Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2792 E. 2021/1987 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2792
KARAR NO: 2021/1987
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI: 2018/721 Esas – 2019/673 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kay. Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 20/11/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda davalı tazmininde olan Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi kapsamında tazminat ödemesi için davalıya başvuru yapıldığını ancak davalının ödeme yapmadığını, 10/05/2017 tarihinde müvekkili tarafından Sigorta Komisyonuna başvuru yapıldığını, komisyon tarafından alınan 29/06/2017 tarihli bilirkişi raporunu ile müvekkilinin %33,2 oranında maluliyet nedeni ile …ndan 57.500,00 TL tazminat alınması gerektiğinin tespit edildiğini, 24/07/2018 tarihli uyuşmazlık hakem kararı ile bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen 57.500,00 TL için ıslah yapılmaması nedeniyle talebe bağlılık ilkesi gereğince 5.000 TL ödendiğini, 52.500,00 TL bakiye tazminat için 15/08/2017 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalının 24/08/2017 tarihinde sadece 52.500,00 TL asıl alacağı ödediğini ve ferilerine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ve takibin devamına, 8.969,26 TL’nin 24/08/2017 tarihi itibariyle temerrüt faizi ile birlikte ödenmesine, %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6704 Sayılı Kanun gereği dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı bulunduğunu, alacaklı vekili tarafından ıslah edilmeyen 52.500,00 TL tazminat yönünden mevzuata uygun olarak başvuru yapılmadan aleyhe ilamsız icra takibi başlatıldığını, anapara dışında ödeme yapılmasının mümkün olmayacağını, müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddine, davacı hakkında %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulü ile davalının kısmen itirazının iptaline, takibin 8.696,26 TL üzerinden devamına, 8.696,26 TL ye ödeme tarihi olan 24/08/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, %20 icra inkar tazminatı olan 1.739,25 davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargılama öncesi müvekkili kuruma yasal başvuru zorunluluğu yerine getirilmemesinden bahisle davanın usulden reddi gerektiğini, söz konusu icra takibinin açılmasına müvekkili tarafından sebebiyet verilmemesinden ötürü icra takibinin ferilerinden sorumluluğu bulunmayan … yönünden davanın esastan reddinin gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat açısından girişilen takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/10/2018 tarih, 2015/ 16222 E. ve 2018/9271 K.sayılı kararında açıklandığı üzere “… yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Yönetmeliği’nin 9, 14 ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren …nın temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise …nın temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.”. Somut uyuşmazlıkta, … tarafından verilen cevapta, davacı için iki ayrı takip dosyası nedeniyle 61.407,20 TL ödeme yapılmış olduğu açıklanmış, yazı ekindeki belgelerden, davacı için 20/03/2017 tarihli dilekçe (fotokopi) ile başvurulduğu, 27/03/2017 tarihli … cevabı ile davacı …’ in tazminat talebinin ( özetle davacı ve -sürücü- …’ in baba oğul olmaları nedeniyle) karşılanmasının mümkün olmadığının açıklandığı görülmüştür. Bu itibarla takip tarihinden önce davalıya başvuru yapılmış olduğu anlaşıldığına göre başvuru dava şartının gerçekleşmediğine ve icra takibinin başlatılmasına müvekkili sebebiyet vermediğinden icra takibinin ferilerinden sorumlu olmadığına yönelik davalı vekili istinaf itirazları yerinde değildir. İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibariyle belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dolayısıyla takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Takipten sonra, ancak davadan önce yapılan kısmi ödeme miktarı bakımından dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından dava reddedilse -veya kısmi ödeme miktarınca dava açılmasa- bile, kısmi ödemenin yapıldığı icra takibi kendi yasal prosedürü içerisinde devam edecek, hatta asıl borç kalksa bile faiz ve ferileri yönünden takip sürebilecek, salt bu nedenle icra dosyasının kapanmasından söz edilemeyecektir ( Yargıtay 4. 19. Hukuk Dairesinin 2018/3912 Esas ve 2019/432 Karar sayılı kararı). Nitekim aynı ilke Hukuk Genel Kurulunun 12.11.2003 gün ve 2003/19-589 E., 2003/645 K, 19.10.2011 gün ve 2011/19-532 E., 2011/640 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.05.2018 gün, 2017/19-910 E. ve 2018/1111 K.). Somut uyuşmazlıkta takibe konu asıl alacak miktarının ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. İhtilaf davalı borçlunun takibin ferilerinden sorumlu olmadığı noktasındadır. İcra takibi asıl alacak üzerinden başlatılmış, işlemiş faiz talep edilmemiş, takip tarihinden itibaren %9 oranında kanuni faiz talep edilmiştir. Davalı takipten sonra kabulü dahilindeki borcunu ödemiş ise de bu miktarla sınırlı icra gider ve vekalet ücretinden sorumludur. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davacının alacağı ilam niteliğinde hakem kararına dayandığı ve davacının takip tarihi itibari ile haklı olduğu anlaşıldığına göre herhangi bir kapak hesabı yapılmaksızın davalının sorumlu olduğu alacak kalemleri ismen zikredilerek, itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın KABULÜ ile davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın faiz, icra giderleri ve avukatlık ücreti ile sair feriler için devamına, %20 icra inkar tazminatı olan 1.739,25 davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 594,04 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 148,52 TL harçtan mahsubu ile bakiye 445,52 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 148,52 TL peşin harç, 1.368,70 TL müzekkere, posta, tebligat, bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 1.517,22 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 53,30 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/11/2021