Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/280 E. 2021/323 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/280
KARAR NO: 2021/323
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/04/2018
NUMARASI: 2015/749 Esas – 2018/517 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 06/06/2015 tarihinde … Mah. … Cd. üzerinde davalı …’e ait ve onun kullanımında olan … plakalı aracın geri geri park etmek isterken geriye hızlı şekilde gelmesi sonucu … ve yanında bulunan kızı …’a çarptığını, kaza sonucu hastaneye kaldırılan …’un 12/06/2015 tarihinde yaşamını yitirdiğini, kızı …’un karın bölgesinde ağrılar ve morluklar oluştuğunu, söz konusu kazada davalı …’in asli kusurlu olduğunu, diğer davalı … şirketinin ise kazaya konu aracın sigortacısı olduğunu, tüm davalıların müvekkillerine maddi, davalı …’in ise manevi tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tüm davalıların ilk aşamada 3.000 TL maddi tazminata, davalı sürücü …’in ise müvekkili eş … için 30.000 TL, velayeten … için 35.000 TL ve … için 35.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminata kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle beraber karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili bu talebini 27/12/2017 tarihli dilekçesi ile davacı … için 112.030,09 TL, davacı … için 20.035,89 TL, davacı … için 2.880,76 TL olmak üzere toplam 134.946,74 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kaza ile ilgili olarak Gaziosmanpaşa 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/334 E sayılı dosyası ile davanın halen derdest olduğunu, dava konusu kazada kasti bir yaralama olmaması sebebiyle tazminat istenmesinin gerçek dışı olduğunu, Gaziosmanpaşa 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/334 E sayılı dosyasındaki yargılamanın sonucunun beklenmesinin gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … davaya cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 20/04/2015-2016 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin sigorta poliçesinde manevi tazminat teminatının bulunmadığını, bu yönden reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı aracı işletenin sorumluluğu nispetinde olduğunu, davacı tarafın uğradığı zararı ispat etmesinin gerektiğini davaya konu kaza ile ilgili olarak kusur raporu aldırılması gerektiğini ve kabul anlamına gelmemekle birlikte hesaplamanın aktüeryal sınıfına kayıtlı bilirkişilerce yaptırılması gerektiğini, usulen ve esasen davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile davacı … için 112.030,09 TL, davacı … için 20.035,89 TL, davacı … için 2.880,76 TL olmak üzere toplam 134.946,74 TL maddi tazminatın davalı … A.Ş. yönünden 23/07/2015 tarihinden itibaren davalı … yönünden olay tarihi olan 06/06/2015 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davanın manevi tazminat talebi yönünden kısmen kabulü kısmen reddi ile davacı … için 20.000 TL, davacı … için 10.000 TL davacı … için 10.000 TL olmak üzere toplam 40.000 TL manevi tazminatın davalı …’den olay tarihi olan 06/06/2015 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili …’un olay nedeniyle 18 yıllık eşini kaybettiğini, davacı çocukların gözünün önünde meydana gelen olay ve annelerinin ölümü nedeniyle büyük üzüntü ve acı yaşadıklarını, hükmedilen manevi tazminatın çok düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın müteveffaya çarpmadığını, müteveffanın beyninde olay öncesi tümör olduğunu, araç çarpmadan hastalığının etkisi ile yere düşüp başını çarptığını, ölüm ile kaza arasında illiyet bağının araştırılmadığı, araç sürücüsüne atfedilen kusurun fahiş olduğunu, kusur yönünden eksik inceleme yapıldığını, güncel nüfus kayıtları alınarak davacı eşin evlenip evlenmediğinin tespit edilmesi gerektiğini, tazminat hesabının hatalı olduğunu, sağlıklı normal bir insana göre yapıldığını, ölenin hastalığı nazara alınarak bakiye ömrünün tekrar değerlendirilmesi gerektiğini, desteklerin gelecekteki zararları için bugün faize hükmedilmesinin faizin ruhuna aykırı olduğunu, her davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, dava dilekçesinde davacı olarak sadece …’un adının bulunduğunu, buna rağmen dava konusu olmayan çocukların destek zararı için de tazminata hükmedildiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, yasal dayanağı olmadığını, Karayolları Trafik Kanununda sürücüye hangi hallerde kusur verileceğinin belli olduğunu, ölenin yanlış yerde bulunduğunu, kusura ilişkin yapılan itirazların dikkate alınmadığını, ATK’dan kusur raporu alınması gerektiği halde alınmadığını, ceza mahkemesinde tanıklar dinlenmeden, keşif yapılmadan, bilirkişi raporu alınmadan ilk duruşmada müvekkilinin cezalandırılmasına karar verildiğini, kararını mutlak surette bozulacağını, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, mahkemece de görgü tanıkları dinlenmeden keşif yapılıp rapor alındığını, tanıkları dinlenmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalıların, davacı … lehine hükmedilen maddi tazminat davası bakımından istinaf talebi değerlendirme yapıldığında; HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL olacaktır. Davacı … kabul edilen maddi tazminat miktarı 2.880,76 TL’dir. Bu halde, kabul edilen miktar kararın verildiği tarihe göre uygulanması gereken 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması olanaklı değildir. