Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2799 E. 2020/747 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/2799
KARAR NO : 2020/747
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI : 2015/748 Esas – 2019/579 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların desteği müteveffa … yolcu olduğu davalı …. Şirketine ait ve olay sırasında davalı … sevk ve idaresinde bulunan özel halk otobüsünden indiği sırada davalı … sevk ve idaresinde ki … plakalı aracı aracı çarpması sonucunda 28/07/2015 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle vefat ettiğini, davalı … asli, davalı … ise tali kusurlu olduğunu, davacılardan … ölenin babası … ise annesi olup ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını, müteveffanın ölüm tarihinde 2.692,00 TL maaş ile çalıştığını, diğer davacıların müteveffanın kardeşleri olup ömür boyu acı yaşamak zorunda kalacaklarını belirterek davacılar … ve … için 1.000.00’er TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek avansı faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen, davacılar … ve … için 70.000,00 TL, diğer davacılar için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve etmiştir. Davalı … Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … Şirketine ait otobüsün zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile müvekkili şirketi sigortalı olduğunu, bu aracın sürücüsünün kusurunun kanıtlanması gerektiğini, bunun için de Adli Tıp Kurumu’ nda kusur incelemesi yapılmasını gerekitğini, … plakalı aracın ise müvekkil şirket nezdinde kaza tarihini kapsar poliçesi bulunmadığını, Kanun gereği zararların öncelikle taşımacılık sorumluluk sigortasından karşılanması gerektiğini, bu açıdan müvekkili şirket hakkındaki davanın reddinin gerektiğini, davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını, dava açılmadan önce müvekkiline herhangi bir başvuru yapılmadığını, başvuru tarihinden sekiz gün sonrasından itibaren faiz talep edilebileceğini bildirmiş, davanın zaman aşımı ve esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; … tam ve asli kusurlu olduğunu, otobüs şoförü … kusurunun bulunmadığını ayrıca kazanın meydana gelmesinde ölenin de kusuru bulunduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davacı tarafın talep ettiği avans faiz miktarı ile faiz başlangıç tarihi haksız ve hukuka aykırı olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; varsa müvekkiline atfedilecek kusur nisabında davacıların hakka talebi olan maddi ve manevi zararlarını tazmin etmek istediklerini, maddi ve manevi zararların hukuk kıstaslarına uygun şekilde tespit ve hesaplanmasının icap ettiğini, davacıların tazminat taleplerinin haksız fiilden zenginleşmeye sebebiyet verecek mahiyette olup abartılı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araçta seyahat ettiğini, indiğinde kazanın meydana geldiğini, olayda davalı …. kusurlu olduğunu, bir tarafın aczine diğer tarafın zenginleşmesine yol açacak tazminat talebinde bulunamayacağını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, olayın meydana geldiği yerin yolcu indirme bindirme amaçlı cep olarak tasarlandığını, müvekkilinin tazminat sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine, aksi takdirde kurulacak hükümde kusur oranı dikkate alınarak indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davanın maddi tazminat istemleri yönünden kabulü ile, davacı … yönünden belirlenen 43.244,06 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak ve 09/11/2015 tarihinden, diğer davalılar yönünden 28/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …. verilmesine, müteveffa davacı … yönünden belirlenen 17.250,33 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak ve 09/11/2015 tarihinden, diğer davalılar yönünden 28/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Üsküdar …. Noterliği’nin 26/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu mirasçılık belgesinde belirtilen oranlarda davacılara verilmesine, davanın manevi tazminat istemleri yönünden kısmen kabulü ile, Davacı … yönünden belirlenen 40.000 TL, davacılar … yönünden her biri için 10.000’er TL, müteveffa davacı … yönünden 40.000 TL olmak üzere toplam 140.000 TL manevi tazminatın 28/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …… Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … verilmesine, Müteveffa davacı … için hükmedilen manevi tazminatın Üsküdar …. Noterliği’nin 26/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu mirasçılık belgesinde belirtilen oranlarda davacılara verilmesine, davacılar … ile müteveffa… fazlaya ilişkin 30.000’er TL manevi tazminat istemiyle davacılar … 10.000’er TL olmak üzere toplam 120.000 TL manevi tazminat istemlerinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı …. San. ve Tic. Ltd.Şti vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminat yönünden verilen kararın açıkça haksız ve hukuksuz olduğunu, hükmedilen manevi tazminat tutarının yetersiz kaldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı …. