortacı bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremez.” hükmü düzenlendiğinden gerek bilirkişi incelemesinde gerekse de hükümde %20 iskonto uygulanması hususunun dikkate alınmadığını, yine somut olayda muhatap, kanun, genel şart ve poliçe özel şartları düzenlemeleri gereği riziko ve hasarı ihbar edip gerekli bilgi ve belgeleri sigorta şirketine iletmesi ve Zorunlu haller dışında, rizikonun gerçekleştiği yer veya şeylerde bir değişiklik yapmaması gerekirken, tam aksi yönde davranması yükümlülüklerin kasten ihlali niteliğinde olduğunu, başvuranın müracaatı üzerine, 18.07.2017 tarihli cevabi yazı ile zarar miktarının tespiti ve denetlenmesi bakımından araç üzerinde ekspertiz incelemesine imkan tanınması için aracın bulunduğu adresin bildirilmesi ve aracın bildirildiği adreste hazır edilmesi ihtar edildiği, ancak yazıya herhangi bir cevap verilmeyerek huzurdaki davanın ikame edildiğini, bu nedenle de fatura üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi ve kurulan mahkeme hükmünün usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle girişilen takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.T.C. Anayasası’nın 153/1.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararları kesin olduğu; 153/3. maddesinde iptal edilen hükümlerin iptal kararının Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren yürürlükten kalkacağı; 153/5.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ve 153/6.maddesinde ise yargı organlarını bağlayacağı düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında “Anayasa’nın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.” yönünde karar verilerek Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının diğer mahkemelerde görülen davalar bakımından etkisinin ne olacağı açıklanmıştır.Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında: “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” yönünde karar verilmiştir (Sonradan çıkan içtihatadı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)). Yukarıya aktarılan mevzuat hükümleri ve uyulması zorunlu yargısal içtihatlardan da anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli müktesep hakkın istisnası olduğu ve uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır (Yargıtay HGK’nun 16.05.2018 tarih, 2017/20-1121 Esas 2018/1104 Karar sayılı kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarih, 2020/1029 Esas ve 2020/6255 Karar sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Üyesi Tuztaş Hüseyin, Anayasa Mahkemesi’nin Karayolları Trafik Kanun’uda Vermiş Olduğu İptal ve Ret Kararının Sonuçları, sayfa 12). Bu açıklamalar çerçevesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 E. ve 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ve 92.maddeleri ile ilgili olarak vermiş olduğu iptal kararının Dairemiz içinde bağlayıcı olduğunun, somut norm denetimi içerdiğinden istinaf aşamasında bulunan ve henüz kesinleşmeyen eldeki uyuşmazlık bakımından da uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’unun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bunun sonucu olarak Yeni Genel Şartların ” Ek 1. Değer Kaybı Hesaplaması”, “Ek:2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” ve ” Ek:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı kısımlarında ki tazminatın belirlenmesine ilişkin esaslar artık uygulanmayacak; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanunu, bu kanunda yer almayan hususlarda ise Türk Borçlar Kanun’un haksız fiile ilişkin hükümlerinde ki usul ve esaslara göre belirlenecektir. Her iki Kanun da hüküm bulunmayan hallerde ise Yargıtay’ın içtihatları uygulanacaktır. Bu nedenle davalı vekilinin hasarın belirlenmesinde genel şartların uygulanması gerektiğine değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, 28/06/2018 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesince olay yeri, kaza tespit tutanağı, kazanın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen raporda … plakalı araç sürücüsünün % 85 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmiş olmasına, yine aracın yaşı, aracın darbe aldığı yerler, fatura, aracın değişen ve tamir edilen parçaları, malzeme ve işçilik bedelleri ile olayın oluş şekli de incelenerek 10.900,00 TL hasar bedeli belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından Mahkemece bu bilirkişi raporunda belirlenen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.Bu nedenlerle; davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 632,89 TL harçtan peşin alınan 160,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 472,89 TL harcın davalı … A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.19/02/2021