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davalıların, davacı … lehine hükmedilen maddi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Davalıların, davacılar … ve … lehine hükmedilen maddi tazminat davası bakımından istinaf talebi değerlendirme yapıldığında; Dosya kapsamından, 06/06/2015 günü saat 14.30 sıralarında davalı …, yönetimindeki … plakalı aracı ile … Cad. … istikametine gidişte yolun sağında iki araç arasına park etmek için geri manevra yaparken manevra yaptığı yerde yolun karşısına geçmek için çocukları ile beklemekte olan destek …’a çarpması sonucu, …’un vefat ettiği, olay nedeniyle vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. Davalı sürücünün yayayı olayın akabinde hastaneye götürdüğü, dolayısıyla olay yerinden ayrılındığı için kaza tespit tutanağı düzenlenmemiştir. Aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul 15.Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/467 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada kusur raporu alınmamış, sanık olarak yargılanan sürücü …’in taksirle ölümle birlikte yaralamaya neden olma suçundan mahkumiyetine karar verilmiş, bu karar temyiz edildiğinden kesinleşmemiştir. Mahkemece kaza mahallinde keşif yapılmak suretiyle kusur raporu alınmıştır. Sunulan kusur raporunda davalı sürücünün “yönetimindeki araçla olay mahallinde yolun sağında park eden araçlar arasına geri manevra ile park etmek isterken arkasını iyice kontrol etmesi halinde aynı yerde bulunan anne ve çocuklarını görebileceğinden korna çalarak bunların çekilmesini beklemesi lazım iken buna özen göstermediği, aracının park sensörüne güvenerek kontrolsüz bir şekilde geri manevra yaptığı anlaşılmakla kazanın meydana gelmesinde birinci derecede kusurlu” olduğu, müteveffa …’ın ise “karşıya geçmek istediğinde öncelikle yaya geçidinin bulunduğu yerden minibüsten inmesi ve yolun karşısına yaya geçicinden geçmesi gerektiği gibi kazanın olduğu yerde çocukları davalının yönetimindeki aracın geri manevra yaptığını gördüğünden kendisinin de aynı şekilde davalının yönetimindeki aracın geri manevra yaptığını görebileceğinden zamanında tehlike sahasının dışına çıkmadığından 2. derecede kusurlu” olduğu, bu duruma göre de sürücü …’in %75, müteveffanın ise % 25 oranında kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. Aynı kaza nedeniyle soruşturma başlatılan ceza dosyası kapsamından hazırlık aşamasında olayın görgü tanıkları olan sürücünün yanında oturan kişinin beyanı ve ölenin çocuklarının beyanı alınmış olduğu ve başkaca bir görgü tanığının olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda olayın görgü tanıklarının hazırlık evresinde ifadesinin alınmış olması ve gerek soruşturmanın kovuşturma gerekse ceza mahkemesince yapılan yargılama evresinde alınan bir kusur raporu da bulunmamasına göre ceza mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğine; Görgü tanıklarının davalının şüpheli olduğu soruşturma dosyasında hazırlık aşamasında alınan ifadelerinin yeterli olmasına göre tanıkların dinlenmemiş olmasına; İlk Derece Mahkemesince keşif yapılarak alınan kusur bilirkişi raporunun olayın oluşuna uygun düşmesine göre kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davalı … vekili, müteveffa …’ın beyninde tümör olduğu, ölümünden bu nedenden kaynaklandığını iddiasında bulunulmuş ise de buna ilişkin somut belge ibraz edememiştir. Mahkemece İstanbul Eyüp Sultan Devlet Hastanesine yazılan yazıya verilen cevapta …’da beyin tümörü bulunduğuna dair tıbbi belge mevcut bulunmadığına dair bilgi verilmiş, yine ATK otopsi raporunda müteveffanın kafatasının açıldığı bölümde mevcut durum belirlemesi yapılmış, tümör oluşumunda bahsedilmediği görülmüştür. Bu durumda kaza sırasında ölenin yanında bulunan iki çocuğu da hazırlık ifadelerinde istikrarlı bir şekilde aracın annelerine çarptığını ifade etmiş olduklarından çarpma olayının varlığı hususunda dosyada şüphe uyandıracak bir hususun olmadığı, yine otopsi raporuna göre “künt kafa travmasına bağlı kafatası kemik kırığı ile birlikte beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu” açıklandığından ölüm ile trafik kazası arasında illiyet bağı mevcut olduğu, davalıların araç çarpmadığı halde müteveffanın beynindeki tümör nedeniyle kendiliğinden yere düşüp başını çarpmış olduğu iddiasının davalı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından bu yöndeki istinaf sebebinin de reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesinde başlık kısmında davacı olarak sadece … ismi yazılı olmakla birlikte dava dilekçesi açıklama kısmında davanın sadece sağ kalan eş … için değil, çocuklar için de dava açıldığı açıklanarak çocuklar için de hem destekten yoksun kalma tazminatı hem de manevi tazminat talep edildiği, harcında talep edilen miktarlara göre yatırıldığı, davacılar vekili için düzenlenen vekaletname incelendiğinde kendi adına asaleten küçük çocuklar için de veli sıfatıyla davacı … tarafından düzenlendiği, davacılar vekilinin cevaba cevap dilekçesinde bu hususları açıklamış olduğu anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince davanın sadece sağ kalan eş için değil eş ve çocuklar için açıldığı kabul edilerek davacı çocuklar için de hüküm kurulmasında usul ve yasaya ayrılık yoktur.İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak, her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiğinde vekalet ücretinin hatalı hesaplandığı yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesinin hükme esas aldığı aktüer bilirkişi raporunda desteğin kaza tarihindeki yaşına göre muhtemel yaşam süresinin, davacıların kaza tarihinde yaşlarına göre destek süreleri belirlenerek desteğin geliri asgari ücret üzerinden kabul edilerek destek, eş, çocuklara pay verilerek, sağ kalan eşin evlenme ihtimali de değerlendirilerek (Uyaptan yapılan kontrolde davacı eşin Daire karar tarihinde dahi halen evlenmemiş olduğu) yerleşik yargıtay içtihatlarında benimsenen yöntem ve ilkelere göre tazminat hesaplaması yapılmış olmasında ve İlk Derece Mahkemesince de bu rapora göre karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı … vekilinin aktüerya raporunda hesaplama yöntemi ve faiz uygulanmaması yönündeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarına gelince; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre kaza tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, davacı çocukların anneleri çok erken yaşta kaybetmeleri, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde TBK’nın 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde belirlenmesi gereken manevi tazminat miktarının bir miktar düşük takdir edildiği düşünülmüş; Aynı ilkeler gözetilerek takdiren davacı … için 30.000 TL, davacı … için 30.000 TL davacı … için 30.000 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanısına varılmış ve hüküm bu yönden düzeltilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının manevi tazminat miktarı bakımından düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-I- Davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin davacı … lehine kabul edilen maddi tazminata ilişkin istinaf başvurularının HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince REDDİNE, II- Davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin diğer davacılar aleyhine istinaf başvurularının 353/1-b/1. maddesi gereğince REDDİNE, III. Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:
1-Davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile davacı … için 112.030,09 TL, davacı … için 20.035,89 TL, davacı … için 2.880,76 TL olmak üzere toplam 134.946,74 TL maddi tazminatın davalı … A.Ş yönünden 23/07/2015 tarihinden itibaren davalı … yönünden olay tarihi olan 06/06/2015 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 2-Davanın manevi tazminat talebi yönünden kısmen kabulü kısmen reddi ile davacı … için 30.000 TL, davacı … için 30.000 TL davacı … için 30.000 TL olmak üzere toplam 90.000 TL manevi tazminatın davalı …’den olay tarihi olan 06/06/2015 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine, 3-Harçlar Kanununca maddi tazminat yönünden alınması gerekli 9.218,21 TL ilam harcının davalı … A.Ş ve davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince davacı … için maddi tazminat yönünden hesaplanan 11.712,41 TL avukatlık ücretinin davalı … A.Ş ve davalı …’den eşit oranda alınarak davacı …’a verilmesine, 5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince davacı … için maddi tazminat yönünden hesaplanan 2.404,30 TL avukatlık ücretinin davalı … A.Ş ve davalı …’den eşit oranda alınarak davacı …’a verilmesine, 6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince davacı … için maddi tazminat yönünden hesaplanan 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalı … A.Ş ve davalı …’den eşit oranda alınarak davacı …’a verilmesine, 7-Harçlar Kanununca manevi tazminat yönünden alınması gerekli 6.148,00 TL ilam harcının davalı …’den alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 8-Davacı … için kabul olunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 4.500,00 TL avukatlık ücretinin davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine, 9-Davacı … için kabul olunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 4.500,00 TL avukatlık ücretinin davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine, 10-Davacı … için kabul olunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 4.500,00 TL avukatlık ücretinin davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine, 11-Davacı … için reddolunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince manevi tazminat yönünden hesaplanan 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’e verilmesine, 12-Davacı … için reddolunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince manevi tazminat yönünden hesaplanan 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’e verilmesine, 14-Davacılar tarafından yatırılan 351,80 TL peşin harç ile 98,87 TL ve 14,13 TL ıslah harçları toplamı olan 464,80 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 15-Davacılar tarafından yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 1.100,00 TL bilirkişi ücreti, 334,80 TL tebligat ve müzekkere gideri, 206,30 TL keşif harcından oluşan toplam 1.668,80 TL yargılama giderlerinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.597,77 TL’nin (davalı … lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek) 1.242,62 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, kalan 355,15 TL’sinin davalı …’den alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 16-Kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2- Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 11.950,61 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.987,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.962,96 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı … A.Ş. yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 9.218,21 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.304,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.913,65 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 5- İstinaf aşamasında davacılar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 6-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, manevi tazminatlar ve maddi tazminata ilişkin davacı … ve … yönünden kesin; davacı … yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2021