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; diğer davalı … asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkili … adına kayıtlı bulunan ve sürücüsünün sevk ve idaresindeyken meydana gelen kazada sürücü … atfedilen %25 kusur oranı kabul edilemeyeceğini, yerel mahkemece hükmolunan manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, dosya kapsamında bir maddi tazminat hesaplaması yapılması halinde, SGK tarafından bağlanan gelirlerin / gerçekleştirilen ödemelerin (ölüm / cenaze masrafı, tedavi gideri vb.) peşin değerlerinin hesaplanan tazminattan düşülmesi gerektiğini, yerel mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmadığını, bilirkişi raporunda müteveffanın evlenerek çocuk sahibi olacağı ihtimali değerlendirilmişse de bu ihtimalde babaya ayıracağı pay oranının yüksek hesaplandığını, bilirkişi raporunda hesaplama yapılırken aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre dönemi ayrımına gidilmediğini, dolayısıyla yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca davacının maddi tazminat talebi bakımından davayı ıslah etmesini/talep arttırım yoluna gitmesini de kabul etmediklerini, dolayısıyla, gerek mahkemenin ara kararından rücu ederek, davacıya ıslah/talep arttırım dilekçesi sunmak için süre vermesi, gerekse de davacının tahkikat aşaması sona erdikten sonra taleplerini arttırması hususlarına itiraz ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin dava konusu trafik kazasında tarafların kusur durumlarının tespitine dair araştırmasının eksik ve hüküm kurmaya elverişsiz olduğunu, mahkemece davacılar lehine sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde fahiş miktarda tazminata hükmedildiğini, mahkemenin tazminata hükmederken müvekkil … mali ve sosyal durumunu gözetmeksizin hüküm kurduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacılar …, destek … vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep etmekte olup, kaza tarihinde destek 36 yaşında ve bekardır. Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 2016/13543 Esas ve 2019/6257 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “Dairemiz uygulamalarına göre, hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen desteğin ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya %12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği, Dairemizin yerleşik uygulaması gereğidir.”Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda yukarıya aktarılan emsal Yargıtay ilamında açıklandığı şekilde pay dağılımının doğru yapılmış olmasına ayrıca davacılar … ve … destek süreleri nazara alındığında pasif döneme ilişkin hesaplama yapılmadığının belirtilmiş olmasına göre davalı ….Ltd. Şti. vekilinin bu yönlere değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Davalılar vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; 08/02/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde davalı sürücü Servet’in %25, sürücü … ise %75 kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Aynı olaya ilişkin İstanbul Anadolu 63. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1097 Esas sayılı dosyası kapsamında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 28/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda sürücü …. asli, sürücü … tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Mahkemece, 13/02/2019 tarihli celsede davacılar vekili de hazırken “Tahkikat aşaması sona ermekle sözlü yargılama ve karar aşamasına geçilmesine,” şeklinde ara karar oluşturularak tahkikat aşaması sonlandırılmasına karşın 09.0.2019 tarihli sözlü yargılama celsesinde davacılar vekiline ıslah dilekçesi sunmak üzere süre verilmiş ve bu suretiyle ıslah işlemi gerçekleştirilmiştir. HMK’nın 177/1.maddesine göre “Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. ” Bu durumda mahkemece tahkikatın tamamlanmasına ve sözlü yargılamaya geçilmesine ilişkin ara karardan rücu edilerek tahkikat aşamasında davacı vekiline ıslah dilekçesi sunmak üzere mehil verilip bu ıslah dilekçesi göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken, tahkikat aşamasının bitirilmesinden sonra (sözlü yargılama aşamasında) yapılan ıslaha göre karar verilmiş olması HMK’nın 177/1.maddesine aykırı ve hatalı olmuştur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/17837 Esas ve 2019/9352 Karar sayılı ilamı). Dosya kapsamında davaya konu trafik kazasının destek … yönünden trafik iş kazası olup olmadığı, yakınlarına SGK tarafından iş kazası nedeni ile ölüm aylığı bağlanıp bağlanmadığı, bağlandı ise ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi olup olmadığının saptanması gerekli olup mahkemece bu hususta araştırma yapılmadığı görülmektedir. Bu husus tam olarak netliğe kavuşturulmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olayın oluş şekli, kusur durumu, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece hükmedilen manevi tazminatın miktarının hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili, davalı …. San. ve Tic. Ltd.Şti vekili ile davalı …. vekili istinaf başvurularının kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacılar vekili, davalı … San. ve Tic. Ltd.Şti vekili ile davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2020