Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2816 E. 2021/2250 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2816
KARAR NO: 2021/2250
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/07/2019
NUMARASI: 2018/611 Esas ve 2019/741 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi ile davalı arasında 15/12/2015 -15/12/2016 tarihli, … poliçe numaralı karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile … plakalı aracın teminat altına alındığını, 23/06/2016 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki sigortalı aracın İkitelli Tem Güney Yan Yol … istikametine doğru seyir halinde iken aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek … Cad. … Cad. … önünde park halinde bulunan … plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasına karıştığını, kaza sonrasında elde edilen belgelerin tetkikinde sürücü …’ın olay yerinden kaçtığı, şüpheli sürücünün delilleri yok etme, değiştirme, gizleme ihtimalinin bulunması nedeni ile göz altına alınma kararının verildiğinin tespit edildiğini, bu kaza sonrası … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan dava dışı …’ın %70 oranında malul kaldığının tespit edildiğini, alınan aktüerya raporlarına göre kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın sigortalısı olan müvekkili tarafından zorunlu mali mesuliyet teminatı kapsamında dava dışı … vekili Av. …’a yargılama gideri ve vekalet ücreti ile birlikte toplam 239.650,00 TL ödeme yapıldığını, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk ederek ve hastaneden firar ederek, ehliyet kontrolü ve alkol tespiti yapılmasına bu eylemi ile engel olduğunu, sürücünün bu eylemi, kaza nedeni ile uygulanacak cezayı bertaraf etmek ve kazanın oluşumuna ilişkin delillerin, kazanın hemen sonrasında tespiti imkanını ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu, bu durumun yasal mevzuatlar ile sigortalıya yüklenilen yükümlülüklerin ihlali anlamına geldiğini, olay yerini terk eden sürücünün bu eyleminin sigortalının sorumluluklarına aykırı bir eylem olarak kabul edileceğini, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk ederek kazanın olumsuz etkilerini daha da arttırıcı bir eylem içerisine girmiş olduğunu, bu fiili ile yasal yükümlülüklerini yerine getirmediğini, dava dışı …’a ödenen bedelin iadesi için davalı taraf hakkında icra takibine başlanıldığını ancak davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla yapılan icra takibine itiraz ederek takibin durduğunu, haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan itirazın iptaline ve davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sürücünün alkollü olduğu iddiasını kanıtlamaya yarar herhangi bir delil bulunmadığını, sürücünün olay yerinden kaçmadığını, yaralı arkadaşlarını hastaneye götürdüğünü ve yaralıların yakınlarının hastaneye gelmeye başlaması ve yaralılardan birinin durumunun ağır olması nedeniyle sağduyulu yaralı yakınlarının telkini ile hastaneyi terk ettiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davanın KABULÜ ile, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalı tarafından takibe yapılan itirazın iptali ile takibin 239.650,00 TL asıl alacak, 8.568,31 TL işlemiş faiz olmak üzere 248.218,31 TL üzerinden devamına, 2-Alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Ltd. şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … isimli şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince gerek araç içerisinde bulunan diğer kişilerin soruşturma aşamasında vermiş oldukları beyanlar ve gerekse sürücü …’ın aşamalarındaki çelişkili beyanları birlikte değerlendirildiğinde sürücü …’ın olay yerinden yaralıları hastaneye götürme amaçlı olarak ayrıldığı yönündeki beyanına itibar edilmediğini, Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının B.4.f maddesinde belirtildiği üzere sürücünün zorunlu haller dışında olay yerini terk ettiği ve bu nedenle alkol raporu ve kazanın oluşuna etki edecek hususlara ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davrandığını, diğer yandan ilk derece mahkemesince kusura ilişkin olarak aldırılan raporda sürücünün KTK’nın 52/1-b maddesi uyarınca meydana gelen olayda tam ve asli kusurlu olduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verildiğini, kaza için kazadan 50 dk sonra düzenlenen tespit tutanağının (Ek-2) olarak sundukları bölümü incelendiğinde dava dışı sürücünün öğrenim durumuna kadar tüm bilgilerinin tutanakta yer aldığını, bundan çıkan sonucun ise tutanağın düzenlendiği sırada dava dışı sürücünün kaza yerinde bulunduğunu, ancak tutanağın alkol ölçüm sonucu ile ilgili bölümüne yine hastaneden firar notu düşüldüğünün bulunduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, sigorta sözleşmesinden doğan rücuan tazminata dayalı itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 23.06.2016 tarihinde davacı sigorta şirketi ile davalı şirket arasında düzenlenen zorunlu mali mesuliyet sigortası ile … plaka sayılı aracın teminat altına alındığını, aracın sürücü …’ın sevk ve idaresinde iken park halinde bulunan … plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, sigortalı araç sürücüsü …’ın olay yerini terk ettiği, hastaneden de firar ederek ehliyet kontrolü ve alkol tespiti yapılmasına engel olduğu, bu nedenle olayda asli kusurlu olduğu, genel şartların B.4.f maddesi uyarınca rücu haklarının bulunduğunu, olay nedeniyle yaralanan sigortalı araçtaki …’a 239.650,00 TL ödeme yapıldığını belirterek sigortalı davalı şirkete karşı yürütmüş oldukları icra takibine yönelik itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece Mak.Yük.Müh. bilirkişisinden aldırılan kusur raporuna göre sürücü …’ın %100 kusurlu olduğu tespit edilmiş, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi nden 22.07.2015 tarihinde alınmış olan engelli sağlık kurulu raporunda, …’ın engel durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %80 olduğu ve özrünün sürekli olduğu belirten maluliyet raporuna ve TRH 2010 1.8 teknik faize göre yapılan maddi zarar hesabı, yine kaza nedeniyle Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma kapsamında alınan ifade tutanaklarından olay günü araç içerisinde birlikte alkol aldıklarını belirttikleri, sürücü …’ın aşamalardaki çelişkili beyanları birlikte değerlendirilerek sürücü …’ın, olay yerinden yaralıları hastaneye götürme amaçlı olarak ayrıldığı yönündeki beyanına itibar edilmeyerek Genel Şartların B.4.f maddesine aykırı davrandığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karayolları Motorlu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın ” Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı B.4.f maddesine göre, bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin tedavi ve yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde ödemede bulunan sigortacı sigortalıya rücu edebilir. Somut olayda, kaza nedeniyle yürütülen hazırlık soruşturması kapsamında alınan ifadeler ve tuanaklar ile sürücü olay yerinden ve hastaneden firar etmiş ve göz altı kararı verilerek olaydan yaklaşık 22 saat sonra karakolda ifade verdiği alkol raporu olmadığı anlaşılmaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/5264 E. ve 2019/1876 K. sayılı kararı ile “Somut olayda rücu hakkının dayanağı olarak zararı oluşturan olay tamamen sigortalının kusuru nedeniyle oluşmuştur. Salt olay yerinde bulunmamak sigortacının kendi sigortalısına rücu hakkını vermez.” şeklinde karar verilerek sırf olay yerini terk etmenin rücu hakkı vermeyeceği kabul edilmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde ise alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. Dava, trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. ZMMS’de sigortacının rücu hakkı, TTK’nin 1301/2 maddesi, 2918 sayılı KTK’nin 95/2 maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Yine davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları). O halde İlk Derece Mahkemesince, tüm bu hususlar göz önünde tutularak dosyada bulunan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu anlaşıldığından İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek iki trafik uzmanı ve bir nörolog bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı dikkate alınmak suretiyle, kazanın oluşumunda kusur durumu ayrıca kazanın oluş şekli, yol, hava vs. koşullar bir bütün olarak değerlendirilip kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması yönünden yeni bir rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları). Açıklanan nedenlerle, davalı … Ltd. şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı… Ltd. şirketi şirket vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Ltd. şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/12/2021